2 gün önce
KKTC yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni iki devletli çözüm dışında bir çözüm için masaya oturtmak milli davamız olan Kıbrıs Davasına ihanettir.
Kimse bize "Devlet Aklı" muhabbeti yapmasın.
Acil yapılması gereken Azerbaycan ve Adada ikamet eden, 50.000 vatandaşı olan Rusya'yı 20 Temmuz'u dahi beklemeden, Kuzeyi kaldırarak KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ adıyla resmi olarak tanımalarını sağlamaktır.
Gerisi hikayedir, kandırmacadır be Gardaş.
SABİH SAMUR
#Kazakistan #Azerbaycan #Kırgızistan #Özbekistan #Türkmenistan Kan kardeşine sahip çık...❗
Kimse bize "Devlet Aklı" muhabbeti yapmasın.
Acil yapılması gereken Azerbaycan ve Adada ikamet eden, 50.000 vatandaşı olan Rusya'yı 20 Temmuz'u dahi beklemeden, Kuzeyi kaldırarak KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ adıyla resmi olarak tanımalarını sağlamaktır.
Gerisi hikayedir, kandırmacadır be Gardaş.
SABİH SAMUR
#Kazakistan #Azerbaycan #Kırgızistan #Özbekistan #Türkmenistan Kan kardeşine sahip çık...❗
7 gün önce
İsrail, Türkiye’ye meydan okurken...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ile ortak basın toplantısında, “Önümüzdeki dönemde Gazze'nin yeniden inşasında ve Filistin davasının savunulmasında Endonezya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu ve Filistinlileri yerinden eden bir anlaşmaya Türkiye’nin evet demeyeceğini belirterek “Katar, Mısır ve ABD'nin öncülük ettiği ateşkes görüşmelerini destekliyoruz. Arap ligi tarafından kabul edilen Gazze'nin yeniden inşası planını destekliyoruz. İsrail'e Filistinlilerle barışma ve ateşkes ilan etme çağrısında bulunuyoruz.” dedi.
İki konuşmayı birlikte değerlendirirsek, Gazze’nin yeniden inşası ihale edilmiş de ihale Türkiye’ye verilmiş gibi bir tablo ortaya çıkıyor!
İhale Türkiye’ye verilmişse, hak edişleri kim ödeyecek? Arap ligi mi?
***
Bu arada Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’nun, “Gençken bir ikonum vardı, hayranlık duyduğum biri vardı; benim kahramanım benim ikonum Mustafa Kemal Atatürk'tü. Fatih Sultan Mehmet de idol ve kahramanlarımdan biriydi. Sadece Endonezya'da değil. Ben küresel güneyden bahsediyorum. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden bahsediyorum. Tüm bu ülkelerde Mustafa Kemal bir idoldür ve bir örnektir, cesaretin bir temsilidir. Bir lider örneğidir, bir vatansever örneğidir. Bir vazgeçmeme örneğidir. Azim örneğidir.” sözleri TRT tarafından verilmedi ve Erdoğan-Dem Parti görüşmesi haberine geçildi!
Ne hazindir ki bugünkü Türkiye, açıkça söyleyemeseler de Atatürk’e kin güdenler tarafından yönetiliyor!
***
Bugünlerde bütün önemli haberler, İsrail etrafında oluşuyor! Jerusalem Post gazetesinin “İsrail'den Türkiye'ye: Suriye'deki asker konuşlandırmasında değişiklik, kırmızı çizgimizdir” başlıklı haberinde “Azerbaycan’da Türkiye ve İsrail heyetleri arasında yapılan görüşmelerde, tarafların bölgedeki çıkarlarını ortaya koyduğu ve güvenlik istikrarının sağlanması amacıyla diyaloğun sürdürülmesi konusunda mutabakata varıldığı belirtildi. Bir kaynak, İsrail'e tehlike oluşturacak herhangi bir eylemin Suriye hükümetini de riske atacağını söyledi” denildi.
İsrail, Hama’da Türkiye’nin hava savunma sistemi kurmak istediği askeri üssü bombalamıştı...
washingtoninstitute’de yayınlanan analizde ise “Ankara, Şam ile daha derin siyasi, ekonomik ve askeri iş birliği peşinde koşarken, İsrail'in sınır ötesi askeri müdahaleleri artıyor ve yetkililer Suriye'de silahsızlandırılmış bir bölge kurmak istediklerini belirtiyorlar. Washington ise şu anda Şara'nın eski bir cihatçı olarak görülmesi gerektiğine inananlar ile onunla etkileşime girmeye değer olduğuna inananlar arasında bölünmüş durumda. Dışişleri Bakanlığı, Washington'ın ülkeye uyguladığı Esad dönemi yaptırımlarını kaldırabilmesi için Şam'ın karşılaması gereken kriterlerin bir listesini yayınladı; o zamana kadar ABD yaptırımları ekonominin yeniden inşası önünde önemli bir engel olmaya devam ediyor.” denildi.
