Logo
Bozkurt mahir
6 gün önce
Şimdi, eski ve fakir Türkiye’de kısa bir yolculuğa çıkacaksınız...

★★★

Yıl, 1974...

Başbakan Bülent Ecevit, 1971’de yasaklanan haşhaş ekimini ABD’ye rağmen yeniden başlattı.

Ecevit’in bu kararı, ABD’ye rağmen atılan bir adımdı.

★★★

1974...

Koalisyon hükümeti Başbakanı Ecevit ve ortağı Erbakan...

Kıbrıs Barış Harekatı’nı büyük bir diplomatik ve askeri başarıyla zafere ulaştırdı.

Koalisyon hükümetinin başarısıydı bu zafer....

★★★

5 Şubat 1975...

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle, ABD Türkiye’ye ağır bir silah ambargosu uyguladı.

Türkiye’nin ambargoya cevabı sert oldu.

13 Şubat 1975’te, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluşu ilan edildi.

★★★

25 Temmuz 1975...

Başbakan Süleyman Demirel’di.

ABD, silah ambargosunun kaldırmadı.

Bunun üzerine, 25 Temmuz 1975’te Bakanlar Kurulu Kararnamesi’yle ABD’nin Türkiye’de bulunan 21 üs ve tesisi kapatıldı.

Yaklaşık beş bin ABD’li asker ve sivil ülkeyi terk etti.

★★★

Muhtemelen şaşırdınız...

Şaşırmayın...

Eski ve fakir Türkiye böyleydi...

★★★

26 Eylül 1978...

ABD Başkanı Carter’ın onayıyla, Türkiye’ye uygulanan ambargo kaldırıldı.

Başbakan Ecevit, ambargonun kaldırılmış olmasına rağmen, ABD’nin üs ve tesislerini açmadı.

Neden?

Çünkü, sağ sol iktidar fark etmez, Devlette devamlılık ilkesi ve geleneği vardı.

★★★

Üs ve tesisler, 12 Eylül yönetimi tarafından 18 Kasım 1980’de açıldı.

Kim açtı?

ABD’nin “bizim çocuklar” dediği 12 Eylül yönetimi...

★★★

Yıl, 1976...

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle, Yunanistan NATO’nun askeri kanadından ayrıldı.

İki yıl sonra, tekrar NATO askeri kanadına dönmek istedi.

Başbakan Ecevit ve Başbakan Demirel, ABD’nin baskısına rağmen, Yunanistan’ın NATO askeri kanadına dönüşünü onaylamadı.

Neden?..

Çünkü, Ege’de Türkiye’nin ulusal çıkarlar bunu gerektiriyordu.

★★★

Şaşırmayın...

O eski Türkiye böyleydi...

Sağı da, solu da ulusal çıkar doğrultusunda hareket ederdi.

★★★

20 Ekim 1980...

12 Eylül yönetiminin Devlet Başkanı Kenan Evren’di.

ABD bastırdı.

Evren, Ege ile ilgili sorunlarda ve AB konusunda, Türkiye’nin beklentilerinin dikkate alınacağı taahhüdünü aldı.

★★★

Ama, Evren’in önemli bir koşulu vardı:

“Eleştiri görmeyecekleri kısa bir zaman süresi” istiyordu.

Yani, ABD’ye “içerde atacağımız adımlara bir süre sessiz kalın” dendi.

ABD de, kabul etti.

★★★

Evren, Yunanistan’ın NATO askeri kanadına dönüşünü onayladı.

Ve, 12 Eylül yönetimi ciddi bir eleştiri almadan yoluna devam etti.

★★★

3 Kasım 2002...

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olur.

★★★

1 Mart 2003...

ABD Irak Harekatı’na, yani işgaline başlayacaktı.

ABD askerinin Türkiye’de konuşlanmasına ilişkin tezkerenin, TBMM’den geçeceği düşünülüyordu.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı da, tezkerenin onayını istiyordu.

★★★

TBMM, tezkereye “hayır” dedi.

ABD, büyük bir hayal kırıklığına uğradı.

★★★

TBMM’nin bu kararı, Türkiye’nin dış politika geleneği doğrultusunda son bağımsızlık adımıydı.

★★★

Şimdi, burada biraz nefes alın...

Artık, Yeni Türkiye’desiniz...

★★★

Tarih, 4 Temmuz 2003...

Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde, ABD askerleri tarafından 11 Türk askerinin başına çuval geçirilir.

Bu olay, NATO müttefiki ABD’nin Türkiye’ye karşı düşmanca tutumuydu.

Türkiye, ABD’ye NOTA bile vermedi.

★★★

Yıl, 2009...

Fransa 1967’de NATO Askeri kanadından ayrılmıştı.

2009’da tekrar dönmek istedi.

PKK/PYD terör örgütüne, en fazla destek veren ülkeler arasındaydı.

Türkiye, Fransa’nın NATO Askeri kanadına dönüşünü onayladı.

★★★

Yunanistan, uluslararası antlaşmalara aykırı olarak Ege’de Askersizleştirilmiş adaları silah deposuna çevirdi.

Kendisine ait olmayan ada/adacıkları sahiplendi.

Türkiye, sadece kınama açıklamalarıyla yetindi.

★★★

Oysa, Eski Türkiye’de, 1996 Kardak Krizi’nde Yunan Bayrağı indirilmiş ve Türk Bayrağı dalgalandırılmıştı.

★★★

26 Temmuz 2018...

ABD vatandaşı Rahip Brunson, casusluk suçlamasıyla Türkiye’de tutukluydu.

ABD Başkanı Trump, Brunson’ın serbest bırakılması için Türkiye’yi tehdit etti.

Brunson, serbest kaldı.

★★★

27 Şubat 2020...

Rusya, Suriye’de 35 askerimizi şehit etti.

Özür bile dilemedi.

Türkiye, NOTA bile vermedi.

★★★

5 Ekim 2023...

ABD, Suriye’de Türk Silahlı Hava Aracı’nı (SİHA) uyarı bile yapmadan düşürdü.

Bu, düşmanca bir tutumdu.

Türkiye, sadece kınadı.

★★★

20 Eylül 2024...

Yunan sahil güvenlik botu, Bodrum’da Türk karasularını ihlal etti.

Ardından, 23 Eylül 2024’te Datça’ya kadar geldi, karaya ayak bastı.

Türkiye, NOTA bile vermedi.

★★★

Yıl, 2023, 2024...

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini, Türkiye kayda değer bir kazanç elde etmeden onayladı...

★★★

Ve, insan merak ediyor haliyle...

Fakir eski Türkiye’nin, nasıl böyle cesurca adımlar attığını...

Naim Babüroğlu

01 Nisan 2025
Bozkurt mahir
14 gün önce
*İSRAİL-İRAN SAVAŞINDAN DERSLER*
Ekranlarda gördük; İsrail, İran komuta kademesini toptan öldürecek dronları İran'ın içinde yapmış. İran dron atölyesini bulup yok etmiş ama iş işten geçtikten sonra.
Yıllar önce *Rusya Genel Kurmay başkanı* şöyle konuşmuştu:
"*Afganlı ve Suriyeli sığınmacılar Türkiye için bir güvenlik sorunudur*."
Duymazdan geldik.
*Afganistan'dan çekilirken ABD kendisine bağlılıkta yanlış yapmayan 300.000 Afgan askerini Türkiye'ye getirttiğini, onların aylıklarını ödemeye devam edeceğini Ümit Özdağ bas bas bağırdı*.
Duymazdan geldik.
Suriyeli milyonlarca sığınmacıyı aldık bağrımıza bastık. "*Ensar muhacirimiz*" dedik ama bunların içinde *Ermeni var mı, İsrail ajanı var mı, PKK'lı var mı hiç soruşturmadık*. Rusya Genel Kurmayı'nın "*güvenlik sorunu*" açıklamasını da
Duymazdan geldik.
*İran radarları kara saldırısı ile patlatılmış, onun için ilk gün 200 İsrail uçağını görememişler*, vurulacak hedefler karadan laser ile işaretlenmiş onun için İsrail füzeleri hedefe tam isabetle saplanıyor.
*ABD'ye sadık Afgan subayları geldiği günden beri tatil mi yapıyorlar, yoksa patronları onlara yeni görevler mi verdi*?.. Bilemiyoruz... Suriyeli sığınmacılar içindeki uyuyan hücreler bilinmez bir yerlerde dron atölyesi mi kurdular?.. Bilemiyoruz...
İsrail-İran Savaşı'ndan dersimizi aldık mı?..
Hiç sanmıyorum.
Kahrolsun İsrail!..
Al sana kınama, al sana kınama, al sana kınama!..
Yaptığımız sadece bu!..
*Alper Aksoy*
Bozkurt mahir
15 gün önce
Sonunda Oldu. Avrupa dan Atıldık

YASA TASARISINA GÖRE ARTIK AVRUPA ÜLKESİ SAYILMAYACAK.

İster kına yakıp göbek atın, ister bir mum yakıp halinize ağlayın. ABD Temsilciler Meclisine sunulan yasa tasarısına göre Türkiye artık Avrupa ülkesi değil, Ortadoğu ülkesi sayılacak.

ABD parlamento üyeleri Türkiye’nin artık bir Avrupa ülkesi olarak değil, Orta Doğu ülkesi olarak yeniden sınıflandırılması için Temsilciler Meclisi’ne yasa tasarısı sundu.

Yasa tasarısına göre;
Amerika’nın Türkiye ile Diplomatik İlişkileri yeniden düzenlenerek, Türkiye’nin ABD Dışişleri Bakanlığı’nda “Avrupa ve Avrasya” olan statüsü, “Yakın Doğu (Ortadoğu NEA)” olarak güncellenecek.

Daha basit anlatımla ABD bundan böyle Türkiye’nin diplomatik statüsünü İran, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Libya ile aynı kategoriye alacak.

ABD yasa tasarısında “Türkiye’nin tamamen Orta Doğu’ya yöneldiğini ve artık Avrupa ile ilişkilerine öncelik vermediği, Ankara’nın “Rusya, Çin ve İran ile bağlarının derinleştiğini, Hamas’a destek verdiğini, Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklara da atıfta bulunarak, Türkiye’nin dış politikasının “Batı’nın güvenlik çıkarlarıyla temelde çeliştiğini” gerekçe olarak gösterdi.

Bu ne demek ve bu kararın yasalaşması halinde ne olacak?
✓ Bu yasa geçecek olursa Türkiye artık bir Avrupa ülkesi olarak değil, Ortadoğu ülkesi olarak muamele görecek.
✓ Avrupa Birliğinin kapıları sonsuza kadar Türkiye’ye kapanacak.
✓ Avrupa ile yapılan gümrük birliği anlaşmaları yeniden gözden geçirilecek.
✓ Sadece Amerika değil tüm dünya ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize verme konusunda bugünden bile çok daha seçici ve çok daha titiz davranacak.
✓ Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları seyahat izni (vize) almayı başarsa dahi geçişlerde en aşağılayıcı şekilde muamele görecek.
✓ Ortadoğu bataklığında her iğrenç olayın içinde Türkiye’nin katkısı olup olmadığı araştırılacak.
✓ Türkiye’den yurt dışına veya yurtdışından Türkiye’ye yapılan para transferlerinde bir değil 3 yabancı aracı banka kontrol yaptıktan sonra izin verecek.
✓ Türkiye’den çekilen yabancı yatırımcıların sayısı hızla artacak ve Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancılara güvence verilmediği gibi uyarılar yapılacak.

En önemlisi de…
Amerika’nın başlattığı, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın destek verdiği “Büyük Ortadoğu projesi (BOP) içine Türkiye’de dahil edilecek.

Büyük Ortadoğu projesi (BOP) nedir?
Çok kısa ve net bir anlatımla Ortadoğu’da ki devletlerin azınlık nüfuslarını din, milliyet, özgürlük ve demokrasi argümanları ile isyana teşvik etmek, sonrasında Yugoslavya modeli ile parçalayıp bölerek kontrol edilebilir, sınırlı güçleri olan küçük devletler oluşturmak.

Özetle:
Bu tasarı yasalaşır ve yürürlüğe girerse Türkiye Cumhuriyeti Devleti resmen Ortadoğu Bataklığına girmiş olacak, Türkiye Yüzyılı denilerek çıkılan yolun sonu kan ve gözyaşı bataklığında son bulacaktır.
Türkiye’yi bu duruma düşürenler ve onlara destek verenler kına yakabilir.

