
KURAN, İNCİL VE TEVRATA GÖRE AKLETME | Viddler
The video platform that seamlessly integrates with your website. Customize your player, control the viewing experience, and share content without subscriptions. Simple tools for creators and businesses who want their videos to look perfect where they belong.
https://www.viddler.com/eM4rk5
Ship Hits Brooklyn Bridge But Something Else Strange Happened! | Viddler
The video platform that seamlessly integrates with your website. Customize your player, control the viewing experience, and share content without subscriptions. Simple tools for creators and businesses who want their videos to look perfect where they belong.
https://www.viddler.com/Yi7k3D
İZMİR MARŞI | Viddler
The video platform that seamlessly integrates with your website. Customize your player, control the viewing experience, and share content without subscriptions. Simple tools for creators and businesses who want their videos to look perfect where they belong.
https://www.viddler.com/gVLds5
Brick | Viddler
The video platform that seamlessly integrates with your website. Customize your player, control the viewing experience, and share content without subscriptions. Simple tools for creators and businesses who want their videos to look perfect where they belong.
https://www.viddler.com/Bj8oQb
Yapay Zeka Dabbetül Arz Mı | Viddler
The video platform that seamlessly integrates with your website. Customize your player, control the viewing experience, and share content without subscriptions. Simple tools for creators and businesses who want their videos to look perfect where they belong.
https://www.viddler.com/PMvj7ZCengiz Han'ın tarihle ilgilenen herkesin kafasında soru işareti olan mıllıyetının ne olduğu konusu Ukraynalı ünlü tarihçi Vladimir Belinskii'nin ortaya koyduğu iddialarla yeniden gündeme geldi.
Peki Cengiz Han Türk mü?
Yoksa Moğol mu?
İşte bu sorunun cevabı...
Büyük savaşçı ve komutan Cengiz Han’ın hayatını araştırmaya tüm ömrünü adayan ünlü tarihçi Vladimir Belinskii, iddasına kanıt olarak Cengiz İmparatorluğunun esasen 4 boyun oluşturduğunu ve bu boyların Türk boyları olduğunu ortaya koydu.
Ukraynalı ünlü tarihçi Vladimir Belinskii Cengiz Han’ın Moğol olmadığını, aksine Türk olduğunu iddia etti.
Büyük savaşçı ve komutan Cengiz Han’ın hayatını araştırmaya tüm ömrünü adayan ünlü tarihçi Vladimir Belinskii, iddasına kanıt olarak Cengiz İmparatorluğunun esasen 4 boyun oluşturduğunu ve bu boyların Türk boyları olduğunu ortaya koydu.
Bu boylar, Kıyatlar, Kereyler, Naymanlar ve Merkitler...
Cengiz Han’ın babası Esugey Bahadır Kiyat boyuna mensup birisi idi.
Cengiz Han’ın eşi Börte’nin boyu ise Kongırat.
Vladimir Belinskii, tüm imparatorluğun Türkçe konuştuğunu ve Cengiz Han’ın gerçek adının “Temirçın” olarak okunması gerektiğini iddia ediyor.
Büyük imparatorun Türk olduğunu ispat noktasında ünlü tarihçinin başka iddiaları da var.
Doğuya yapacağı büyük sefer öncesinde bütün Türk boyları Cengiz Han’ın buyruğu altında birleşti.
Bunun içindir ki Kazakistan coğrafyasında Cengiz Han’ın ordusu ile göçebe Türkler arasında hiç sorun yaşanmadı.
Cengiz İmparatorluğunun daha kurulduğu yıllarda Ak-Naymanlar ve diğer boylar onun içinde yer alıyordu.
Bu bakış açısını ünlü Rusyalı tarihçi Hacı Murat’da savunuyor.
Ona göre, Cengiz Han Altay menşeyli Türk boylarının mensubu. Ünlü tarihçinin tahminine göre, büyük imparatorun Çin’e yaptığı meşhur seferi öncesinde, imparatorluğa Moğol boyları da dahil oldu.
Vladimir Belinskii ve Hacı Murat’ın Cengiz Han’ın Türk olduğu yönündeki iddialarına delil olarak ortaya koydukları “Cengiz Han İmparatorluğu’nda kullanılan metal paranın üstünde Türkçe yazması.”
görüşü ise aslında gayet açık bir ispat niteliğinde...
III. Murat 1595’de öldü. Ayasofya Camisi avlusundaki türbede 54 kişi yatmaktadır. Bunlardan 19’u oğlu, 23’ü kızıdır. Türbede yatan oğulların yaşı küçüktür, hatta altı aylık olanları bile vardır ama hepsinin ölüm tarihi 1595’tir.