***
Milli Savunma Bakanlığı eski genel sekreteri Ümit Yalım, Yunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dimitrios Choupis’in, 3 Nisan 2025’de Aydın İl sınırları içinde bulunan Bulamaç Adası’na, 04 Nisan 2025’de de Muğla İl sınırları içinde bulunan Kalolimnoz ve Keçi adalarına gelerek Yunan bayrağı altında Türkiye’ye meydan okuduğunu açıkladı.
Yalım, “Genelkurmay Başkanı Metin Gürak, 04 Nisan 2025’de, İspanya’da NATO Birleşik Hava Harekât Merkezi’nde brifing alırken, Mevkidaşı Yunan Genelkurmay Başkanı Dimitrios’u taşıyan Yunan Askeri Helikopteri, Türk Hava Sahasını ihlal ediyordu.” dedi.
Ayrıca Ege´de düzenlenen Iniochos 2025 hava tatbikatına, ABD ve Yunanistan öncülüğünde İsrail, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kıbrıs Rum Kesimi, Hindistan, İngiltere, Fransa, İtalya, Polonya, Slovenya ve İspanya katıldı.
Şalom gazetesi, “Tatbikatın amacı, Doğu Akdeniz’de istikrarı sağlamak ve ticaret yollarının güvenliğini garanti altına almak olarak açıklandı. Ancak organizasyonda Türkiye'nin yer almaması, bölgesel güç dengeleri açısından dikkat çeken bir gelişme oldu.” diye yazdı.
Türkiye, Ege’de Mavi Vatan’ı da kendi adalarını da fiilen bırakmış durumda...
***
Toparlayalım... İsrail, ABD ve İngiltere desteğinde, Filistin’de, Suriye’de ve Ege’nin her yerinde Türkiye’ye meydan okuyor. Yunanistan, Türk adaların işgal etti, hava sahasını ihlal ediyor ve Kıbrıs Rum Kesimi, Türk Cumhuriyetleri tarafından Kıbrıs devleti olarak tanındı!
Bu aşamada PKK, Suriye’deki MOSSAD destekli SDG’ye yani YPG’ye katıldı bile. Bunu açıklayan da Hakan Fidan’dır. Fidan, “PKK'nın 2 bine yakın kadrosu şu anda SDG yönetiminin tepesinde oturuyor.” demişti.
Türkiye, dört bir taraftan sıkıştırılırken Erdoğan, Gazze’yi yeniden inşa etmekten söz ediyor!
Arslan Bulut
12 Nişan 2025
Yeniçağ Gazetesi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ile ortak basın toplantısında, “Önümüzdeki dönemde Gazze'nin yeniden inşasında ve Filistin davasının savunulmasında Endonezya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu ve Filistinlileri yerinden eden bir anlaşmaya Türkiye’nin evet demeyeceğini belirterek “Katar, Mısır ve ABD'nin öncülük ettiği ateşkes görüşmelerini destekliyoruz. Arap ligi tarafından kabul edilen Gazze'nin yeniden inşası planını destekliyoruz. İsrail'e Filistinlilerle barışma ve ateşkes ilan etme çağrısında bulunuyoruz.” dedi.
İki konuşmayı birlikte değerlendirirsek, Gazze’nin yeniden inşası ihale edilmiş de ihale Türkiye’ye verilmiş gibi bir tablo ortaya çıkıyor!
İhale Türkiye’ye verilmişse, hak edişleri kim ödeyecek? Arap ligi mi?
***
Bu arada Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’nun, “Gençken bir ikonum vardı, hayranlık duyduğum biri vardı; benim kahramanım benim ikonum Mustafa Kemal Atatürk'tü. Fatih Sultan Mehmet de idol ve kahramanlarımdan biriydi. Sadece Endonezya'da değil. Ben küresel güneyden bahsediyorum. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden bahsediyorum. Tüm bu ülkelerde Mustafa Kemal bir idoldür ve bir örnektir, cesaretin bir temsilidir. Bir lider örneğidir, bir vatansever örneğidir. Bir vazgeçmeme örneğidir. Azim örneğidir.” sözleri TRT tarafından verilmedi ve Erdoğan-Dem Parti görüşmesi haberine geçildi!
Ne hazindir ki bugünkü Türkiye, açıkça söyleyemeseler de Atatürk’e kin güdenler tarafından yönetiliyor!