ALINTIDIR.
Bozkurt mahir
19 gün önce
İsrail'in, İran'a yaptığı saldırıdan, BİZİM DEVLET OLARAK ALMAMIZ GEREKEN DERSLER:
1) İç ve dış istihbaratın güçlü olmalı,
Karşıdaki düşmanın iç yapısını iyi bilmelisin.
Düşmanının, senin içindeki uzantılarını ve istihbarat alanlarını yok etmelisin.
2) Devlet yönetimin ile halkın arasında, kopukluk olmamalı. Tam bir milli birlik içerisinde olmalısın.
İç düşmanlarını bilecek, bunların dış düşmanla işbirliği ihtimalini ortadan kaldıracaksın.
3) Potansiyelini, operasyon gücünü bileceksin, şov ve propaganda ile hareket etmeyeceksin.
Düşmanınını durumunu, onun finans ve dış destek alanlarını iyi bileceksin.
4) Savaşacağın zamanı; ortama, gücüne göre sen belirliyeceksin.
Dış tahriklere göre değil, hazır olduğun zamana ve dünya ülkelerinin durumuna göre hamle yapacaksın. Meşru ve güçlü olacaksın.
5) Bu coğrafyada, devletin ve milletin ile güçlü olacaksın.
"Devletin ile sistemin ile halkın ile bir didişme ve hesaplaşma içerisinde olmayacaksın."
MİLLÎ DİR DEVLET OLACAKSIN !
Bileceksin ki etrafındaki emperyalist ve siyonist devletler her an fırsat kollamaktadır.
6) Hemen yanı başına bir fitne kazanı gibi durmadan hareket halinde olan, yayılmacı ve işgalci siyonist bir devletin, tarihini, kuruluş amacını, nihayi hedeflerini iyi bileceksin.
Buna göre önlemlerini alacak ve dış politikanı belirleyeceksin.
7) Bilmelisin ki "güneyindeki" zengin arap ülkelerinin , bir islam ülkesi duruşu yoktur.
Bunlar, İslam dünyasından ve halklarından kopuk, bireysel menfaat hanedanlıklarıdır.
Bu ülkeler, maalesef batı emperyalizminin finansal kaynağı ve askeri üssüdür.
Bu ülkelere hiçbir zaman güvenmeyecek, arkanı dönmeyeceksin.
8 ) Bölgesel güçlü bir istikrar devleti olacaksın.
Emperyal batı bloku ile siyonizme ve doğudan yaklaşan küresel emperyalizme karşı; "Doğu Avrupa' dan Balkanlar'a , Kuzey Afrika' dan Pakistan'a, Endonezya'dan Kazakistan'a" DOSTLUK KÖPRÜSÜ kuracak, bütün bu bölgeleri kapsayacak şekilde, "EKONOMİK VE ASKERİ İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATLARI" oluşturacaksın.
Batı/ABD-Avrupa Emperyalizmi ve onların Ortadoğu'daki siyonist uzantısı ile Doğu/Cin-Rusya Emperyalist hedefleri arasında, güçlü ve bölgesel istikrarlı ülke olabilmenin nihayi geregi budur !
Türk Devletleri' nin geleceği, bu birlikteliğe bağlıdır.
9) Askeri gücün, caydırıcı ve etkili olmalıdır.
Teknolojik askeri altyapı ve profesyonel hareket kabiliyetine sahip askeri birlikler, dünya ölceğinin üzerinde güçlendirilmelidir.
Milli güvenliğini sağlayacak bu askeri gücün; devletine tam bağlı, liyakatli, eğitimli ve vatansever kuvvetlerlerden oluşmalıdır.
10) MİLLİ İSTİHBARATIN; içte ve dıştan, eğitimli, liyakatli, yeterli donanıma sahip, yetkili ve etkili,
ADI GİBİ MİLLİ KADROLARDAN OLUŞTURULMALIDIR.
Milli olacak istihbaratın, dış etkilere, sızmalara tamamen kapalı olması elzemdir.
Bu kuruma gerekli yatırım yapılmalı, DÜNYA ÖLCEĞİNDE ! İÇ İSTİHBARAT VE DIŞ İSTİHBARAT OLARAK YAPILANDIRILMALIDIR.
Devletin istihbaratı, her türlü altyapısı, eğitimli milli kadrosu ile bu ülkenin, dünyadaki gözü kulağı olmalı, gereğinde caydırıcı ve acil müdahele gücü olmalıdır.
11) İlim ve bilim rehber alınmalıdır.
Bu alanda, geleceğin kadroları oluşturulmalı, bilim adamlarına her türlü kaynak sağlanmalı, yetişen kadrolar, ayrıcalıklı koruma altına alınmalıdır.
Ülkelerin geleceğinin teminatı, nitelikli yerişmiş kadrolardadır.
12) Ülkenin yetiştirdiği kritik öneme sahip bilim adamları ile birlikte,
Gerek istihbarat mensupları gerekse emniyet ve askeri üst yönetimin, mutlak koruma altında olmalıdır.
Bu kadrolar, düşmanın ve yabancı istihbaratın kolay hedefi olmamalıdır.
Ciddi devlet geleneğinde, üst düzey güvenlik gücü yötecilerinin emniyeti ve güvenliği, devletin onurudur.
13) Teknolojik dışa bağımlılıktan kısa sürede kurtulmak gerekir.
Üreten toplum olmak gereği vardır.
Üretene, teşvik edilmeli , değer ve destek verilmelidir.
Bireysel zenginliği değil toplumsal gelişim ve zenginleşmeyi öncelikli hale getirmek gerekir.
14) Eğitim ve sağlık MİLLİ DEVLET POLİTİKASI haline getirilmelidir.
Cehalet, toplumların yokoluşlarının temel sebebidir.
Eğitim, bilime ve ilime dayalı, gelişmiş ülkeler düzeyinin üzerine çıkarılmalıdır.
Yüksek öğrenim, nitelikli hale getirilmelidir. Vakıf ve apartman yerleşkelerinin, ranta dayalı eğitimin bu ülke gençliğine bir faydası olmamaktadır.
Üniversitelerin sayıları ve mezuniyetler baz alınmamalı, üniversitelerin, alanında uzman ve donanımlı nesiller yetiştirmesine bakılmalıdır.
Sağlık ve kadrolarına sahip çıkılmalıdır.
Halk sağlığı, apartman üniversiteleri gibi türeyen özel hastanelerinin insafına terk edilmemelidir.
15) ADALET, gerçek anlamı ile devletin temeli olmalıdır.
Eğitim sistemi tekrar gözden geçirilmeli, bu kadrolar her yönüyle nitelikli hale getirilmelidir.
Adaletin, nitelikli, tarafsız ve tam tesisi, herşeyin güvencesi olacaktır.
Adalete güven, devlet yönetiminin aynasıdır.
16) Devlet, halkı ile tam bir bütünlük içinde hareket etmelidir.
Benim adamım, rejmin adamı, ayrıcalıklı sınıf ve gurupların oluşmasına zemin hazırlanmamalıdır.
Millet, ayrıştırılmamalı, kutuplaştırılmamalı ve ötekileştirilmemelidir.
Her bir ferdin, bu ülke için bir değer olduğu, ülkenin aslî unsuru ve devletinin sahibi olduğu bilinci verilmelidir.
Devlet; yönetimi ile milleti ile tek vücut olduğunu, iç ve dış düşmanlara net göstermelidir.
* Sizlerin de bu savaştan çıkardığınız dersleri, (siyasi polimik oluşturmadan ve tarafgir davranmadan) ülke ve milletimizin menfaatine olacak şekilde ilave etmenizi isterim.
Bozkurt mahir
26 gün önce
TİMUR KOCAOĞLU
(Buhara cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu’nun oğlu)
Babasından bir hatıra….

TÜRKİYE'YE (ANAYURDA) KÜSMEMEK GEREKİR NE OLURSA OLSUN!
Sovyetlere Karşı faaliyetlerde bulunan ve buyüzden Moskova'nın baskıları üzerine, 4 Kasım 1938'de Başbakan Celal Bayar hükümeti Bakanlar Kurulu toplandığında, eski Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu'nun "Türkiya Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılarak onun yurt dışına çıkarılması" konusundaki hükümet kararını imzalarlar. 24 saat içinde de sivil polisler Osman Kocaoğlu'nun İstanbul'daki evine geerek, onun yüzüne "Artık Türk vatandaşı değilsiniz, Türkiye'de istenmiyorsunuz, 24 saat içinde Türkiye'yi terk etmeniz gerekir!" diye hükümet kararını ona bildirirler.
--- Cumhurbaşkanlığı sırasında 1921'de Anadoludaki Kurrtuluş Savaşı sırasında Buhara'nın altınlarının Rusya üzerinden Türkiye'ye gönderilmesini sağlayan Osman Kocaoğlu, bu Türk vatandaşlığından çıkarılması ve Türkiye'den kovulması konuusnda acaba o gün neler düşündü, hangi ruh halindeydi, bilmiyorum?
--- Ancak bu konuda bana birşey anlatmadı, yalnızca annem bana anlattı neler olduğunu! Osman Hoca bir Türkiye aşığıydı, sessizce bavulunu topladı ve Sirkeci'den trene binerek, eşi Hakime Hanıma ve tren istasyonuna gelmiş olan bir avuç arkadaşına veda ederek, Varşava (Polonya)'ya gitti, orada Kafkasya fatihi Şeyh Şamil'in torunu Said Şamil, Tatar Türklerinin aydın önderi Ayaz İshaki ve eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resülzade ile bir süre birlikte oldu.
--- 2. Dünya Savaşı başlamadan Osman Hoca İran'a geçti ve annem Hakime Hanım'ı da oraya getirtti. Dünya Savaşı sırasında İran'da kaldılar. Sonra, 1944 ortasında Türkiye hükümeti Osman Kocaoğlu'na Türk vatandaşlığını tekrar verince, eşi ve İran'da 1942'de doğmuş olan ablam Özay'ı alarak istanbul'a geri geldi. Osman Kocaoğlu'na Türk Vatandaşlığı yeniden verilmeseydi, belki de ben İran'da doğmuş olurdum :))
--- Osman Hoca 1968'de ölene kadar bana hem Türkistan hemde Türkiye sevgisini aşıladı, hiçbir zaman ona 1938'de yapılmış olan bu çirkin davranış dolayısiyle Türkiye'ye gücenmedi! İşte yurt sevgisi, Türkiye sevgisi böyle birşeydir! Yurda küsülmez!
Timur, 8 Haziran 2015
Resim: 1938'de Varşova'da sürgündeki Osman Kocaoğlu (sağda), solunda Kafkasya fatihi Şeyh Şamil'in torunu Said Şamil ile Tatar Türklerinin aydın önderi Ayaz İshaki...
BOZKURTBEY
1 ay önce
Rusya Federasyonu'na bağlı Türk soylu Hakas Türklerinden adını alan özerk bir cumhuriyet olan Hakasya'nın cumhuriyet bayramını kutlarız!..
Bozkurt mahir
1 ay önce
SİYAHİ ABAZALAR
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

Ortaya çıkışları: Birtakım görüşlere göre Siyah Abazalar Kolhidlerden türemedir ama bunu tam bir gerçek olarak Kabul edemeyiz. Kolhidya’da siyah bir nüfusun yaşamakta olduğuna ilişkin bir belge yok.

Bu siyahilerin Mısır Kıptileri (Koptlar) ya da Falaşlar, Etiyopya Yahudilerinden türeme oldukları düşünülebilir. Abhaz yazarı Dmitriy Gulia’nın “Abhazya Tarihi” adlı kitabında, Abhazya ve Etiyopya yer adları karşılaştırılıyor. Vardığı sonuca göre de, birçok yer adı örtüşüyor: Bagada-Bagada, Gumma-Gumma, Tabakur-Tabakur, vb. Yazar Maksim Gorki, 1927 yılında bu konu ile ilgileniyor, Abhazya merkezi seçim komisyonu başkanı ve Abhaz yazarı Samson Çanboy ile görüşüyor. Birlikte Adzbu köyüne gidiyorlar, köydeki en yaşlı siyahiler ile görüşmeler yapıyorlar. Köylülerin anlattıklarını değerlendiren Maksim Gorki’nin, Etiyopya’ya ilişkin görüşleri derinleşti.

Öyküler: Abhaz zencilere ilişkin değişik öyküler bulunuyor. Bunlar arasında İvan İsakov’un Nikita Kruşçev’e gönderdiği yazı da bulunuyor. Yazıda anlatıldığına göre, esir taşıyan bir Osmanlı gemisi büyük bir fırtınaya yakalanıyor ve gemi Abhazya sahillerine vuruyor. Şimdiki Siyahi Abazalar da gemiden sağ kurtulmuş olanların torunları. Öykü, geminin buraya -Karadeniz’e- geliş nedenini ise, açıklamıyor.

Başka bir anlatıda da Nartların Afrika seferinden yüzlerce kişi eşliğinde, -Abhazya’ya değin- uğurlandıkları söyleniyor. Bu gelenler dönmediler ve Abhazya’da kaldılar.