Peki 1595’de ne oldu?..
Saraya kıran mı girdi?..
Hayır, salgın da olmadı, kıran da…
III. Murat öldükten sonra oğlu III. Mehmet tahta çıktı ve ilk işi de kardeşlerinin hepsini boğdurmak oldu.
Babasının tabutu saraydan çıkarken gerisinden 39 tabut daha geliyordu.
III. Mehmet, 19 erkek kardeşini ve 20 kız kardeşini öldürtmüştü!
Bununla yetinmemiş babasının gebe eşlerini öldürtmüş ve ergenlik çağındaki iki kardeşinden gebe kalmış yedi cariyeyi denize attırmıştı.
Genç şehzadelerden biri:
"Beni kestanelerimi yedikten sonra boğun" diye yalvarıyordu!
Evliya Çelebi, “Bir şehzadenin daha emzirilirken annesinin kucağından sökülüp alındığını boğulduğunda emdiği sütün burnundan geldiğini” yazar.
Saraydan tabutlar çıktığında Evliya Çelebi'nin naklettiğine göre "İstanbul halkının feryatlarını gökteki melekler duymuştu".
III. Mehmet sadece bununla yetinmemiş 16 yaşındaki oğlunu da öldürtmüştür!
III. Mehmet öldüğünde, I. Ahmet tahta oturdu. III. Mehmet'in cenazesi Ayasofya'ya götürüldü. Cenaze namazı kılınacaktı. Ama genç padişah gelmemişti! "Taht sahibi olmak için 39 kardeşini ve bir oğlunu öldüren adam babam da olsa katildir. Ben katil bir adamın cenazesini kılmam! Varın siz kılın!" diyerek daveti reddetti...
Alıntı..
Biraz tebessüm. ☺️
Üniversitede okurken sadece öğrencilerin kaldığı
Üniversiteye yakın; şehir merkezine uzak bir apartmanda kalıyoruz, her dairede 4 ile 6 kişi yaşıyor ortalama.
Gırgır olsun diye alt katta oturan ve benim kaldığım dairedeki arkadaşlar ile o yıl popüler olan Avrupa Yakası adlı dizideki Gafur karakteri özdeşleşmiş birer çizgili pijama takımı aldık.
Geceleri hepimiz Daltonlar gibi evin içinde çizgili pijamalar ile dolaşıyoruz.
Bildiğiniz gibi üniversite öğrencileri gece uyumayıp genelde gündüzleri uyuyan varlıklardır. Gece saat 3 gibi bizim zil çaldı. Kapıyı açtım, gelenler alt katta kalan bizim dalton çetesi.
"Hayırdır bu saatte" dedim.
"Abi acıktık, siz de gelirseniz pasajda kelle paça yemeye gidelim" dediler.
Gecenin 3' ü ve gideceğimiz yer yürüyerek 40 dakika mesafede.
" Oğlum gidip yatın, gece gece ne kellesi ne paçası, git gel sabah olur" dediysem de.
Yalvar yakar zorla ikna ettiler beni.
Bizim evden 3 kişi; onlardan 4 kişi, toplam 7 çizgili pijamalı öğrenci ana yola yürümeye başladık.
Ana yola tam çıktık ki bir polis ekip minibüsü önümüzde durdu ve kimliklerimizi istedi.
Üstümüzde kelle paça yemeye yetecek kadar para ve çizgili pijama dışında bir şey yok!
Üniversitede sık sık öğrenci kavgaları olduğundan ekipler orada sürekli dolaşıyormuş!
Kimlik ibraz edemedik haliyle.
Kelle paçaya giderken en çizgili pijamalı halimiz ile yaka paça gözaltına alındık.
Karakolda derdimizi anlattık ama ancak sabah olunca nöbetçi komiser imzasıyla serbest bırakılacağımızı öğrendik.
Sabah tanıdık bir polis memuru sayesinde ifademiz alınıp serbest bırakıldık.
Serbest bırakıldık bırakılmasına; ama artık gün aymış ve 7 çizgili pijamalı adamın şehrin ortasından eve yürüyerek gitmelerinin pek hoş görünmeyeceğini nöbetçi komisere anlatma görevi de bana düştü.
Sabah işe gelen her polis memuru pijamalı 7 adamı görünce gülüyor.
Karakolda herkes gülüyor haliyle.
Komiser halimize acıdı ve aynı ekip minibüsü ile bizi eve kadar gönderdi.