***
Bugünlerde bütün önemli haberler, İsrail etrafında oluşuyor! Jerusalem Post gazetesinin “İsrail'den Türkiye'ye: Suriye'deki asker konuşlandırmasında değişiklik, kırmızı çizgimizdir” başlıklı haberinde “Azerbaycan’da Türkiye ve İsrail heyetleri arasında yapılan görüşmelerde, tarafların bölgedeki çıkarlarını ortaya koyduğu ve güvenlik istikrarının sağlanması amacıyla diyaloğun sürdürülmesi konusunda mutabakata varıldığı belirtildi. Bir kaynak, İsrail'e tehlike oluşturacak herhangi bir eylemin Suriye hükümetini de riske atacağını söyledi” denildi.
İsrail, Hama’da Türkiye’nin hava savunma sistemi kurmak istediği askeri üssü bombalamıştı...
washingtoninstitute’de yayınlanan analizde ise “Ankara, Şam ile daha derin siyasi, ekonomik ve askeri iş birliği peşinde koşarken, İsrail'in sınır ötesi askeri müdahaleleri artıyor ve yetkililer Suriye'de silahsızlandırılmış bir bölge kurmak istediklerini belirtiyorlar. Washington ise şu anda Şara'nın eski bir cihatçı olarak görülmesi gerektiğine inananlar ile onunla etkileşime girmeye değer olduğuna inananlar arasında bölünmüş durumda. Dışişleri Bakanlığı, Washington'ın ülkeye uyguladığı Esad dönemi yaptırımlarını kaldırabilmesi için Şam'ın karşılaması gereken kriterlerin bir listesini yayınladı; o zamana kadar ABD yaptırımları ekonominin yeniden inşası önünde önemli bir engel olmaya devam ediyor.” denildi.
***
Milli Savunma Bakanlığı eski genel sekreteri Ümit Yalım, Yunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dimitrios Choupis’in, 3 Nisan 2025’de Aydın İl sınırları içinde bulunan Bulamaç Adası’na, 04 Nisan 2025’de de Muğla İl sınırları içinde bulunan Kalolimnoz ve Keçi adalarına gelerek Yunan bayrağı altında Türkiye’ye meydan okuduğunu açıkladı.
Yalım, “Genelkurmay Başkanı Metin Gürak, 04 Nisan 2025’de, İspanya’da NATO Birleşik Hava Harekât Merkezi’nde brifing alırken, Mevkidaşı Yunan Genelkurmay Başkanı Dimitrios’u taşıyan Yunan Askeri Helikopteri, Türk Hava Sahasını ihlal ediyordu.” dedi.
Ayrıca Ege´de düzenlenen Iniochos 2025 hava tatbikatına, ABD ve Yunanistan öncülüğünde İsrail, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kıbrıs Rum Kesimi, Hindistan, İngiltere, Fransa, İtalya, Polonya, Slovenya ve İspanya katıldı.
Şalom gazetesi, “Tatbikatın amacı, Doğu Akdeniz’de istikrarı sağlamak ve ticaret yollarının güvenliğini garanti altına almak olarak açıklandı. Ancak organizasyonda Türkiye'nin yer almaması, bölgesel güç dengeleri açısından dikkat çeken bir gelişme oldu.” diye yazdı.
Türkiye, Ege’de Mavi Vatan’ı da kendi adalarını da fiilen bırakmış durumda...
***
Toparlayalım... İsrail, ABD ve İngiltere desteğinde, Filistin’de, Suriye’de ve Ege’nin her yerinde Türkiye’ye meydan okuyor. Yunanistan, Türk adaların işgal etti, hava sahasını ihlal ediyor ve Kıbrıs Rum Kesimi, Türk Cumhuriyetleri tarafından Kıbrıs devleti olarak tanındı!
Bu aşamada PKK, Suriye’deki MOSSAD destekli SDG’ye yani YPG’ye katıldı bile. Bunu açıklayan da Hakan Fidan’dır. Fidan, “PKK'nın 2 bine yakın kadrosu şu anda SDG yönetiminin tepesinde oturuyor.” demişti.
Türkiye, dört bir taraftan sıkıştırılırken Erdoğan, Gazze’yi yeniden inşa etmekten söz ediyor!
Arslan Bulut
12 Nişan 2025
Yeniçağ Gazetesi
1 ay önce
TAKSİM CUMHURİYET ANIT’INDA ATATÜRK’ÜN YANINDA Kİ RUSLAR !!!...
***
Belki bilmezsiniz ama Taksim Cumhuriyet Anıt’ında Atatürk’ün yanında iki Rus yer almaktadır.
Bu kişiler ünlü Rus mareşal Kliment Voroşilov ile ünlü Soviyet KGB kurucusu Mihail Frunze.
Bu kişiler Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda oynadıkları önemli rolü Atatürk’ün özel emri ile tüm gelecek nesiller için asla unutulmasınlar diye burada yer almaktadırlar.