Üçüncü öyküye göre, Zenci Abhazlar, I. Petro’nun (Пётр Великий) hizmetinde idiler. I. Petro/Deli Petro, Arapları Rusya’ya getirtiyordu. Devletin kuzeyde olan merkezi St. Petersburg’un serin havasına alışamayanları Petro, Abaza beylerine satıyordu. Tarihçi İgor Burtsev’in yazdığına göre, I. Petro’nun Abhazlara “hediye” olarak verdikleri de az değildi.
Tarih ve günümüz: İvan İsakov’un Kruşçev’e yazdığı yazıda Siyahi Abazalara Gürcü dilinde şavi katsi (siyah insan) dendiği belirtiliyor. Çar’ın Kafkasya bölgesi yöneticisi İllarion Vorontsov-Daşkov da, I. Petro gibi silahlı birliklerine Zencileri de alıyordu. Zenciler Çerkes elbiseleri (Цыехэр) içinde ona eşlik ediyorlardı. Gagra’yı kuran Prens Aleksandr Oldenburski’ye, Kafkasya’nın Karadeniz kıyılarında barınan toplulukların hepsi bağlıydı. Siyahlar da buna dahildi.

19. yüzyılda Zenci Abazaların tümü Abazaca konuşuyorlardı ve kendilerini Abaza ulusundan sayıyorlardı. Dini inanışlarına ilişkin farklı görüşler vardır. Abhazya’da Siyahi-Hıristiyan'la, Siyahi-Müslümanlar ve Siyahi-Yahudiler yaşıyorlardı, bugün de yaşıyorlar. Siyahi Abazalar üzüm ve mısır yetiştiriyorlardı. Tkuarçala kömür ocaklarında ve Sohum’da değişik işlerde çalışanları da vardı. Diğer Abazalar gibi, Siyahi Abazalar da Rusça biliyor ve konuşuyorlar. Şimdi çoğu Kodor vadisinden ayrılmış olarak Abhazya, Gürcistan ve Rusya’nın değişik köşelerinde barınıyorlar.
Kanıtlar: Abhaz Zencileri ya da bunların ataları üzerine değişik anlatılar bulunuyor:

“Kolhidler, kanılarıma göre Mısırlıdırlar. Başkalarından duymamdan önce, bunu anlamıştım. İlgi duyarak, durumu Kolhida ve Mısır’da da soruşturdum. Mısır halkına ilişkin olarak Kolhidlerin anıları daha fazla. Kolhidlerin tenleri siyah, saçları da kıvırcık. Ancak bu kadarı yeterli bir kanıt olamaz. Benzeri görünüm ve özellikler taşıyan başka halklar da var. Ancak bir durumu daha önemli buluyoruz. Sünnet (хъитан) geleneği olan üç ulus var: Kolhidler, Mısırlılar ve Etyopyalılar” (Heredot. Tarih kitabı, 2001 baskısı).

“Tropik topraklara bayıldım. Gür otlar arasından küçücük evler görünüyor, kapkara çocuklar koşuşturup oynuyorlar, kapkara insanlar beyaz entariler içinde dolaşıyorlar. Zenciler Abazalardan pek de farklı sayılmazlar, Abazaca konuşuyor, aynı dine inanıyorlar”. Etnograf E. Markov, “Kavkaz” gazetesi, 1913.

Günümüze değin Abhazya dağlarında Siyahi Abazalar yaşamaya devam ediyorlar. Abhazya’daki siyahi köylerindeki yaşam, Afrika’dakilere göre çok daha kaliteli. Afrika’daki zenciler yoksullar ve eğitimsizler. Siyahlar Abazalar ise kendi kimliklerini koruyor ve diğer Abhazlardan uzakta olan dağlarda yaşıyorlar. Okumak istiyorlar, kadınların okuma-yazma bilmedikleri ve zorlu bir yaşam sürdürdükleri, Rusça bilen gençleri tarafından söyleniyor”. Jozef Stalin’in kızı Svetlana Alliluyeva. 1969.

“Abaza siyahileri ilk kez Sohum Sinagog’unda gördüm. Saçları kıvırcık olan siyahi erkeklerle orada karşılaştım, gerçek zenci tipinde idiler. Abazaca konuşuyorlardı. Arkalarından birine sordum: “Bunlar Siyahi Yahudi midirler? Buralara nereden geldiler?”. N. Orlv, “Alef” dergisi.

“Sovyetler Birliği’nde ne biçim bir yaşam sürdürüyorlar?
Sözünü ettiğin bu siyahi kişiler neye benziyorlar, diye sordu ev sahibi. Sizi soruyorum, dedi Prens sofrada oturan siyahilere bakarak.
Biz Siyahi değil, -Biz, Abaza’yız- yanıtını verdi ev sahibi de.
Yazar Fazil İskander (Fazıl İskender), 1989.

Not: 1960’lar sonunda Sakarya/Hendek Soğuksu köyünde, bir Abaza düğününde bir Zenci ile karşılaştım, Abazaca olarak oraya buraya komut veriyor, gençleri yönetiyordu. “Bu kim, Abaza mı, nereden geldi?” dedim, “Buralı, Abaza” yanıtını almıştım. -HCY
tarikhaber
1 ay önce
Zelenski'den Rusya'ya saldırı sonrası ilk açıklama: En uzun menzilli operasyonumuz https://tarikhaber.com/hab...
tarikhaber
1 ay önce
Ukrayna'nın Rusya saldırısı sonrası Zelenski'den ilk açıklama: Tarih kitaplarına geçecek https://tarikhaber.com/hab...
Bozkurt mahir
1 ay önce
ÜLKÜ OCAKLARI NE BİR MENFAAT, NEDE BİR SALTANATTI...
ÜLKÜ OCAKLARI; VEBALİ BÜYÜK, BEDELİ AĞIR BİR TEŞKİLATTI.
ÜLKÜCÜLÜK;BİR ERDEM, ÜLKÜCÜLÜK BİR SANATTI...

ADAMIN ADAMI OLMAKTA YOKTU,
ADAM SATMAKTA...
KULA KUL OLMAKTA YOKTU, PADİŞAHLIKTA...
YALNIZ O'NA KULLUK EDER, YALNIZ ONDAN YARDIM DİLERDİK...
ÖLÜMLERLE EYLENEN TUNÇ YÜREKLİ TÜRKLERDİK...

DOĞRUYDUK, DÜRÜSTTÜK, TEMİZDİK...
ADIMIZ GEÇİNCE, BAYRAK GELİRDİ AKLA.
EFENDİYDİK, MÜTEVAZİYDİK, ASİLDİK.
ADIMIZ GEÇİNCE ADAM GELİRDİ AKLA.
YEDİ DÜVELE ÖRNEKTİK,
NAMERTLİK, KALLEŞLİK HAŞA.
MENFAAT NEDİR BİLMEZDİK...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

ÜLKÜCÜ DENİNCE, AKAN SULAR DURURDU.
AŞK BİLE,ÖNÜNDE OTURUR SELAM DURURDU...
ÖLENLERİMİZ ŞEHİD, KALANLARIMIZ GAZİYDİ.
ÜLKÜCÜLÜK; TEPEDEN TIRNAĞA, MUHTEŞEM BİR MAZİYDİ...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..
O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

ÜLKÜCÜ DENİLİNCE;
DAVA GELİRDİ AKLA...
MUHAMMED MUSTAFA 'YLA (sav) AYNI SAFTA,
PARA, PUL, ŞAN, ŞÖHRET, FİTNE, FESAT BİLMEZDİK...
DÜNYALARI VERSELER; DAVAMIZDAN DÖNMEZDİK...

ŞİMDİ SÖYLE; HANGİ YÜZLE BAKALIM SANA...

FİTNENİN, FESATIN, ELİNDEKİ ŞU HALİMİZE BAKSANA...

''NE AMERİKA NE RUSYA NEDE ÇİN''Dİ,
''HERŞEY TÜRKE GÖRE TÜRKLÜK İÇİN''Dİ...

TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN ÇIKIP GELMİŞTİ SANKİ,
KÜRŞAT'IN, ALPARSLAN,IN RUHU YENİDEN DİRİLMİŞTİ SANKİ...
PIRIL PIRIL BİR GENÇLİKTİK.
NE OLDU SÖYLE BİZE?
O RUHU, O İNANCI, YENİDEN ANLAT BİZE...

OK BİRKEZ ÇIKTIMI YAYDAN;
GEÇERDİK DÜĞÜNDEN, TOYDAN.
BİR DEĞİL, BİN CANIMIZ OLSA, ÇEKİNMEDEN VERİRDİK.
BİR ÖLÜR BİN DİRİLİRDİK...
KANIMIZ AKSA DA; ZAFER İSLAMINDI.
KANIMIZ AKSA DA; ZAFER TURANINDI...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O RUHU,O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

''ŞEHİDLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'' Dİ.
ŞEKSİZ,ŞÜPHESİZ GELİRDİN AKLA.
ADIN GEÇİNCE, AKAN SULAR DURURDU.
YİĞİTLİK, MERTLİK ÖNÜNDE SELAM DURURDU...

ŞİMDİ SÖYLE HANGİ YÜZLE BAKALIM SİZE?..

O YİĞİTLİĞİ, O MERTLİĞİ, YENİDEN ANLATIN BİZE...

ÜLKÜCÜ; OCAKLARDA, BİR DEĞİL, BİN ÖZENLE SEÇİLİRDİ.
ANADAN, BABADAN, YARDAN,
SIRATTAN GEÇİLİR GİBİ GEÇİLİRDİ...
BÜYÜK KÜÇÜK, SAYGI SEVGİ, ÜLKÜDAŞLIK,
LİYAKAT VATAN, MİLLET, DİN, DİNAYET.
HANGİSİNİ ANLATAYIM SANA?..

BOĞAZIMIZA KADAR BATTIK... ŞEHİDİM;
O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BANA...

İSTANBUL'U TEKRAR FETHEDİN DESELER, FETHEDERDİK.
ÇİN SARAYINI BASIN DESELER, BASARDIK.
KELİME-İ ŞEHADETLE ÖLÜR, ATSIZ IN RUHUYLA YAŞARDIK...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

KÜRŞAT'LARI, İLTERİŞ'LERİ, YENİDEN ANLAT BİZE.

ÜLKÜCÜYDÜK, GÜÇLÜYDÜK, YEDİ DÜVELİN NAMLUSUNDAYDI ADIMIZ.
ADRİYATİK'DEN, ÇİN SEDDİNE, YANKILANIRDI ANDIMIZ.

HANİ; ALLAH'A, KİTAB'A VE SİLAH'A, YEMİN OLSUNDU ?..
HANİ; ŞEHİDLERİMİZ, GAZİLERİMİZ,
EMİN OLSUNDU?..
HANİ;
KAVGAMIZ, SON NEFER,SON NEFES, SON DAMLA KANA KADARDI?..

HANİ;
KAVGAMIZ, MİLLİYETÇİ TÜRKİYE'YE,
TURAN'A KADARDI?..

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O YEMİNLERİ YENİDEN ANLAT BİZE...

ÜLKÜDAŞTIK, GÖNÜLDAŞTIK, KARDEŞTİK,
EDİRNE'DEKİNİN ACISINI,
KARS'DAKİ DUYARDI...

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL,
YEDİDEN YETMİŞE, HERKESİ YAKARDI...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..
O SEVGİYİ O RUHU YENİDEN ANLAT BİZE...

SAĞ GÖĞSÜMÜZDE KURŞUN,
SOL GÖĞSÜMÜZDE SIZI,
SIRTIMIZDA HANÇER,
AHVALİMİZ İÇLER ACISI.
DARALDIK, BUNALDIK, YÜREĞİMİZ PARAMPARÇA SANKİ...
DÜŞMANI GEÇTİK ŞEHİDİM, ÜLKÜDAŞIMIZ BİLE DÜŞMAN SANKİ.
HER YENİ GÜN,BİN BİZANS.
İMDAT, İNŞİRAH, İMDAT, NAS.
CANIMIZ ÇIKTI ÇIKACAK SANKİ...

MAALESEF; ÜLKÜCÜ ÜLKÜCÜNÜN CAN DÜŞMANI OLDU CAN EVİMİZDE.
TEŞKİLAT DENİLİNCE PEREM PEREM KAÇAR OLDUK.

O TADINA DOYULMAZ OCAKLAR,
O TADINA DOYULMAZ ÜLKÜCÜLÜK,
NERDE?..

NERDE BENİM; GÖNÜLLER FATİHİ BAŞKANLARIM ?..

NERDE BENİM; YEDİ DÜVELE NAM SALMIŞ TEŞKİLATLARIM ?..
NERDE BENİM; MAZİSİNE HASRET, BİR LOKMAYI PAYLAŞTIĞIM OCAKLARIM ?..

ÜLKÜDAŞIN ADINDAN
KARDEŞTEN ÖTE, KARDEŞ TADINDAN.
SÖYLE; GERİYE NE KALDI BİZE...

DİLLERE DESTAN, O ÜLKÜDAŞLIĞI YENİDEN ANLAT BİZE...