Bizi getiren polis memurlarının da gülmekten gözlerinden yaş geldi.
Hepimiz uykusuz ve perişan halde o gün uyuduk.
Gece saat 3' te yine zil çaldı.
Kapıyı açtım. Aynı pijamalı arkadaşlar bana melül ve mahzun bakarak: " Abi dün gece kelle paça içemedik ya, bu gece içsek mi?" diye yalvar yakar ikna ettiler.
Yine pijamalı 7 kişi yola çıktık. Bir önceki gece göz altına alındığımız yerin 10 metre ilerisine varmıştık ki yine bir polis minibüsü önümüzde durdu.
Devriye değiştiğinden bu kez başka memurlar kimliklerimizi istedi!
Beni bir gülme tuttu ki sormayın.
Kimlik yok, kelle paça falan dediysem de gülmemden pek haz etmeyen memurlardan biri beni tuttuğu gibi araca soktu.
Benimle birlikte Daltonların geri kalanı da bindi haliyle...
Ben gülmemek için dudaklarımı ısırıyorum.
Yanımda Artvinli bir arkadaş var ve çok korkuyor.
"Abi biz öğretmen olacağız ya, sicilimize işler mi bu" diyor ciddi ciddi.
Ben de: " Tabii ki işler, kolay mı, gece yarısı pijamalı halde tutuklanmak affedilir suç değil" diyerek ti' ye alıyorum çocuğu.
O da ciddi ciddi: " Babam duyarsa ben bittim" diyor.
Asabi olan ve beni araca asabice bindiren polis memuru telsizle anons geçti ve üniversite yurdu civarında öğrenci olduğunu iddia eden 7 pijamalı şahıs aldıklarını merkeze bildirdi.
Ve merkezden gelen cevap şöyle oldu:
"Onlar kelle paçacıya gidiyor, İnönü pasajındaki kelle paçacıya bırakın onları"
Polis memuru arkadaşlar, sağ olsun bizi kelle paçacıya bıraktılar, o gece bol sarımsaklı kelle paçaları içip eve yürüyerek döndük.
Kelle paça için yaka paça gözaltına alınan ilk çizgili pijamalı öğrenci grubu olarak tarihteki eşsiz yerimizi aldık haliyle..
😀.
#Hayatvefarkındalık
Hikmet Kızıl..
Bir süre sonra ışıklar sönünce, yolcularda panik başladı...
Ardından anons duyuldu:
İçinizde elektrikten anlayan var mı?
Herkes birbirine bakarken, yaşlı bir yolcu parmağını kaldırdı ve davet üzerine makine dairesine girdi...
Ve, bir süre sonra da ışıklar yandı!
Yaşlı yolcu, eli yüzü siyahlar içinde; alkışlarla karşılanarak, lavaboya gidip temizlendi ve sessizce yerine oturdu...
Uçak Atlantik ortalarındayken, pilotun konuşması duyuldu:
Sayın yolcular, motorlarımızdan biri bozuldu. Sakın panik yapmayın. Ben sizi diğer motorla, Amerika’ya ulaştırırım. Eğer içinizde motordan anlayan biri varsa, buraya rica edeceğim.
Yolcular arasından yine sadece yaşlı olan adam elini kaldırıp göreve koştu. Bir süre sonra motorun tamiri bitmiş, bizimki yüzü gözü karalar içinde ve alkışlar arasında, lavaboda temizlenip, mahcup mahcup yerine oturdu.
Amerika’ya kısa süre kala, hosteslerin koşuşturması dikkat çekti ve bu kez bir hostesin heyecanlı sesi duyuldu:
Sayın yolcularımız !.
Bir yolcumuz aniden sancılandı. Bebeği olacak. İçinizde doğumdan anlayan kimse varsa, lütfen acil olarak buraya gelsin.
Çeşitli milletlerden yolcular birbirine bakarken, yine bizim ihtiyar yerinden kalkarak hostesler bölümüne yürüdü...
Kısa süre sonra da, bir bebek ağlaması duyuldu ve hostesin kucağındaki erkek ufaklık, dünyaya ilk bakışlarını gönderiyordu.
.
Tabii olağanüstü yaşlı yolcu, sürekli alkışlarla yine sakince yerine oturdu...
Ancak, çeşitli ülkelerden oluşan tüm yolcular, meraklarını yenememişlerdi...
Bu adam kimdi?
Sonunda dayanamayıp, özür dileyerek; uyruğunu ve mesleğini sordular.
.
Yaşlı yolcu, bu soruyu sakince yanıtlar:
TÜRK'üm ve "KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİM"..
Alıntı.