Ne yazık ki günümüzün Türk nesli bu kişilerin ne adlarını biliyor ne de ne yaptıklarını.
16 mart 1921 yılında özel törende Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyet’i ile Türkiye arasında “Dostluk ve kardeşlik sözleşmesi” imzalanmıştır.
Bu sözleşmeye göre henüz kurulmamış Türkiye Cumhuriyet’ine Türk milletinin yabancı istilacılardan özgürlüğünü kazanabilmesi için 1878 yılından beri Rusya sınırlarına dahil edilen Kars, Ardahan ve Artvin bölgeleri verilmiştir.
Sözleşmeye göre Rusya Türk halkına 10 milyon altın ruble ile askeri mühimmat hibe edecekti
Ağustos 1921’de Rusya Mikail Frundze’yi Türkiye’ye elçi olarak atamıştır.
Frundze Türkiye’de Aralık 1921 ile Ocak 1922 tarihleri arasında bulunmuştur.
Türkiye’nin bulunduğu ağır ekonomik durumunu ve içinden çıkamadığı savaşı Rus halkına ve Sovyet yönetimine ileten Frundze acilen Türk halkı için yardımının arttırılmasını istemiştir.
Rusya bulunduğu ağır ekonomik durumuna henüz yeni biten iç ve dış düşmanlara karşı verilen savaşa rağmen Frundze’ye kulak vermiş ve yardımını esirgememiştir.
S. Aralov yazdığı hatıra kitabında Türkiye’ye gitmeden önce Lenin’in kendisine söylediği sözleri şöyle vermektedir.
Lenin:
“Türk halkı özgürlük savaşını vermektedir. Merkez Komitesi oraya savaş sanatını bildiğiniz için yolluyor”.
Yabancı istilacılara karşı geçilecek taaruz öncesi hazırlık aşamasında 1922 Mart-Nisan aylarında Mustafa Kemal’in davetlisi olarak elçi S. Aralov, askeri ataşe K. Zvonaryov ve Azerbaycan elçisi İbrahim Abilov’un katılımı ile tüm Türk silahlı kuvvetleri denetimden geçmiştir.
Misafirler kara ve atlı birlikleri ziyaret etmiş, iki ordunun komuta merkezlerine gitmiş, Konya’da bulunan yedek ordunun denetiminde bulunmuşlardır.
Misafirlerin katılımı ile Türk Silahlı kuvvetlerin ilk yıldönümü kutlaması gerçekleşmiştir. Kutlamalardan sonra misafirler Türk askerlerine hediyeler dağıtmıştır.
Hediyelerin üstünde Türkçe olarak “Sovyet Kızıl Ordusundan Türk Askerine” diye bir yazı bulunuyormuş.
16 Mart 1921’de imzalanan sözleşme çerçevesinde taarruz öncesi 1921-1922 yıllarında Rusya’nın Novorossiysk, Tuapse ve Batum limanlarından Türkiye’ye 39 bin adet tüfek, 327 adet makineli tüfek, 54 top, 63 milyon tüfek mermisi, 147 bin top mermisi, giysiler vs getirilmiştir.
Bunun dışında Rus Beyaz ordusunun 1918’de doğu sınırlarda bıraktığı tüm askeri muhhimat da Türkiye’ye getirilmiştir.
1921 yılında iki savaş gemisi “Jutkiy” (Korkunç) ile “Jivoy” (Canlı) Türkiye’ye hibe edilmiştir.
Rusya Hükümeti Ankara’da hala Makine Kimya olarak bilinen mermi üretim fabrikasının kurulması için tüm gerekli donanımı hibe etmiştir.
Donanım ile birlikte çok miktarda hammadde de getirilmiştir ve Türk işçilere eğitim verilmiştir.
Bunun dışında Moskova’da imzalanan sözleşmeye göre Türkiye halkına vaad edilen 200,6 kg saf altın Sovyet diplomatik misyonun başında bulunan Y. Upmal-Angarskiy tarafından Türkiye Hükümetine teslim edilmiştir.
Mikail Frundze yetim kalan Türk çocuklarının barınması için kurulacak olan yetimhaneler için 100 bin altın ruble Türkiye Hükümetine Trabzon’da teslim etmiştir.
S. Aralov ise Nisan 1922’de Türk Silahlı Kuvvetlerine ayrıca tipografi ve sinema aparatları için 20 bin lira hibe etmiştir.
Aynı zamanda Aralov Rusya Hükümeti tarafından vaad edilen 10 milyon altın ruble yardımının son 3.5 milyonluk kısmını da Türkiye’ye geldiğinde beraberinde getirmiştir.
İki halkın kardeşlik bağları Lozan ön görüşmelerinde ve Lozan antlaşması esnasında daha da pekileşmiştir.