''ÜLKÜCÜYÜM '' DEMEKLE ÜLKÜCÜ OLUNMAZDI,
BU KADAR AĞIR BİR YÜK ,
BU KADAR HAFİF TAŞINMAZDI...

BOZKURT'TU, ALP'Tİ, ALPEREN'Dİ.
CESURDU, ÇALIŞKANDI, FEDAKARDI.
HANGİ SIFATINI ANLATAYIM SANA?..
KAHIR ÖLÜMDEN BİN BETER,
YERİN ZIMI AZ,
ŞU HALİMİZE BAKSANA...

ER MEYDANINDA, DÖNE DÖNE DÖVÜŞÜRDÜK.
KEDERİ, SEVİNCİ, KARDEŞÇE BÖLÜŞÜRDÜK...
PARA, PUL, ŞAN, ŞÖHRET,
SAÇINI BAŞINI YOLARDI...
TÜRK'ÜN GÖZ BEBEĞİ BOZKURTLAR;
DESTAN ÜSTÜNE, DESTAN YAZARDI...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

SEYREDELİM DEDİK,
SEYRETTİK.
MAKAM, MEVKİ KAZANDIK AMA, RUHUMUZU KAYBETTİK...

ARTIK; NE GÜZEL, NE RAHAT, NE İYİ.
HERKES; PARA, PUL, ŞAN, ŞÖHRET, MAKAM, MEVKİ PEŞİNDE.
PEKİ; YA SENİN CANIN,
PEKİ; YA SENİN İSTİKBALİN NEREDE ?..

ADIMIZA KOCAMAN BİR MİM KOYDULAR.
GEÇMİŞİMİZDE NE VARSA,TEPEDEN TIRNAĞA SOYDULAR...

DÖRT BİR YANIMIZ HARAMİ DOLDU. ŞEHİDİM;
NE GÜCÜM KALDI NEDE MECALİM...

ARTIK NESLİ TÜKENMİŞ BİR GARİP ÜLKÜCÜYÜM...
AHİR ZAMANDA,
DÜNYALARI VERSELERDE DÖNÜP BAKMAM.
ALLAH BİLİYOR;
BEDELİ ALLAH KATINDA...

TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU, İSLAM AHLAK VE FAZİLETİ.
KİMİMİZ YUSUF, KİMİMİZ ŞEHİD, KİMİMİZ GAZİ...
ALLAH RIZASI İÇİN, DİNLE BENİ;
UTANÇTAN YERİN ZIMMINA GİRSEK YERİ,
ÜLKÜCÜDEN VAZ GEÇTİM,
HANGİ TÜRK, HANGİ MÜSLÜMAN TAŞIR BU VEBALİ..

ŞİMDİ SÖYLE; HANGİ YÜZLE BAKALIM SİZE...

DİLLERE DESTAN O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLATIN BİZE...
Bozkurt mahir
1 ay önce
• YANİ DİYOR Kİ;
* SİZ VERGİ VERİN,
* SİZ AÇLIK SINIRININ ALTINDA MAAŞ ALIN,
* PORSİYONLARINIZI KÜÇÜLTÜN,
* ÇOCUKLARLA MARKETE GİTMEYİN.
* BİZ SARAYLARDA "Ş.İ.İ.R" GİBİ YAŞAYALIM,
* OSMANLI'NIN LÂLE DEVRİ'NDEKİ GİBİ DIŞARDAN YÜKSEK FAİZLE BORÇ ALIP İTİBADAN TASARRUF OLMAZ DİYEREK CAKA SATALIM,
* YANDAŞ YAREN, EŞ DOST-AKRABA, AİLE EFRADI, GİZLİ YABANCI ORTAKLAR LÜKS İÇİNDE YAŞARKEN FAKİR FUKARA GARİP GURABA FİTREYE MUHTAÇ KILINAN EMEKLİ
N'OLURSA OLSUN,
KISACASI SİZLER ÜRETİN, KAZANIN, VERİN, BİZ YİYELİM.
SİZ ŞÜKREDİN, SİZLER FAKİR KALIN Kİ; 500 YIL ÖNCE CENNET'E GİDİN VE PEYGAMBERE KOMŞU OLUN !!!
Alıntı
**************
• Biz SIZE YETEMEYİZ !!!
- Hobaraa diye memlekete doldurdukları beş milyon Suriyeli'ye şimdilik kaç para harcadılar? 52 milyar dolar harcadılar.
- Filistin'e yaptıkları yardım iki milyar doları geçti.
- Sudan'a 750 Milyon Dolar bağışladılar.
- Somali'ye 750 Milyon Dolar verdiler.
- Afganistan'a 650 Milyon Dolar ödediler.
- Libya'ya gönüllerinden Yarım Milyar Dolar koptu.
- Şeriatçı Mursi'nin cumhurbaşkanı olması şerefine Mısır'daki müslüman kardeşler'e tiko para ne gönderdiler? İki milyar dolarcık gönderdiler.
- Afrika'ya verdikleri para Yedi Milyar Doları aştı…
- Komor'a stadyum yaptılar.
- Tanzanya'ya, Burkina Faso'ya su kuyuları açtılar.
- Zimbabwe'ye pazar yeri inşa ettiler.
- Gana'ya Togo'ya Uganda'ya kırtasiye malzemesi gönderdiler.
- Moritanya'ya ahır kurdular.
- Mozambik'e inek dağıttılar.
- Gambiya'ya dökümhane kurdular.
- Kongo'ya okul yaptılar.
- Eritre'ye, Lesoto'ya üniforma hediye ettiler.
- Kamerun'a deterjan verdiler.
- Cibuti'ye ambulans verdiler.
- Somali'ye, Mali'ye Tunus'a, Mısır'a çöp kamyonları verdiler, çöp kamyonlarını teslim töreninde konuşan şehircilik bakanımız “bu çöp kamyonları kardeşliğimizi pekiştirecek” dedi.
- Sierra Leone'ye vidanjör verdiler.
- Arakan'a 50 milyon dolar gönderdiler.
- Yemen'e 50 milyon dolar gönderdiler.
- Lübnan'a 50 milyon dolar gönderdiler.
Bizzat asrın liderimiz anlattı…
- “Barzani kendi memurunun maaşını ödeyemiyordu, bana geldi, iki milyar dolar verdim” dedi.
- Pakistan'da köylülere keçi dağıttılar.i
- Yemen'e un verdiler.
- Okyanusya ülkesi Palau'ya VIP minibüs hediye ettiler.
- Karayip Denizi'ndeki Antigua'ya bilgisayar hibe ettiler.
- Büyük Okyanus'ta sadece dokuz mercan adacığından oluşan ve nüfusu sadece 12 bin kişi olan Tuvalu'ya “size ne verelim?” diye sordular, “bizim çocuklar futbol seviyor, nizami futbol topumuz yok” cevabı gelince, futbol topu ve pompa gönderdiler.
(Bu kadar da olmaz diyenler, lütfen internete girsin, tek tek bu haberleri okusun.)
- Teee ABD'nin Oregon eyaletinde yaşayan Kızılderililere 200 bin dolar hibe ettiler iyi mi…
- Washington'a direkt uçuş başlatan Türk Hava Yolları'nın ilk seferinde Apaçi, Novajo, Cheyenne ve Mohikan kabilelerinden 17 şefi, İstanbul'a getirdiler, yedirip içirip, gezdirdiler.
- 98 ülkede 100 bin kişiye ramazan kolisi verdiler.
- Kenya'da, Bangladeş'te, Çad'ta, Nijer'de Somali'de, Sudan'da, Yemen'de 300 bin kişiye iftar verdiler.
- Son sekiz yılda 175 ülkeye para dağıttılar.
Elaleme para saçma konusunda dünyanın en zengin ülkelerine tur bindirdiler, dünyadaki bütün yardımların üçte birini tek başına Türkiye'ye yaptırdılar.
ABD'den iki milyar dolar fazla yardım yaptılar, İngiltere'den altı milyar dolar fazla yardım yaptılar, Japonya'dan yedi milyar dolar fazla yardım yaptılar.
Böylece, Küresel Yardım Raporu'na göre “dünyanın en cömert hükümeti” ilan edildiler!
- 170 milyon dolar harcadılar, Rusya'ya cami yaptılar, kubbesini altın varaklarla kapladılar.
100 milyon dolar harcadılar, ABD'ye cami yaptılar.
- 30 milyon dolar harcadılar, İngiltere'ye, Avrupa'nın ilk çevre dostu camisini yaptılar.
35 milyon dolar harcadılar, Kırgızistan'a 50 bin metrekare, Orta Asya'nın en büyük camisini yaptılar.
- Karada yer kalmamış gibi, denizi doldurdular, Cibuti'ye cami yaptılar.
- Haiti'ye cami yaptılar.
- Filipinler'e cami yaptılar.
- Somali'ye Mali'ye cami yaptılar.
- Teee elalemin ülkelerine toplam yarım milyar dolarlık cami diktiler.
- Tayland'ta Etiyopya'da türbe yaptılar.
- Şu anda Sudan'da Sevakin adası'nı komple inşa ediyorlar, mühendisler, mimarlar, haritacılar, şehir planlamacıları gönderdiler, 100 milyon dolar döküyorlar.
(Bu arada… Kendileri bi lokma bi hırka yaşıyorlar.
* “İtibardan tasarruf olmaz” dediler,
- Buckhingham Sarayı'nın dört misli büyüklüğünde 1.150 küsur odalı saray yaptılar.
- Beş tane makam uçağı aldılar, en son alınan uçaktan Trump'ta bile yok.
- Vahdettin Köşkü'nü, Dolmabahçe Sarayı'nı, Beylerbeyi Sarayı'nı, Huber Köşkü'nü, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü'nü, Beykoz Kasrı'nı, Savarona'yı Abdülaziz'in altın varaklı padişah koltuğunu kullanıyorlar, Marmaris'e ve Ahlat'a saray yaptırıyorlar..
- Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie içip, starex meyvesi eşliğinde aloevera'yla zencefilli somon suşi yiyorlar.)
Asrın liderimiz geçen seneki Kurban Bayramı'nda bağışını diyanet'e yaptı, asrın liderimizin bağışladığı kurban Afrika'da Togo'da kesildi.
Daha önceki kurban bayramlarında Kızılay'a bağış yapmıştı, kurbanları Moritanya, Çad, Etiyopya'da kesilmişti.
- Kuzey Irak'a 30 bin maske hibe ettiler.
- İran'a bin test kiti, 4 bin tulum, 20 bin önlük, 2 bin gözlük, 4 bin N95 maske, 78 bin maske hibe ettiler.
Bizzat sağlık bakanımız gururla anlattı, ABD'ye 500 bin test kiti verdiler.
* “Biz bize yeteriz” dedikleri, işte bu.
E haliyle “size” yetebilmeleri mümkün değil tabii...
Kefen parasını yedikleri milleti, ceset torbasıyla gömüp, üste para istemeleri sürpriz değil yani
!
Sözcü Gazetesi
Yılmaz ÖZDİL
Bozkurt mahir
1 ay önce
Son yıllarda kürtleri MED Uygarlığı sizindir diye kandırıyorlar. Onlarda bu yalanlara hemen inanıyor. MED tarihini araştırmıyorlar, araştırmış olsalar, Hunlarla karşılaşacaklar. MED'ler Hun-Türkler'dir. Asya'daki Türk tarihçilerin yazdığı kitaplardan MED'ler hakkında bilgi edinilebilir. Ben araştırdım ve bu bilgilere ulaştım. Asya Türkleri Mete Han'a Mede Han der. Türkiye'de D yerine T kullanılır. MED: Büyük, Ulu, Yüce demektir.
MED / MEDE / MET:
Büyük, Ulu
MEDE HAN / METE HAN:
Büyük Han
MED TORANIAN EMPIRE
Büyük Turan İmparatorluğu
MED CEZİR :
Kabarmak, Yükselmek
MED'ler, 'Büyük Turan İmparatorluğu' kurmak istemişlerdir. Eğer MED'ler kürtlerin İmparatorluğu'sa, neden Büyük Turan İmparatorluğu kurmak istesinler ki? Turan İmparatorluğu Türklerin İmparatorluğu'ydu.
Buraya eklediğim haritada net olarak gösterilmiş Büyük Turan Türk İmparatorluğu. 2000 yıl öncesine kadar Asya Kıtası'ndan Avrupa kıtasına kadar uzanan büyük bir Turan Türk İmparatorluğu vardı. Asyalı Türk tarihçiler bu kitabı Rus kaynaklarından araştırıp bulmuşlardır. Rusya bilindiği üzere Türklerin On-Ok İmparatorluğu'nun üzerine kurulmuş bir devlettir. Kazan Hanlığı'nın topraklarını da işgal etmişlerdir. Rusya'nın Kremlin Sarayı, Kazan Hanlığı'nın Hakanı Kerim Han'ın Sarayı'dır. Ruslar Kerim Han'ın adını değiştirip, Kremlin yapmışlardır. Rusların Asya'da ön tarihi yoktur. Asya kıtasında ki bütün tarihi eserler Türklere aittir. Rusya adını, İsviçreli ordu komutanı Russo'dan almıştır. Russo 800'ler de Türkleri yendikten sonra kendi adıyla Rusya Knezliğini kurmuştur. Türklerin devlet arşivleri de böylece Rusların eline geçmiştir. Ayrıca Rusya halkının büyük bir kesimi Türkler'den oluşuyor.