SSCB Hükümeti
(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği) 1922-23 yıllarında Türkiye’nin boğazlar üzerindeki tek başına hakim olması gerektiğinin tezini savunarak Türkiye’ye destek çıkmıştır.
Lozan antlaşmazından sonra Türkiye bağımsızlığını kazanmış tüm yabancı istilacıların Türkiye’den çekilmesi sağlanmıştır.
TBMM Mustafa Kemal Atatürk’ü ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir.
31 Ekim 1923’te SSCB Merkez Komitesinin başkanı M. Kalinin (Dönenmiş SSCB başkanı) Atatürk’e yolladığı teleğramda şunları söyledi:
“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği halkları adına nihayi olarak despot monarşi rejiminin kalkması ve Türkiye Cumhuriyet’inin kurulması dolayısıyla kardeş Türk milletini ve dost Türkiye hükümetini sıcakça selamlıyorum.
Sizi, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’yi, yabancı istilacılara karşı kahramanca savaşan Türk milletinin üstün yetenekli yönetici olarak Türkiye Cumhuriyet’inin Cumhurbaşkanı seçildiğiniz için tebrik ediyorum.
Eminim ki, asla bağı kopmayacak halklarımız arasındaki dostluk zaman içerisinde gittikçe pekişecektir ve iki devletin de gelişmesine vesile olacaktır.”
Ağustos 1928’de açılan Türkiye Cumhuriyet Anıtı gelecek nesiller için Türkiye Cumhuriyet’inin kurucuları yer almıştır. İşte Atatürk’ün sağında yer alan Türk halkının kahramanları, Türkiye Cumhuriyetin kurucuları arasında yer alan Kliment Voroşilov il Mikail Frundze:
Surits zamanında Voroşilov ziyareti esnasında SSBC ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği sözleşmesi imzalanmıştır.
Bir çok kültürel ve siyasi gelişmelerde Türkiye ve SSCB birlikte hareket etmiştir.
Yeni bağımsız devletlerin gelişmesi adına, emperyalizm ve kapitalizm’den bağımsız olmak için SSCB birçok devlete elinden gelen yardımı üstlenmiştir. Sadece Türkiye’de Atatürk zamanında SSCB desteği ile birçok hafif ve ağır sanayi fabrikaları kurulmuştur.
İsmet İnönü’nün başında bulunduğu heyet 25 Nisan 1932’de SSCB’yi ziyaret eder.
Kendisi burada 15 gün boyu 70 fabrikayı ziyaret ederken yanında bulunan tekstil uzmanları Şerif Onay ile Kamil İbrahim SSCB’de ta 9 Hazirana kadar kalarak SSCB’nin endüstrisini incelemişlerdir.
Heyetin Stalin’den istediği yardım kısa zamanda Türkiye’ye ulaşmıştır.
SSCB kardeş Türk halkının kalkınması için gerekli çalışmaları tespit edecek heyeti göndermiştir.
SSCB Devlet Gelişmesinin Planlama Enstitüsü başkanı Prof. Orlov’un başındaki heyet Türkiye’ye gelerek 22 Eylül 1932’de raporunu hazırlamıştır ve sunmuştur.
Gitmeden önce İstanbul Üniversitesinde konferans veren Orlov şunları söyledi:
“Sevinçle emin oldum ki aklı ile enerjileri ile eğitimi ile Türk mühendisleri ne bizden ne de başka ülkelerdeki mühendislerden farklı değildir.
Kendileri bize gayet iyi yardımcı olmuştur.
Neden Avrupa’dan mühendis çağırdığınızı açıkçası anlamış değilim.”
21 Ocak1934’te imzalanan sözleşme ile SSCB Türkiye’ye verdiği 20 yıllık faizsiz kredi ile daha önce Prof.Orlov tarafından belirlenen Nazilli (Denizli) ve Kayseri mevkilerinde iki tekstil fabrikası kuruluşu kararlaştırılmıştır. Fabrikalar Sovyet mühendisler tarafından kurulmuş tüm teçhizat Rusya’dan getirilmiştir. Atatürk fabrikaların açılışını ölümünden bir ay önce yapmıştır.
Türkiye o dönemde Osmanlı’dan kalan borçların ağır yükü altında kalmıştır.
SSCB halklarının yardımı ile Türkiye ekonomisi ilk defa nefes almıştır.
SSCB Hükümeti yaptığı tüm yardımları para karşılığı değil barter yani değiş tokuş şeklinde yapmıştır. SSCB yaptığı yardımlar karşılığında Türkiye’nin ürettiği ürünleri almaya kabul ederek Türkiye’nin bu ürünleri dış pazarda satma zorluğundan kurtarmıştır.
Türkiye eski sanayı bakanı Mehmet Turgut 1964’te yazdığı kitapta bu antlaşmayı Türkiye’de devletçiliğin başlangıcı olarak nitelendirmiştir.