(Alıntı: Mustafa Hakhan Ateşer)
Bozkurt mahir
1 ay önce
TÜRKLÜĞÜNÜ UNUTAN TÜRKLER
Değerli çalışmalarıyla okurlarını Türk tarihinin derinliklerine taşıyan Prof. Dr. Kürşat Yıldırım, “Bir Zamanlar Türk İdiler” kitabıyla Çin’e yerleşip asimile olmuş Türk kökenli aileleri Çin kaynaklarına dayanarak gün ışığına çıkarıyor. Prof. Dr. Kürşat Yıldırım bu noktada şu önemli tespitte bulunuyor:
“Türkler, iklim şartları birbirinden çok farklı ülkelerde hayatlarını sürdürebilmiş bir millettir. Konar-göçerlik esasına dayanan, geniş yayla ve otlaklar üzerinde hayvancılık yaparak çadırlarda sürdürülen bu hareketli hayat tarzı, bozkırlı Türklerin kültürel karakterlerini de belirlemiş ve bu yapının özünü oluşturmuştur. Bu bakımdan, bozkırlı Türkler, böyle hareketli bir yaşayış tarzından yerleşik yabancı toplumların durağan kültür çevreleri içine girdikleri zaman, derhal karakteristik niteliklerini yitirmiş, mağlup ettikleri yerleşik topluluklar tarafından kolaylıkla asimile edilmişlerdir. Hemen bir iki nesil içinde aslî yapılarını, isimlerini, yaşayış tarzlarını oturak medeniyet çevresindeki yapıyla, isimlerle, yaşayış tarzlarıyla değiştiriveren
Türkler, gerek Çin’de, gerek Rusya ve İran’da, gerek Mısır ve Hindistan’da, gerek Batı ve Orta Avrupa’da hükümranlık sürdükleri memleketlerde birçok nesillerini, buralarda oturan farklı kavimlerin içinde eritmişlerdir. Bu kimlik kaybının en ilk ve en yoğun yaşandığı ülkelerden biri, tarihleri Türk tarihiyle aynı derinliklere uzanan, fakat kültürleri oturak bir kültüre dayanan Çinliler içinde olmuştur.
Türklerin Çin’e yerleşip Çinlileşenlerini, Çin kaynaklarına dayanarak büyük ölçüde aile adları üzerinden takip etmek mümkündür.
Çin tarihinde geçen bir kişinin geçmişini ve soyunu öğrenmek için onun ailesine bakılır. Aile adları eski Çin toplumunda kişilerin kimlikleridir. Dünyanın en kalabalık nüfusunu barındıran bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde, geleneksel Çin nüfusunun yaşadığı bölgelerde birçok Türk kökenli aile yaşamaktadır. Hunlardan başlamak üzere çok eski devirlerde Çin’e yerleşmiş ve Çinlileşmiş olan bu ailelerin dilleri, kültürleri, kısaca her şeyleri Çinlidir.
Bununla beraber ailelerin kaydedildiği kaynaklar belirli bir metotla ele alınarak bu ailelerin yüzyıllara ve hatta bin yıllara dayanan kökleri izlenebilmektedir. Böylece kimliğini kaybeden Türklerin tarihini yazmak bir nebze de olsa mümkün olmaktadır. Bu suretle kaybolan Türklerin tarihî seyirleri, Çinli olarak addedilen insanların ve bunlar içinde Türklerin terkibi, Türklerin etnik teşekkül safhaları, Türklükten kopan boyların ve ailelerin listesi ortaya çıkarılabilir.”
Orkun kitabelerinde Türk Hakanı Bilge Kağan’ın bu konudaki öğüdüne de dikkat çeken Prof. Dr. Kürşat Yıldırım, “kültürel kayıp” konusunun Türkler için bir varlık mücadelesi olarak görüldüğünü ve Türklere Ötüken’de kalıp yurtlarını terk etmemeleri tavsiyesinde bulunduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Kürşat Yıldırım tespitlerini şöyle noktalıyor:
“Bu öğüt, Türkler arasında çok eski bir geleneğin ve tedbirin tekrar dillendirilmesinden başka bir şey değildir. Çin’e giden Türk, tarih boyunca yok olmuştur. Bozkırlı Türkler Çin’e gitmişler, yerleşmişler, Çin devletlerinin hizmetine girmişler, birkaç kuşak sonra Çinlileşmişler ve Çince aile adları alarak kimliklerini tamamen yitirmişlerdir. Eski Türk geleneğinde aile veya soyadı yoktur, hatta seksen yıl öncesine kadar Türkiye’de de durum böyleydi, bugün hâlâ Uygurlar gibi aile adı kullanmayan Türkler vardır. Dolayısıyla Çinlileşen Türk ilk olarak Çince aile adı almaktadır. Bir diğer ifadeyle, Çince aile adı alan, kendi adı ile baba ve boy adını bırakan bir Türk, istisnalar bir tarafa artık hızla Çinlileşme sürecine girmiş demektir.”
Bozkurt mahir
2 ay önce
CENGİZ HAN'IN MİLLİYETİ...
Cengiz Han'ın tarihle ilgilenen herkesin kafasında soru işareti olan mıllıyetının ne olduğu konusu Ukraynalı ünlü tarihçi Vladimir Belinskii'nin ortaya koyduğu iddialarla yeniden gündeme geldi.
Peki Cengiz Han Türk mü?
Yoksa Moğol mu?
İşte bu sorunun cevabı...
Büyük savaşçı ve komutan Cengiz Han’ın hayatını araştırmaya tüm ömrünü adayan ünlü tarihçi Vladimir Belinskii, iddasına kanıt olarak Cengiz İmparatorluğunun esasen 4 boyun oluşturduğunu ve bu boyların Türk boyları olduğunu ortaya koydu.
Ukraynalı ünlü tarihçi Vladimir Belinskii Cengiz Han’ın Moğol olmadığını, aksine Türk olduğunu iddia etti.
Büyük savaşçı ve komutan Cengiz Han’ın hayatını araştırmaya tüm ömrünü adayan ünlü tarihçi Vladimir Belinskii, iddasına kanıt olarak Cengiz İmparatorluğunun esasen 4 boyun oluşturduğunu ve bu boyların Türk boyları olduğunu ortaya koydu.
Bu boylar, Kıyatlar, Kereyler, Naymanlar ve Merkitler...
Cengiz Han’ın babası Esugey Bahadır Kiyat boyuna mensup birisi idi.
Cengiz Han’ın eşi Börte’nin boyu ise Kongırat.
Vladimir Belinskii, tüm imparatorluğun Türkçe konuştuğunu ve Cengiz Han’ın gerçek adının “Temirçın” olarak okunması gerektiğini iddia ediyor.
Büyük imparatorun Türk olduğunu ispat noktasında ünlü tarihçinin başka iddiaları da var.
Doğuya yapacağı büyük sefer öncesinde bütün Türk boyları Cengiz Han’ın buyruğu altında birleşti.
Bunun içindir ki Kazakistan coğrafyasında Cengiz Han’ın ordusu ile göçebe Türkler arasında hiç sorun yaşanmadı.
Cengiz İmparatorluğunun daha kurulduğu yıllarda Ak-Naymanlar ve diğer boylar onun içinde yer alıyordu.
Bu bakış açısını ünlü Rusyalı tarihçi Hacı Murat’da savunuyor.
Ona göre, Cengiz Han Altay menşeyli Türk boylarının mensubu. Ünlü tarihçinin tahminine göre, büyük imparatorun Çin’e yaptığı meşhur seferi öncesinde, imparatorluğa Moğol boyları da dahil oldu.
Vladimir Belinskii ve Hacı Murat’ın Cengiz Han’ın Türk olduğu yönündeki iddialarına delil olarak ortaya koydukları “Cengiz Han İmparatorluğu’nda kullanılan metal paranın üstünde Türkçe yazması.”
görüşü ise aslında gayet açık bir ispat niteliğinde...
tarikhaber
2 ay önce
ÖMER TARIK YILMAZ / İstanbul’da Merakla Beklenen Görüşmeler: Ukrayna’dan Gelen Çarpıcı İddia ve Rusya’nın Şartları https://tarikhaber.com/kos...
tarikhaber
2 ay önce
İstanbul'da ne konuşulduğu merak ediliyordu! Ukrayna'dan çarpıcı iddia: İşte Rusya'nın şartı https://tarikhaber.com/hab...
tarikhaber
2 ay önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri, İstanbul'daki müzakerelerde 'esir takası' konusunda anlaşmaya vardı https://tarikhaber.com/hab...
tarikhaber
2 ay önce
Gözler İstanbul'da! İşte Ukrayna-Rusya müzakerelerinin tüm detayları https://tarikhaber.com/hab...
tarikhaber
2 ay önce
ÖMER TARIK YILMAZ / Rusya-Ukrayna Görüşmeleri: Trump ve Putin'in İstanbul Planlarının İptali Üzerine Bir Değerlendirme https://tarikhaber.com/kos...
tarikhaber
2 ay önce
Son dakika: Açıklamalar peş peşe geldi! Trump ve Putin, Rusya-Ukrayna görüşmeleri için İstanbul'a gelmeyecek https://tarikhaber.com/hab...
Bozkurt mahir
2 ay önce
CANTURİ'NİN EŞİ

1812 Vatanseverlik Savaşı ve Rus Ordusunun 1813-1814 Dış Seferleri sırasında Başkurtistan'da 20 Başkurt, 2 Teptyar ve 2 Mişar alayı kurulmuş, bu alaylar Napolyon'un ordularının Rusya'dan kovulması ve Avrupa'nın kurtuluşunda rol oynamışlardır.

Alman ressam Jugel'in "20 Şubat 1813'te Berlin'de İlk Kazaklar" adlı çiziminde, Don Kazakları ve Başkurtlardan oluşan düzensiz süvarilerin birleşik bir müfrezesini görüyoruz. Bunlardan biri demir miğfer giymiş, mızrak, kılıç, oklu yay ve kemerine sıkıştırılmış bir tabancayla silahlanmış. İkincisi yüksek üstlü geleneksel yuvarlak bir şapka takıyor, üçüncüsü ise malakhai (kolaksin) takıyor. Bunların arasında bir de kadın görüyoruz. Bu, birçok Başkurt'un eşlerini seferlere götürdüğü bilgisini doğruluyor, özellikle bu, yerel tarihçi ve yayıncı Vasili Zefirov'un 19. yüzyılın ortalarında kaydettiği "Başkurt Canturi Hikâyeleri"nde belirtiliyor:

“Kibitkada bir şey fark ettim: zincir postaydı - Başkurtların eski savaş kıyafeti. Tamamen çelik halkalardan oluşuyor, ancak dördüncüsüyle birbirine bağlanan üç halkanın bütünün yalnızca bir halkasını oluşturduğunu belirtmek gerekir; bir kişiyi baştan bele kadar kaplar; giymeye çalıştım, ancak başaramadım: yaklaşık iki pud ağırlığındaydı ve bir tüfek mermisinin bu zincir postayı ancak yakın mesafeden delebileceğini düşünüyorum.

— Şu anda bu savaş kıyafetini kullanıyor musunuz? - Diye sordum.

"Hayır efendim," diye cevapladı Canturya, "bizim yakışıklı adamlar artık kumaş ceketler, şapkalar giyiyorlar ve ağır zincir zırh giyme alışkanlıklarını kaybettiler." Eskiden Başkurtlar böyle değildi: Sefer emri verirlerdi, sırtlarına zincir zırh giyerlerdi, üstüne mavi bir kaftan, başına beyaz bir şapka, sırtında oklu bir sadak, kemerine takılı bir kılıç, elinde bir mızrak olurdu ve komutanın emrettiği yere giderlerdi. Bu birlik içinde Fransızlarla ve onların büyük şehri Paris'le savaş halindeydim.

"Peki," diye sordum, "Paris iyi mi?"

- Muhteşem bir şehir, çok muhteşem bir şehir! Gülerek ekledi, oradaki kadınlar sadece yakşi. Yalnız karım beni tek başıma yürüyüşe çıkarmıyordu... Kurnaz bir ihtiyar kadın.

"Bir eş gibi," diye sözünü kestim, "savaşta mıydı?"

— Öyleydi ve bir madalyası vardı.

— Bu olabilir mi? Sonuçta bir savaş var!