Fabrikalar Türkiye’deki ilk tekstil fabrikaları olmuştur. Fabrikalar kurulurken SSCB’de eğitim gören Türk işçileri ve mühendisleri kısa zamanda fabrikayı çalıştırır hale gelmişlerdir.
Aynı dönemde nihayı olarak TC Merkez bankası da Sovyetlerin yardımı ile kurulmuştur.
Daha önce bu görevi üstleyen Ottoman bankası yabancıların elinde idi.
Sonraki dönemlerde SSCB benzer antlaşmalar çerçevesinde ta 1980lerin sonuna kadar Türkiye’de İskenderun, Karabük demir çelik fabrikaları dahil ilk demir çelik fabrikalarını, ilk petrol arıtım fabrikası TÜPRAŞ’ı, Mersin ve İskenderun limanları dahil bir çok liman, ilk Alüminyum fabrikasını, ziraat sanayisi, tarımcılık sanayisini ve bir çok alanda daha Türk halkının yardımına koşmuştur.
Sovyetler sayısı 50 bini geçen Türk mühendisini ve işçisini eğitmiştir.
(Mehmet Ali Tümer den alıntıdır)
**********
ANITIN VE RUSLARIN HİKAYESİ !!!...
94 yılı aşkın süredir Taksim Meydanı'nda durmasına rağmen birçok kitap, dergi hatta ansiklopedilerde bile o iki generalin ismi yoktu. "Popüler Tarih Dergisi" Ağustos 2002 sayısında, yıllardır saklanan bu gerçeği/sırrı yazdı: Taksim Anıtı'nda, Atatürk'ün arkasında iki Sovyet generali duruyor:
General Mihail Vasilyeviç Frunze ve Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov...
Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'nın açılışı 1928 yılında gerçekleştirildi.
Tasarımı İtalyan heykeltıraş Pietro Canonic
***
Belki bilmezsiniz ama Taksim Cumhuriyet Anıt’ında Atatürk’ün yanında iki Rus yer almaktadır.
Bu kişiler ünlü Rus mareşal Kliment Voroşilov ile ünlü Soviyet KGB kurucusu Mihail Frunze.
Bu kişiler Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda oynadıkları önemli rolü Atatürk’ün özel emri ile tüm gelecek nesiller için asla unutulmasınlar diye burada yer almaktadırlar.
Ne yazık ki günümüzün Türk nesli bu kişilerin ne adlarını biliyor ne de ne yaptıklarını.
16 mart 1921 yılında özel törende Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyet’i ile Türkiye arasında “Dostluk ve kardeşlik sözleşmesi” imzalanmıştır.
Bu sözleşmeye göre henüz kurulmamış Türkiye Cumhuriyet’ine Türk milletinin yabancı istilacılardan özgürlüğünü kazanabilmesi için 1878 yılından beri Rusya sınırlarına dahil edilen Kars, Ardahan ve Artvin bölgeleri verilmiştir.
Sözleşmeye göre Rusya Türk halkına 10 milyon altın ruble ile askeri mühimmat hibe edecekti
Ağustos 1921’de Rusya Mikail Frundze’yi Türkiye’ye elçi olarak atamıştır.
Frundze Türkiye’de Aralık 1921 ile Ocak 1922 tarihleri arasında bulunmuştur.
Türkiye’nin bulunduğu ağır ekonomik durumunu ve içinden çıkamadığı savaşı Rus halkına ve Sovyet yönetimine ileten Frundze acilen Türk halkı için yardımının arttırılmasını istemiştir.
Rusya bulunduğu ağır ekonomik durumuna henüz yeni biten iç ve dış düşmanlara karşı verilen savaşa rağmen Frundze’ye kulak vermiş ve yardımını esirgememiştir.
S. Aralov yazdığı hatıra kitabında Türkiye’ye gitmeden önce Lenin’in kendisine söylediği sözleri şöyle vermektedir.
Lenin:
“Türk halkı özgürlük savaşını vermektedir. Merkez Komitesi oraya savaş sanatını bildiğiniz için yolluyor”.
Yabancı istilacılara karşı geçilecek taaruz öncesi hazırlık aşamasında 1922 Mart-Nisan aylarında Mustafa Kemal’in davetlisi olarak elçi S. Aralov, askeri ataşe K. Zvonaryov ve Azerbaycan elçisi İbrahim Abilov’un katılımı ile tüm Türk silahlı kuvvetleri denetimden geçmiştir.
Misafirler kara ve atlı birlikleri ziyaret etmiş, iki ordunun komuta merkezlerine gitmiş, Konya’da bulunan yedek ordunun denetiminde bulunmuşlardır.
Misafirlerin katılımı ile Türk Silahlı kuvvetlerin ilk yıldönümü kutlaması gerçekleşmiştir. Kutlamalardan sonra misafirler Türk askerlerine hediyeler dağıtmıştır.
Hediyelerin üstünde Türkçe olarak “Sovyet Kızıl Ordusundan Türk Askerine” diye bir yazı bulunuyormuş.
16 Mart 1921’de imzalanan sözleşme çerçevesinde taarruz öncesi 1921-1922 yıllarında Rusya’nın Novorossiysk, Tuapse ve Batum limanlarından Türkiye’ye 39 bin adet tüfek, 327 adet makineli tüfek, 54 top, 63 milyon tüfek mermisi, 147 bin top mermisi, giysiler vs getirilmiştir.
Bunun dışında Rus Beyaz ordusunun 1918’de doğu sınırlarda bıraktığı tüm askeri muhhimat da Türkiye’ye getirilmiştir.
1921 yılında iki savaş gemisi “Jutkiy” (Korkunç) ile “Jivoy” (Canlı) Türkiye’ye hibe edilmiştir.
Rusya Hükümeti Ankara’da hala Makine Kimya olarak bilinen mermi üretim fabrikasının kurulması için tüm gerekli donanımı hibe etmiştir.
Donanım ile birlikte çok miktarda hammadde de getirilmiştir ve Türk işçilere eğitim verilmiştir.
Bunun dışında Moskova’da imzalanan sözleşmeye göre Türkiye halkına vaad edilen 200,6 kg saf altın Sovyet diplomatik misyonun başında bulunan Y. Upmal-Angarskiy tarafından Türkiye Hükümetine teslim edilmiştir.
Mikail Frundze yetim kalan Türk çocuklarının barınması için kurulacak olan yetimhaneler için 100 bin altın ruble Türkiye Hükümetine Trabzon’da teslim etmiştir.
S. Aralov ise Nisan 1922’de Türk Silahlı Kuvvetlerine ayrıca tipografi ve sinema aparatları için 20 bin lira hibe etmiştir.
Aynı zamanda Aralov Rusya Hükümeti tarafından vaad edilen 10 milyon altın ruble yardımının son 3.5 milyonluk kısmını da Türkiye’ye geldiğinde beraberinde getirmiştir.
İki halkın kardeşlik bağları Lozan ön görüşmelerinde ve Lozan antlaşması esnasında daha da pekileşmiştir.
SSCB Hükümeti
(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği) 1922-23 yıllarında Türkiye’nin boğazlar üzerindeki tek başına hakim olması gerektiğinin tezini savunarak Türkiye’ye destek çıkmıştır.
Lozan antlaşmazından sonra Türkiye bağımsızlığını kazanmış tüm yabancı istilacıların Türkiye’den çekilmesi sağlanmıştır.
TBMM Mustafa Kemal Atatürk’ü ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir.
31 Ekim 1923’te SSCB Merkez Komitesinin başkanı M. Kalinin (Dönenmiş SSCB başkanı) Atatürk’e yolladığı teleğramda şunları söyledi:
“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerin Birliği halkları adına nihayi olarak despot monarşi rejiminin kalkması ve Türkiye Cumhuriyet’inin kurulması dolayısıyla kardeş Türk milletini ve dost Türkiye hükümetini sıcakça selamlıyorum.
Sizi, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’yi, yabancı istilacılara karşı kahramanca savaşan Türk milletinin üstün yetenekli yönetici olarak Türkiye Cumhuriyet’inin Cumhurbaşkanı seçildiğiniz için tebrik ediyorum.
Eminim ki, asla bağı kopmayacak halklarımız arasındaki dostluk zaman içerisinde gittikçe pekişecektir ve iki devletin de gelişmesine vesile olacaktır.”
Ağustos 1928’de açılan Türkiye Cumhuriyet Anıtı gelecek nesiller için Türkiye Cumhuriyet’inin kurucuları yer almıştır. İşte Atatürk’ün sağında yer alan Türk halkının kahramanları, Türkiye Cumhuriyetin kurucuları arasında yer alan Kliment Voroşilov il Mikail Frundze:
Surits zamanında Voroşilov ziyareti esnasında SSBC ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği sözleşmesi imzalanmıştır.
Bir çok kültürel ve siyasi gelişmelerde Türkiye ve SSCB birlikte hareket etmiştir.
Yeni bağımsız devletlerin gelişmesi adına, emperyalizm ve kapitalizm’den bağımsız olmak için SSCB birçok devlete elinden gelen yardımı üstlenmiştir. Sadece Türkiye’de Atatürk zamanında SSCB desteği ile birçok hafif ve ağır sanayi fabrikaları kurulmuştur.
İsmet İnönü’nün başında bulunduğu heyet 25 Nisan 1932’de SSCB’yi ziyaret eder.