“Ne efendim,” dedi yaşlı adam, “bizimle şaka mı yapıyorsunuz?” Kızlarımın at sırtında nasıl gezdiklerini gördün, ellerinde sadece bir mızrakla, tam bir Kazak gibiler, her cüretkarı atından düşürürler.

Çay içerken konu tekrar Fransız seferine geldi. Canturya çok ilginç hikayeler anlattı. Esprilerle tatlandırılmış sade anlatımını beğendim...

“Ordumuz,” diye anlatmaya başladı Canturya, “çok hızlı bir şekilde Drizden’e doğru hareket ediyordu… Nerede olduğunu hatırlamıyorum ama yaklaşık elli kişi nöbete alınmıştı. Nasıl kaçırdığımızı bilmiyorum ama şafak vakti yanımıza yaklaşık 20 Fransız geldi, göğüslerinde çelik levhalar vardı (muhtemelen Fransız şövalyeleri); Atlarımıza atladık, mızraklarımızı eyerlerimize bastırdık ve bir çığlıkla kötü adamlara doğru koştuk. Altımdaki at canlıydı, birini delip geçtim ve mızrağı çoktan çıkarmıştım ki, diğeri, bir köpek, bana kılıcıyla sertçe vurdu, zincir posta dayanamadı ve attan düştüm, omzum koptu ve huşumu kaybettim. Kendime geldiğimde yoldaşlarımın yarısının öldürüldüğünü ve geri kalanının bağlandığını gördüm. Karım yanımda değildi ve artık bu dünyada olmadığını düşündüm. Bizi atlara bindirdikten sonra esir aldılar. Yaklaşık bir buçuk saat sonra, tam yüz Don Kazakları aniden ormanın arkasından fırlayıp bizi her taraftan kuşattılar. Sadece 12 tane kalmış olan Fransızlar korkup af dilediler. Eşim Don Kazakları ile birlikteydi ve meseleyi anlattılar: ilk savaşta kadınım bizimkinin dayanamayacağını anlayıp savaş alanından sıvıştı ve ana müfrezeye haber verdi. Evet, o olmasaydı artık memleketimde ziyafet çekemezdim. "Güzel bir kadın, söylenecek bir şey yok..."

Fotoğrafta: Dresden yakınlarındaki 15. Başkurt Alayı'na bağlı bir Başkurt.
Sanatçı A. Kuzhin.
Bozkurt mahir
2 ay önce
Hamidiye Alayları...
Ermeniler " Bizim Türklerle toprak davamız, Kürtlerle kan davamız var" derler.
Bu sözün bu şekilde ifade edilişinin nedeni de 2. Abdülhamid tarafından 1891 yılında Rus ve Ermeni tehdidine karşı kurulmuş Hamidiye Alaylarıdır.
Yapısı itibarı ile Rusya'nın Kazak birliklerine benzeyen öncü hafif süvari birliklerine benzer.
Hem Rusya'nın Kafkaslar ve Doğu Anadolu’daki yayılmacı politikasına karşı, hem de Ermeni militan örgütlerinin (Hınçak, Taşnak gibi) isyanlarına karşı, sınır güvenliğini sağlamak ve isyanları bastırmak amacıyla Kürt aşiretlerinden savaşçı bir güç oluşturulmak istemiş.
2. Abdülhamid, Panislamizm politikasına uygun olarak, Sünni-Kürt aşiretlerini merkeze bağlamak, onları hem militarize hem de sadık hale getirmek istiyordu.
Kürtleri Osmanlı sistemine entegre ederek hem etnik hem de mezhepsel çatışmalara karşı bir denge kurmak istedi.
Alaylar genelde Kürt aşiret reislerinin komutasında idi.
Başlangıçta 50’den fazla alay kuruldu.
Resmî askeri eğitim almamışlar, ancak devlet tarafından silah, maaş ve unvan ile desteklenmişler.
Doğu Anadolu, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır gibi vilayetlerde aktif görev yapmışlar.
İlk etapta Doğu sınırında askeri caydırıcılık sağlanmış, devlete sadık aşiretler üzerinden bölgesel kontrol kurulmuş olsa da, Alaylar çoğu zaman yerel halka zulmetmeye başlamışlar.
Özellikle Ermeni köylerine yönelik saldırılar ve yağmalar yaygındı.
Bu saldırılardan bazı Türk köyleri de nasibini almıştır.
1894–1896 Hamidiye Katliamları olarak bilinen olaylarda Hamidiye Alayları’nın aktif rolü çok tartışmalıdır.
Diğer Kürt aşiretleriyle de çatışmalara girdiler.
Bu aşiretlerin de bu durum karşısında hızla silahlı ve özerk hale gelmesi merkezi otoritenin zayıflamasına sebep olmuştur.
II. Meşrutiyet’in ilanıyla (1908) birlikte Hamidiye Alayları gözden düşmüş,
1910’lara gelindiğinde ise Hamidiye adı kaldırılmıştır, bazıları ya aşiret hafif süvari alaylarına dönüştürülmüş ya da tamamen kaldırılmıştır.
Sonuç olarak uzun vadede bu yapı,
Hem etnik/mezhepsel gerilimleri artırmış,
Hem de aşiretlerin silahlı özerkliğini meşrulaştırarak merkezi otoriteyi zayıflatmıştır.
Bozkurt mahir
2 ay önce
ABD boğazları pas geçip kanallar üzerinden Karadeniz'e çıkıp Rusya'yı kuşamak istiyordu..Menderes korktu..Her ne kadar Amerikan ürünü olsada korktu..Önüne zarf kondu..Korkuyla rusyaya yöneldi..Ama ABD natocu subaylarıyla darbe yaptı..Mallar hala Menderes'i Türk askeri astı sanıyorlar..Ben sizin o beyninizi sikeyim..İyi duydunuz sikeyim..Menderes Özal Erdoğan Evren..Hepsi amerikan projesidir..Derin bir el kanala izin vermedi..Rusya'ya yanaşmak zorunda kaldık...
Sonuç idam sehpası...Atmış sene sonra biri gene kanalı kazmaya karar verdi..
Kanal intihardır....Arap parası uğruna intihar

Rusya son sözü söylemedi daha...
İstanbul'un Çanakkale'nin üstünde patlayan iki nükleer bomyla söyler emin olun..
İşte o değil boğazlar Türkiye'nin sonu olur...
Atatürk ne demişti...Rusları kışkırtmayın...

ABD nin ve NATO'nun Karadeniz'e çıkması demek Rusyanın sonu demektir..Rusya karadenizi ve komple güney Rusya'yı kaybder..İçine çöker dağılır..Bu nedenle kanala asla izin vermez..Henüz susuyor..Türkiye'yi haritadan siler kanala izin vermez...Rusa karşı koyacak gücün varmı...Yok
Yunanın adalarını işgalini bile engelleyemiyorsun..Mavi vatanı feda etmişsin..Türbeye sahip çıkamamışsın...Dizi film çevirttirmeye benzemez bu işler..
İdlipte seçme taburunu şehit etti ne yapabildin..Suçlu gibi gidip kapılarda bekledin..

O arkadaşa biri bunu net bir dille söylesin....İstanbul değil Türkiye gider..
Geçtik Kanal çevresine kuracağı Arap şehrini filan..
O tehtidi gören Araplar zaten gelmezler...

Rusyayı iyi izleyin....
Bozkurt mahir
2 ay önce
BİZ KİMİN TORUNUYUZ ?..

Türkiye'de neden hiç kimse;

Hun Torunuyuz, Göktürk torunuyuz

Uygur torununuyuz,

Avar, Hazar torunuyuz demiyor da sadece Osmanlı torunuyuz diyor..??

Yani mesele Türklük ise ilk Türk devleti Hunlar..

Yok eğer mesele hükümdarlık ise Uygurlar hükümdarlığın kralı yaptı.. Herkes neden sadece Fatih'in, Selim'in torunu oluyor..??

Neden hiç kimse Teoman Han'ın torunuyum demiyor..

Osmanlı'dan başka devlet mi bilmiyorlar yoksa..??

Bu Osmanlı torunuyum diyenler arasında

Kavimler göçü sonrası Avrupa'da kurulan ilk Türk devletini bilen var mı..??

Balamir Kağan'ı tanıyan var mı aranızda eyyy Türkçü geçinen Osmanlıcılar..

Yani mesele tarihe sahip çıkmaksa Göktürk devletinden büyük devlet var mı..??

Neden sadece Osmanlı..?? Saltanat ile yönetildiği için mi..??

Avarları, Hazarları tanıyan var mı aranızda.??

Hazar Türk devleti bugünkü Rusya'dan daha büyüktü..

Belki adını bile duymadınız.. Niye ille de Osmanlı..

Harfleri arapçayı anımsatıyor diye mi..??

Sizin Türklükle, Tarihle ilginiz yok..

Geri kalmışlıkla, Sizi yönetenleri şatafatlı hayatlarıyla,

Yalakalıkla ilginiz var..

Mesela tarihe sahip çıkmaksa Osmanlı'dan daha büyük devletlerde var tarihimizde...

Oğuzlar, Türğişler, Karluklar hiç duydunuz mu hiç..??

Neden hiç Karahanlı, Kıpçak, Gazne, Selçuklu torunuyuz diyen yok..

Memluk Türk devletini duyan var mı aranıza..??

Siz sadece takke, cübbe, sakal seviyorsunuz..

Bu yüzden Osmanlı torunuyuz diyorsunuz..

Tarihte övünülecek çok daha büyük devletler varken neden sadece Osmanlı..??

Osmanlı'yı biliyorsunuz..

Hunlardan haberiniz yok,

Göktürklerden haberiniz yok..