Kendisi burada 15 gün boyu 70 fabrikayı ziyaret ederken yanında bulunan tekstil uzmanları Şerif Onay ile Kamil İbrahim SSCB’de ta 9 Hazirana kadar kalarak SSCB’nin endüstrisini incelemişlerdir.
Heyetin Stalin’den istediği yardım kısa zamanda Türkiye’ye ulaşmıştır.
SSCB kardeş Türk halkının kalkınması için gerekli çalışmaları tespit edecek heyeti göndermiştir.
SSCB Devlet Gelişmesinin Planlama Enstitüsü başkanı Prof. Orlov’un başındaki heyet Türkiye’ye gelerek 22 Eylül 1932’de raporunu hazırlamıştır ve sunmuştur.
Gitmeden önce İstanbul Üniversitesinde konferans veren Orlov şunları söyledi:
“Sevinçle emin oldum ki aklı ile enerjileri ile eğitimi ile Türk mühendisleri ne bizden ne de başka ülkelerdeki mühendislerden farklı değildir.
Kendileri bize gayet iyi yardımcı olmuştur.
Neden Avrupa’dan mühendis çağırdığınızı açıkçası anlamış değilim.”
21 Ocak1934’te imzalanan sözleşme ile SSCB Türkiye’ye verdiği 20 yıllık faizsiz kredi ile daha önce Prof.Orlov tarafından belirlenen Nazilli (Denizli) ve Kayseri mevkilerinde iki tekstil fabrikası kuruluşu kararlaştırılmıştır. Fabrikalar Sovyet mühendisler tarafından kurulmuş tüm teçhizat Rusya’dan getirilmiştir. Atatürk fabrikaların açılışını ölümünden bir ay önce yapmıştır.
Türkiye o dönemde Osmanlı’dan kalan borçların ağır yükü altında kalmıştır.
SSCB halklarının yardımı ile Türkiye ekonomisi ilk defa nefes almıştır.
SSCB Hükümeti yaptığı tüm yardımları para karşılığı değil barter yani değiş tokuş şeklinde yapmıştır. SSCB yaptığı yardımlar karşılığında Türkiye’nin ürettiği ürünleri almaya kabul ederek Türkiye’nin bu ürünleri dış pazarda satma zorluğundan kurtarmıştır.
Türkiye eski sanayı bakanı Mehmet Turgut 1964’te yazdığı kitapta bu antlaşmayı Türkiye’de devletçiliğin başlangıcı olarak nitelendirmiştir.
Fabrikalar Türkiye’deki ilk tekstil fabrikaları olmuştur. Fabrikalar kurulurken SSCB’de eğitim gören Türk işçileri ve mühendisleri kısa zamanda fabrikayı çalıştırır hale gelmişlerdir.
Aynı dönemde nihayı olarak TC Merkez bankası da Sovyetlerin yardımı ile kurulmuştur.
Daha önce bu görevi üstleyen Ottoman bankası yabancıların elinde idi.
Sonraki dönemlerde SSCB benzer antlaşmalar çerçevesinde ta 1980lerin sonuna kadar Türkiye’de İskenderun, Karabük demir çelik fabrikaları dahil ilk demir çelik fabrikalarını, ilk petrol arıtım fabrikası TÜPRAŞ’ı, Mersin ve İskenderun limanları dahil bir çok liman, ilk Alüminyum fabrikasını, ziraat sanayisi, tarımcılık sanayisini ve bir çok alanda daha Türk halkının yardımına koşmuştur.
Sovyetler sayısı 50 bini geçen Türk mühendisini ve işçisini eğitmiştir.
(Mehmet Ali Tümer den alıntıdır)
**********
ANITIN VE RUSLARIN HİKAYESİ !!!...
94 yılı aşkın süredir Taksim Meydanı'nda durmasına rağmen birçok kitap, dergi hatta ansiklopedilerde bile o iki generalin ismi yoktu. "Popüler Tarih Dergisi" Ağustos 2002 sayısında, yıllardır saklanan bu gerçeği/sırrı yazdı: Taksim Anıtı'nda, Atatürk'ün arkasında iki Sovyet generali duruyor:
General Mihail Vasilyeviç Frunze ve Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov...
Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'nın açılışı 1928 yılında gerçekleştirildi.
Tasarımı İtalyan heykeltıraş Pietro Canonic
1 ay önce
6 Mart 1955
Azerbaycan Cumhuriyeti kurucu
Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade Beyi
saygı ve minnetle anıyoruz..
Ruhu Şad Olsun..🇹🇷🇦🇿
Azerbaycan Cumhuriyeti kurucu
Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade Beyi
saygı ve minnetle anıyoruz..
Ruhu Şad Olsun..🇹🇷🇦🇿