Nereden haberiniz olsun ki..!!
Bozkurt mahir
2 ay önce
Arapların Türklerle ilk karşılaşmaları halife Hz.Ömer zamanında 645 Yılında #İslam ordularının, #İran 'da #Sasani 'leri yenmelerinden sonra, #Kafkaslar bölgesinde #Araplar , #Horasan , #Mavera -ün nehir ve #Toharistan bölgelerinde #Hazar #Türk 'leri ve #Türgeş Türk'leri ile karşılaştılar...
652 yılında Halife Hz. Osman zamanında ise Hazar Türk'leri ile Arap'lar arasında ilk kez #Türk -#Arap savaşları başladı...
Halife #Osman emrindeki Arap orduları, Hazar Türklerinin topraklarına girip, #Derbent 'i alarak Başşehir olan #Belencer 'e dayandılar...
#Emevi 'lerin 661 yılında halifeliği ele geçirmelerinden sonra, Arapların Türk ülkelerine doğru ilerleyişleri devam etti...
Türkler ile Araplar arasında en şiddetli mücadeleler ve savaşlar Emevi'ler döneminde yaşandı...
Mervan Bin Muhammed #Azerbaycan 'a vali tayin edildi. Arap'lar en önemli başarılarını onun zamanında elde ettiler...
Araplar, başşehir Belencer ve büyük şehir Semender'i ve öteki Hazar şehirlerini ele geçirdiler...
Türkleri dağınık ve birbirleriyle yardımlaşamaz durumda yakalayan acımasız Emevi ordusu (Ebu #Kuteybe komutasındaki) yakalayabildiği tüm Türk'leri ya kılıçtan geçirdiler ya da her bir ağaca bir Türk asarak öldürdüler...
Ancak #Karaylar gibi #Litvanya 'ya kaçabilenler,
#Gagauz 'lar (Gök #Oğuzlar ) gibi #Rusya 'ya kaçabilenler, #Bulgar Türk'leri, #Macar Türk'leri ve öteki Avrupa'lı Türk'ler gibi Avrupa'ya kaçabilen hristiyanlar ve de Anadolu'ya kaçabilen Aleviler canlarını kurtardılar…
Asla müslümanlığı kabulllenmediler, genelde Araplara kızgınlıklarından #Karay Türkleri gibi topluca Musevi oldular...
Ya da gittikleri toprakların dinini kabullendiler...
Yüzlerce yıl sonrasında çoğunlukla asimile
oldular...!?
Bu dönemde Orta #Asya 'da #Göktürk 'ler egemenliği hüküm sürmekteydi. Birden fazla Göktürk devleti vardı…
Emevi'lerin genel valisi, Bağdat valisi Haccac (Zalim Haccac ) idi...
Emevi'lerin Horasan valisi Ubeydullah bin Ziyad,
674 yılında ilk kez Ceyhun nehrini geçerek Mavera-ün nehirin önemli şehirlerinden Buhara 'yı kuşattı...
Üç günde Buhara 'da pek çok Göktürk öldürüldü...
Buhara'nın Göktürk Melikesi Kabaç Hatun, ağır bir vergi ve daha ağır kabul edilemez şartlar karşılığında Ubeydullah Bin Ziyad ile anlaşma yaptı...
Bu anlaşma sonucu olarak, Güney Göktürk'ler Emevi tutsaklığını kabul ettiler...
Güney Göktürk gençleri, Kurşun arap askeri oldular...
Arap'lar evli- bekâr istedikleri Güney Göktürk kadınlarını kendilerine cariye yaptılar...
İşe yaramayan öteki Türk'leri de, boyunlarına Damga vurup kendilerine Köle yaptılar ve istedikleri Göktürk'lüyü boyunlarına ip bağlayıp köle olarak alıp sattılar ve köle ticaretini yaptılar...
Bu tutsaklık 150 yıla yakın devam etti...
Hani Türkler için, “Türkler kılıçla Müslüman oldu ” derler ya…!!!
Keşke kılıçla müslüman olsaydık...
Tutsaklık anlaşmasıyla Kölelik yaparak, köle olarak alınıp satılarak, Göktürk Kadınları Araplara cariyelik yaparak müslüman oldular...
Yani Araplar Türkleri, insanlık dışı bir şekilde, zorla müslümanlaştırdılar...
Tarihte ilk defa bir ulus (Güney Göktürk'ler), sözleşme ile tutsaklığı kabul etti...
Araplar, Horasan valisi Ebu Kuteybe Bin Müslim zamanında bütün Mavera-ün nehir'i ve Batı #Türkistan 'ı ele geçirdiler...
Baykent, Buhara, Semerkant ve Kaşgar gibi önemli Türk şehirleri Araplar tarafından yağmalandı...
Pek çok Türk öldürüldü...
Ebu Kuteybe'nin ölümünden sonra Araplar zayıflamaya başladılar...
Göktürk'lerin batı kanadında yer alan Türgeş Türkleri, Arapları çekilmeye zorlamış ve bu mücadele Güney Göktürk'lerin yıkılmasına kadar devam etmiştir (745).
Güney Göktürk egemenliğinin sona ermesiyle Türk toprakları doğudan Çin'liler, batıdan Arapların ilerlemesine maruz kalmıştır...
Bu dönemde Mavera-ün nehir (Irmağın öte yakası) bölgesinin savunmasını, Türgeş'lerin yerini alan Karluk Türk'leri üstlenmiştir...
Ancak bu mücadeleler 763 yılına kadar devam etmiştir...
763 yılında Emevi'ler yıkılıyor ama Güney Göktürk'ler öylesine kötürüm edilmişler ki, Öylesine köle yapılmışlar, ümmetleştirilmişler ki asla ayağa kalkamıyorlar...
Korkudan kıpırdayamıyorlar...
Emevilerin yerine, 763 de Abbasiler kuruluyor ve Abbasi devlet kararı alıp, Türk'lere kademeli olarak “İyi davranmak” kararı alıyorlar...
Devlet kararlarını Göktürklere anlaşma ile resmen bildiriyorlar...
800 yılları civarında fırsat bulan Göktürk'ler daha batıya, Anadolu'ya doğru kaçıp kurtuluyorlar...
“ Türkü öldürünüz, kanı helaldir ” Sözü kime aittir?
Arap Komutan Ebu Kuteybe'nin şu sözü meşhurdur.”
"Üç kelimelik ömrüm kalsa, (Uktülühü -uktülühü -uktülühü)" derim...
(Hepsini öldürün- hepsini öldürün- hepsini öldürün)
......ve gerçekten de hepsini öldürdüler...
Bu 645 yılından 800 yıllarına kadar süren Türk-Arap savaşlarının en önemli noktaları ve sonuçları;
- 100 binin üzerinde Türk katledilmiştir.
-50 binin üzerinde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır.
- Şehirler yağmalanmış , “ganimet” diye halkın her şeyi talan edilmiştir.
- Tüm zenginlikler, tarihi eserler yok edilmiş, yakılmış, yıkılmıştır.
- Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan “Talkan Katliamı”nda 40 bin kadar Türkün kafaları kesilerek 4 fersah (yak.24 km) yol boyunca ağaçlarda sallandırılmıştır.
(Tarihte böyle bir vahşetin örneği çok azdır.)
- Aynı şekilde “Curcan Katliamı”nda"da esir alınan yaklaşık 40 bin Türk'ün nehir kenarında kafaları kesilmiş, nehrin suyu kıpkızıl olmuş, cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır.
- “Teslim olursanız canınız bağışlanacak” sözü hiç bir zaman tutulmamış, "Şeriat söz tanımaz” denilerek kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir.
- Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük servet elde etmişlerdir.
Tabari bunları hadislerinde açık açık anlatır.
- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden dahi görmemişlerdir.
- Bu tarihi gerçekler "aman İslâma leke gelmesin, Islâm etkilenmesin" düşüncesiyle gizlenmekte, hiç bahsi bile geçmemektedir.
Türkçü siyasetçiler dahi konuyu geçiştirmektedir.
Bizim sahtekar dinciler,Türkler okuyup uyanmasin, islama zarar gelmesin diye...
Bazı cesur yazarlarda kaynakları ile kitaplar yazmıştır...
Arif TEKİN - (Türkler nasıl müslüman oldu?)
Erdogan AYDIN - (Türkler nasıl müslüman oldu?)
Zekeriya KİTAPÇI - (TÜRKLER ansiklopedisi
TABERİ tarihi. Arap Tarihçi.)
KAYNAK:
(İslâm, Alimi, Tarihi TABARİ. Cilt/ 3/ sayfa 343).
(Türklere yapılan Talkan ve Curcan Katliamı.
Tarih-i Taberi / Cilt 3)
BOZKURTBEY
2 ay önce
Bugün 27 Nisan Sibirya'daki Saha (Yakut) Türk Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Bayramı Türk Yurtlarına Kut'lu olsun!

Sovyetlerin son döneminde Rus yönetimine karşı haklar ve toprak isteğiyle direnişler ve mücadeler sonrasında Sovyetler Birliği'nin çözülmesi ile ardından 27 Nisan 1992'de Saha Cumhuriyeti kuruldu ve Muhtar Cumhuriyet statüsünü kazandı...
Umarım en kısa zamanda tam bağımsız Cumhuriyet statüsünü de kazanır ve Bağımsızlık Gününüde kutlarız...
Sibirya Türk yurdudur, Türk yurdu olarak kalacak!

‼️#Yakutistan konusu çok önemli!
Özü bütünüyle bir Türk toprağı olan bu 9 Almanya büyüklüğündeki büyük coğrafya Rusya’nın olduğu kadar dünyanın da en kritik jeopolitik bölgesidir. Korkunç derecede kıymetli yeraltı kaynaklarına sahiptir. Bunları incelemenizi öneririm.
Asıl konu Rusya ile ilgilidir. Eğer Rusya bu akılla giderse dağılır. Elinde Slavları bile tutamaz ki Türkler zaten çok kolay bağımsız ülke olurlar.
Kuzey Kutbu ve Pasifik yolu jeopolitiği açısından da bölge gelecekte çok konuşmamızı gerektiriyor.
Slav milliyetçileri biz Türklere akıl vermesinler, engel olmaya da kalkmasınlar!
27 Nisan - Saha Cumhuriyeti günü kutlu olsun!
BOZKURTBEY
3 ay önce
KKTC yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni iki devletli çözüm dışında bir çözüm için masaya oturtmak milli davamız olan Kıbrıs Davasına ihanettir.
Kimse bize "Devlet Aklı" muhabbeti yapmasın.
Acil yapılması gereken Azerbaycan ve Adada ikamet eden, 50.000 vatandaşı olan Rusya'yı 20 Temmuz'u dahi beklemeden, Kuzeyi kaldırarak KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ adıyla resmi olarak tanımalarını sağlamaktır.

Gerisi hikayedir, kandırmacadır be Gardaş.

SABİH SAMUR

#Kazakistan #Azerbaycan #Kırgızistan #Özbekistan #Türkmenistan Kan kardeşine sahip çık...❗
Bozkurt mahir
3 ay önce
Bunu Biliyor muydunuz?

Çerkesler ya da Adigeler, Kuzey Kafkasya'da, tarihi Çerkesya'nın yerli halkı olan etnik grup. Rus İmparatorluğu tarafından işlenen Çerkes Soykırımı'nın sonucunda Çerkeslerin çoğu öldürülmüş, kalanlar ise Osmanlı topraklarına sürülmüştür. Çerkesler Çerkesçe konuşur ve neredeyse tamamı Sünni Müslümandır.

Çerkesler ya da Adigeler (Çerkesçe: Адыгэхэр), Kuzey Kafkasya'da, tarihi Çerkesya'nın yerli halkı olan etnik grup.
Rus İmparatorluğu tarafından işlenen Çerkes Soykırımı'nın sonucunda Çerkeslerin çoğu öldürülmüş, kalanlar ise Osmanlı topraklarına sürülmüştür.

Çerkesler Çerkesçe konuşur ve neredeyse tamamı Sünni Müslümandır. Çerkesya eski zamanlardan beri istilalara maruz kalmıştır; izole edilmiş arazisi, bitmeyen savaşlarla birlikte Çerkes ulusal kimliğini büyük ölçüde etkilemiştir.

Çerkes bayrağı Çerkeslerin millî bayrağıdır ve yeşil zemin üzerinde dokuzu yay, üçü yatay şekilde on iki altunî yıldız ve üç çapraz oktan oluşur.
Çerkesler (Adığeler)
Адыгэхэр

Çerkes bayrağı ile çocuklar

Çerkeslerin yaşadığı ülkeler
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Türkiye Türkiye
2.000.000 — 3.000.000
Rusya Rusya
751.487
Ürdün Ürdün
170.000
Suriye Suriye
100.000
Mısır Mısır
50.000
Almanya Almanya
40.000
Irak Irak
30.000
Suudi Arabistan Suudi Arabistan
15.000
Libya Libya
15.000
İran İran
10.000
Amerika Birleşik Devletleri ABD
9.000
İsrail İsrail
5.000
Özbekistan Özbekistan
1.257
Ukrayna Ukrayna
1.010
Polonya Polonya
1.000
Hollanda Hollanda
500
Diller
Çerkes dilleri
(Adigece ve Kabardeyce)
Türkçe, Rusça, Arapça, İbranice, İngilizce
Din
Çoğunluk:
İslam (Hanefi Sünni)
Azınlık:
Ortodoks Hristiyanlık
Çerkesler yerleştikleri bölgelerde önemli roller oynamışlardır: Türkiye'de Çerkesler geldikleri andan itibaren büyük roller üstlenmiş, Türk Kurtuluş Savaşında var olmuştur;
Ürdün'de başkent Amman'ı kurmuş ve ülkedeki neredeyse tüm önemli pozisyonlarda bulunmuşlardır; Suriye ve Libya'da orduda üst rütbelere sahiptirler; Mısır'ın kurucu unsurlarından biridirler.
Türkiye'de yaşayan Çerkesler ve diğer diaspora Çerkesleri Kafkasya'dan sürgün edilmeleri tarihini 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgünü ve Soykırımı Anma Günü olarak kabul etmektedirler.
Bozkurt mahir
3 ay önce
A D A M D I
Unutmak mümkün mü Başbuğ Türkeş'i,
Türkeş bu davayı kuran adamdı!
“Türkeşçi„ der halâ bize çok kişi,
Bir nesile isim veren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
O, Türk Birliği'nin düşüp peşine,
O aşkla girmişti seksen yaşına,
Bana göre Türkeş başlı başına,
“Kızıl Elma„ yani “Turan„ adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Bu uğurda çekmediği kalmadı,
İhtilâl yaptılar teslim olmadı!
İpten döndü ipten, yine yılmadı,
Zulümlere göğüs geren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
İnanmış gönüller onun yeriydi,
Çünkü gönüllerin seferberiydi,
Gönül adamıydı, gönül eriydi,
Toparlayan adam, deren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Ömür sürdü ‘Hakk, yolundan kopmadan,
Hele ibadette şirke sapmadan,
Gösteriş yapmadan, riya yapmadan,
Kâbe’ye yüzünü süren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Siyaset yaparken, gezerken il il,
Halkı kandırmaya etmezdi meyil!
Aklını gelecek seçime değil,
Gelecek nesile veren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Üç rey için yalan denen illete,
Rağbet edip hiç düşmedi zillete!
Kolay kolay söz vermezdi millete,
Verirse sözünde duran adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
EI biri bilmezken bini bilirdi,
Çakalın yattığı ini bilirdi,
Amerika, Rusya, Çin'i bilirdi,
Tuzaklara aklı eren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
“Sovyet Rusya çöker„ tespiti vardı,
Çoğu bu tespite kulak tıkardı,
Ve tarih Türkeş'i haklı çıkardı,
Türkeş ileriyi gören adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Millî mevzularda duruma bakıp,
Hatta Başbakan'ı ardına takıp,
Gece üçte Genel Kurmay'dan çıkıp,
Dörtte Çankaya'ya giren adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Ne icazet aldı, ne de eğildi,
O düşmanı düşman, dostu dost bildi,
Meclis’te olması şart da değildi,
Masaya yumruğu vuran adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Hülâsa hayatı romandı roman,
Romana da sığmaz o ehl-i iman!
“Vatana ihanet„ gördüğü zaman,
Bunun hesabını soran adamdı!
🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘 🐺 🤘
Bu Arif‘i dinle, Türkeş'i anla,
O Türkeş ki, azim ve de imanla,
Korkunç engelleri, sıfır imkânla,
Yıkıp hedefine varan adamdı!

(Ozan Arif)

Ozan Arif’in sesinden “Adamdı” şiiri.
👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇

https://youtu.be/cayN2bojN...
Ozan Arif | Alparslan Türkeş Kimdi? - Adamdı - YouTube

Unutmak mümkün mü Başbuğ Türkeş'i, Türkeş bu davayı kuran adamdı.“Türkeşçi„ der halâ bize çok kişi, Bir nesile isim veren adamdı.O, Türk Birliği'nin düşüp pe...

Bozkurt mahir
4 ay önce
TAKSİM CUMHURİYET ANIT’INDA ATATÜRK’ÜN YANINDA Kİ RUSLAR !!!...
***
Belki bilmezsiniz ama Taksim Cumhuriyet Anıt’ında Atatürk’ün yanında iki Rus yer almaktadır.
Bu kişiler ünlü Rus mareşal Kliment Voroşilov ile ünlü Soviyet KGB kurucusu Mihail Frunze.
Bu kişiler Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda oynadıkları önemli rolü Atatürk’ün özel emri ile tüm gelecek nesiller için asla unutulmasınlar diye burada yer almaktadırlar.
Ne yazık ki günümüzün Türk nesli bu kişilerin ne adlarını biliyor ne de ne yaptıklarını.
16 mart 1921 yılında özel törende Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyet’i ile Türkiye arasında “Dostluk ve kardeşlik sözleşmesi” imzalanmıştır.
Bu sözleşmeye göre henüz kurulmamış Türkiye Cumhuriyet’ine Türk milletinin yabancı istilacılardan özgürlüğünü kazanabilmesi için 1878 yılından beri Rusya sınırlarına dahil edilen Kars, Ardahan ve Artvin bölgeleri verilmiştir.
Sözleşmeye göre Rusya Türk halkına 10 milyon altın ruble ile askeri mühimmat hibe edecekti
Ağustos 1921’de Rusya Mikail Frundze’yi Türkiye’ye elçi olarak atamıştır.
Frundze Türkiye’de Aralık 1921 ile Ocak 1922 tarihleri arasında bulunmuştur.
Türkiye’nin bulunduğu ağır ekonomik durumunu ve içinden çıkamadığı savaşı Rus halkına ve Sovyet yönetimine ileten Frundze acilen Türk halkı için yardımının arttırılmasını istemiştir.
Rusya bulunduğu ağır ekonomik durumuna henüz yeni biten iç ve dış düşmanlara karşı verilen savaşa rağmen Frundze’ye kulak vermiş ve yardımını esirgememiştir.
S. Aralov yazdığı hatıra kitabında Türkiye’ye gitmeden önce Lenin’in kendisine söylediği sözleri şöyle vermektedir.
Lenin:
“Türk halkı özgürlük savaşını vermektedir. Merkez Komitesi oraya savaş sanatını bildiğiniz için yolluyor”.
Yabancı istilacılara karşı geçilecek taaruz öncesi hazırlık aşamasında 1922 Mart-Nisan aylarında Mustafa Kemal’in davetlisi olarak elçi S. Aralov, askeri ataşe K. Zvonaryov ve Azerbaycan elçisi İbrahim Abilov’un katılımı ile tüm Türk silahlı kuvvetleri denetimden geçmiştir.
Misafirler kara ve atlı birlikleri ziyaret etmiş, iki ordunun komuta merkezlerine gitmiş, Konya’da bulunan yedek ordunun denetiminde bulunmuşlardır.
Misafirlerin katılımı ile Türk Silahlı kuvvetlerin ilk yıldönümü kutlaması gerçekleşmiştir. Kutlamalardan sonra misafirler Türk askerlerine hediyeler dağıtmıştır.
Hediyelerin üstünde Türkçe olarak “Sovyet Kızıl Ordusundan Türk Askerine” diye bir yazı bulunuyormuş.
16 Mart 1921’de imzalanan sözleşme çerçevesinde taarruz öncesi 1921-1922 yıllarında Rusya’nın Novorossiysk, Tuapse ve Batum limanlarından Türkiye’ye 39 bin adet tüfek, 327 adet makineli tüfek, 54 top, 63 milyon tüfek mermisi, 147 bin top mermisi, giysiler vs getirilmiştir.
Bunun dışında Rus Beyaz ordusunun 1918’de doğu sınırlarda bıraktığı tüm askeri muhhimat da Türkiye’ye getirilmiştir.
1921 yılında iki savaş gemisi “Jutkiy” (Korkunç) ile “Jivoy” (Canlı) Türkiye’ye hibe edilmiştir.
Rusya Hükümeti Ankara’da hala Makine Kimya olarak bilinen mermi üretim fabrikasının kurulması için tüm gerekli donanımı hibe etmiştir.
Donanım ile birlikte çok miktarda hammadde de getirilmiştir ve Türk işçilere eğitim verilmiştir.
Bunun dışında Moskova’da imzalanan sözleşmeye göre Türkiye halkına vaad edilen 200,6 kg saf altın Sovyet diplomatik misyonun başında bulunan Y. Upmal-Angarskiy tarafından Türkiye Hükümetine teslim edilmiştir.
Mikail Frundze yetim kalan Türk çocuklarının barınması için kurulacak olan yetimhaneler için 100 bin altın ruble Türkiye Hükümetine Trabzon’da teslim etmiştir.
S. Aralov ise Nisan 1922’de Türk Silahlı Kuvvetlerine ayrıca tipografi ve sinema aparatları için 20 bin lira hibe etmiştir.
Aynı zamanda Aralov Rusya Hükümeti tarafından vaad edilen 10 milyon altın ruble yardımının son 3.5 milyonluk kısmını da Türkiye’ye geldiğinde beraberinde getirmiştir.
İki halkın kardeşlik bağları Lozan ön görüşmelerinde ve Lozan antlaşması esnasında daha da pekileşmiştir.
SSCB Hükümeti
(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği) 1922-23 yıllarında Türkiye’nin boğazlar üzerindeki tek başına hakim olması gerektiğinin tezini savunarak Türkiye’ye destek çıkmıştır.
Lozan antlaşmazından sonra Türkiye bağımsızlığını kazanmış tüm yabancı istilacıların Türkiye’den çekilmesi sağlanmıştır.
TBMM Mustafa Kemal Atatürk’ü ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir.
31 Ekim 1923’te SSCB Merkez Komitesinin başkanı M. Kalinin (Dönenmiş SSCB başkanı) Atatürk’e yolladığı teleğramda şunları söyledi:
“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği halkları adına nihayi olarak despot monarşi rejiminin kalkması ve Türkiye Cumhuriyet’inin kurulması dolayısıyla kardeş Türk milletini ve dost Türkiye hükümetini sıcakça selamlıyorum.
Sizi, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’yi, yabancı istilacılara karşı kahramanca savaşan Türk milletinin üstün yetenekli yönetici olarak Türkiye Cumhuriyet’inin Cumhurbaşkanı seçildiğiniz için tebrik ediyorum.
Eminim ki, asla bağı kopmayacak halklarımız arasındaki dostluk zaman içerisinde gittikçe pekişecektir ve iki devletin de gelişmesine vesile olacaktır.”
Ağustos 1928’de açılan Türkiye Cumhuriyet Anıtı gelecek nesiller için Türkiye Cumhuriyet’inin kurucuları yer almıştır. İşte Atatürk’ün sağında yer alan Türk halkının kahramanları, Türkiye Cumhuriyetin kurucuları arasında yer alan Kliment Voroşilov il Mikail Frundze:
Surits zamanında Voroşilov ziyareti esnasında SSBC ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği sözleşmesi imzalanmıştır.
Bir çok kültürel ve siyasi gelişmelerde Türkiye ve SSCB birlikte hareket etmiştir.
Yeni bağımsız devletlerin gelişmesi adına, emperyalizm ve kapitalizm’den bağımsız olmak için SSCB birçok devlete elinden gelen yardımı üstlenmiştir. Sadece Türkiye’de Atatürk zamanında SSCB desteği ile birçok hafif ve ağır sanayi fabrikaları kurulmuştur.
İsmet İnönü’nün başında bulunduğu heyet 25 Nisan 1932’de SSCB’yi ziyaret eder.
Kendisi burada 15 gün boyu 70 fabrikayı ziyaret ederken yanında bulunan tekstil uzmanları Şerif Onay ile Kamil İbrahim SSCB’de ta 9 Hazirana kadar kalarak SSCB’nin endüstrisini incelemişlerdir.
Heyetin Stalin’den istediği yardım kısa zamanda Türkiye’ye ulaşmıştır.
SSCB kardeş Türk halkının kalkınması için gerekli çalışmaları tespit edecek heyeti göndermiştir.
SSCB Devlet Gelişmesinin Planlama Enstitüsü başkanı Prof. Orlov’un başındaki heyet Türkiye’ye gelerek 22 Eylül 1932’de raporunu hazırlamıştır ve sunmuştur.
Gitmeden önce İstanbul Üniversitesinde konferans veren Orlov şunları söyledi:
“Sevinçle emin oldum ki aklı ile enerjileri ile eğitimi ile Türk mühendisleri ne bizden ne de başka ülkelerdeki mühendislerden farklı değildir.
Kendileri bize gayet iyi yardımcı olmuştur.
Neden Avrupa’dan mühendis çağırdığınızı açıkçası anlamış değilim.”
21 Ocak1934’te imzalanan sözleşme ile SSCB Türkiye’ye verdiği 20 yıllık faizsiz kredi ile daha önce Prof.Orlov tarafından belirlenen Nazilli (Denizli) ve Kayseri mevkilerinde iki tekstil fabrikası kuruluşu kararlaştırılmıştır. Fabrikalar Sovyet mühendisler tarafından kurulmuş tüm teçhizat Rusya’dan getirilmiştir. Atatürk fabrikaların açılışını ölümünden bir ay önce yapmıştır.
Türkiye o dönemde Osmanlı’dan kalan borçların ağır yükü altında kalmıştır.
SSCB halklarının yardımı ile Türkiye ekonomisi ilk defa nefes almıştır.
SSCB Hükümeti yaptığı tüm yardımları para karşılığı değil barter yani değiş tokuş şeklinde yapmıştır. SSCB yaptığı yardımlar karşılığında Türkiye’nin ürettiği ürünleri almaya kabul ederek Türkiye’nin bu ürünleri dış pazarda satma zorluğundan kurtarmıştır.
Türkiye eski sanayı bakanı Mehmet Turgut 1964’te yazdığı kitapta bu antlaşmayı Türkiye’de devletçiliğin başlangıcı olarak nitelendirmiştir.
Fabrikalar Türkiye’deki ilk tekstil fabrikaları olmuştur. Fabrikalar kurulurken SSCB’de eğitim gören Türk işçileri ve mühendisleri kısa zamanda fabrikayı çalıştırır hale gelmişlerdir.
Aynı dönemde nihayı olarak TC Merkez bankası da Sovyetlerin yardımı ile kurulmuştur.
Daha önce bu görevi üstleyen Ottoman bankası yabancıların elinde idi.
Sonraki dönemlerde SSCB benzer antlaşmalar çerçevesinde ta 1980lerin sonuna kadar Türkiye’de İskenderun, Karabük demir çelik fabrikaları dahil ilk demir çelik fabrikalarını, ilk petrol arıtım fabrikası TÜPRAŞ’ı, Mersin ve İskenderun limanları dahil bir çok liman, ilk Alüminyum fabrikasını, ziraat sanayisi, tarımcılık sanayisini ve bir çok alanda daha Türk halkının yardımına koşmuştur.
Sovyetler sayısı 50 bini geçen Türk mühendisini ve işçisini eğitmiştir.
(Mehmet Ali Tümer den alıntıdır)
**********
ANITIN VE RUSLARIN HİKAYESİ !!!...
94 yılı aşkın süredir Taksim Meydanı'nda durmasına rağmen birçok kitap, dergi hatta ansiklopedilerde bile o iki generalin ismi yoktu. "Popüler Tarih Dergisi" Ağustos 2002 sayısında, yıllardır saklanan bu gerçeği/sırrı yazdı: Taksim Anıtı'nda, Atatürk'ün arkasında iki Sovyet generali duruyor:
General Mihail Vasilyeviç Frunze ve Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov...
Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'nın açılışı 1928 yılında gerçekleştirildi.
Tasarımı İtalyan heykeltıraş Pietro Canonic

Hiçbirşey Bulunamadı!

Üzgünüz, ancak {{search_query}} arama sorgunuz için veritabanımızda hiçbir şey bulamadık. Lütfen başka anahtar kelimeler yazarak tekrar deneyin.