Logo
Bozkurt mahir
5 gün önce
YAHUDİ İBNİ SEBE'NİN YOLUNDA BİR HAŞHAŞİ, HASAN SABBAH'IN ÖLÜMÜ,

12 HAZİRAN 1124

Hasan sabbah Harâmlara helâl diyerek, çok kimseleri yoldan çıkardı.
Alamut kalesi ve civârı bunun taraftarları ile doldu.

Ehl-i sünnete yezîdî diyorlardı. Bir yezîdî öldürmek,
On kâfiri öldürmekden dahâ sevâbdır diyordu.

Ama kendisi, Eşkıyalık yaparak gırtlağına kadar haramzade işlerle uğraşıyordu.

Bunun için, hâcıları, hâkimleri, âlimleri, askerleri hançer saplayıp öldürürlerdi.

Bunlara, (Bâtınıyye) veyâ (İsmâ’îliyye) de denir. Kâfir ve azgın kimselerdi.

Müritlerine cenneti vadediyor ve cennetteki mutluluğu dünyada
Hissetmeleri için onlara esrar, afyon veya haşhaş içiriyordu.

Bu şekilde, emirleri koşulsuz yerine getiren birer fedai (terörist) hâline geliyorlardı.

Farsça "Haşhaşin" süikastçı demektir.

1400 yıl öncede bu böyleydi İslam güneşi doğup
Her yere yayılınca, kâfirlerin ve müşriklerin
Kalbleri yanıp tutuştu.
Kur’an-ı kerimde lanetlenen Yahudiler, İran Mecusileri,
Hindular ile İslam’a hile ve tuzak hazırlamaya başladılar.
Fitne çıkardılar kan dökülmesine sebep oldular.

İslamiyet’e ilk fitneyi de Yahudiler soktu.
Müslüman gözüken,
Kâfirliğini gizleyenlerin başında Yahudi Abdullah bin Sebe geliyordu.

Yahudiler, Hazret-i Osman’ın hilafeti zamanında Medine’ye gelip,
Hazret-i Ali’yi de kendilerine kalkan ederek Onun taraftarı, dostu gibi göründüler.

Müslümanların, Resulullahın halifesi, damadı Hazret-i Osman’a karşı
Ceşitli yalan ve iftiralar uydurarak ayaklanmalarını teşviklediler.

İslam inancına ters fikirler yaymaya başladılar. Kendilerine (Ali şiası)
Yani Ali taraftarları adını vererek, İslamı içerden yıkmaya çalışıyorlar, Bugün kü Şia'cılık Batınicilik,
İsmailicilik, Hüseyincilik hepsi bu planın bir parçasıdır.

Asla islam değildir, Ama hakiki İslam yani Ehl-i sünnet,
ALLAH'ın (c.c) izni ve yardımı ile çığ gibi her tarafa yayıldı.

Haşhaşîlik, Şiî/İsmailî bir inancı içinde barındırdığı,
İslam ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı için,
Büyük Selçuklu Devleti bu inanç ve düşüncenin karşısında mücadele etmiştir.

Nizâmü’l-Mülk de Şiî/Bâtınîlik hareketinin ileride
Selçuklular için büyük tehlike oluşturabileceğini düşünerek
Sünnîliği korumak için, sadece silahlı değil ilmî ve fikrî mücadelenin de
Gerekliliğini ortaya koymuş, şart görmüştür.

Sultan Alp Arslan’ın desteği ve yardımlarıyla onun devrinde,
Ve daha sonra Sultan Melikşah zamanında başta Bağdad olmak üzere,
Irâk-ı Arab, Irâk-ı Acem, Horasan, Mâverâünnehr,
Suriye ve Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde “Nizâmiye Medreseleri”
Tesis ettirerek ilmi medeniyet çığırı başlatmıştır.

Hasan Sabbâh, 35 sene çok kimselerin dinlerine ve canlarına kıydı.

Sonra reîs olan torunu Ahund Hasan hepsinden dahâ alçak zındıkdı.

Müslimânları aldatmak için, kendisine (Alevî) adını takan bu hâindir.

Hazret-i Alînin şehîd edilmiş olduğu Ramazânın onyedisinde,
Bir meydânda minbere çıkıp, (Beni Alî gönderdi. Ben bütün müslimânların imâmıyım. İslâmiyyetin aslı, faslı yokdur.

İş kalbdedir, Kalbi temiz olana günâh zarar vermez.
Herşeyi halâl etdim. Keyfinize bakınız!) dedi.

Kadın erkek, karma karışık şarap içdiler. O günü yıl başlangıcı yapdılar.
Bu zındık sonra kaynı tarafından öldürüldü.

Torunu, Celâleddîn Hasan, bu bozuk yolu bırakdı.
Ehl-i sünnet mezhebine girdiğini halîfeye bildirdi.
Hasan bin Sabbâhın yazdığı zındıklık kitâblarını toplayıp yakdırdı.

Yerine geçen oğlu Ahund Alâeddîn Muhammed,
İsmâîliyye devletinin yedinci hükümdârı olup, dedelerinin bozuk yolunu tutdu.
Harâmları helâl yapdı.
Oğlu Ahund Rükneddîn de bu habîsi yatağında öldürtdü.

Babasının hapsetdiği şî’î âlimlerinden Nasîreddîn-i Tûsîyi vezîr yapdı.

Fakat Hülâgünün kardeşi, Mâverâünnehrde, bunu idâm etdi.
Moğol Hülâgü, İsmâîlî mülhidlerini kılıçdan geçirdi.

Alamut kale'si 1256 yılında, Bağdatı İşgal eden Hülâgû komutasındaki
Moğol ordusu tarafından Haşhaşiler'e açılan savaşta
Kalede bulunan neredeyse tüm Haşhaşiler öldürülmüştür.
Kale tahrip edilerek, kütüphanesi yakılmıştır.
Bozkurt mahir
10 gün önce
YÜZYILIN FOTOĞRAFI
İran, İsrail'e niçin yenildi?.. İslam dünyası nokta kadar İsrail'e neden hep yeniliyor?.. Hristiyan Avrupa'ya sığınmak için Müslümanlar Akdeniz sularında neden boğuluyor?.. 500 yıldır İslam dünyası neden buluş yapan bir bilim adamı yetiştiremiyor?..
Yüzlerce değil, binlerce sorunun yanıtı işte bu fotoğrafta.
1989'da İran İslam Cumhuriyeti Lideri Humeyni ölüyor. Kefenlenip toprağa verilecek. Aaa!.. O da ne?.. İslam Cumhuriyeti Müslümanları önce Humeyni'nin tabutunu parçalıyorlar sonra "kutsal" olarak gördükleri kefeninden bir parça koparma saldırısına başlıyorlar. Peki kefenden kopardıkları bez parçası ne işlerine yarayacak?.. Sırat köprüsünü bununla geçecekler, cennete bununla girecekler... Bez parçası cennetin bileti sanki...
Fotoğrafın çekildiği anda Humeyni'nin omuzu, bacakları açıkta, az sonra karnı ve cinsel organı da görünecek. Belki de kefen tümden sıyrılıp alınacak... Bedeninden parçalar koparıldı m?.. Orasını bilemiyoruz.
"Farsların köklü bir kültürü var" diyenlere inanmayın. Farsların kültürünün nasıl bir yobazlık olduğunu bu fotoğraf sergiliyor. Yönetim biçimine "İslam Cumhuriyeti" demişler bir de... Kuran inmeye başladığı günden bu yana, İslam İslam olalı böyle bir vahşet, böyle bir şirk, böyle bir yobazlık görmedi.
Alper Aksoy
Bozkurt mahir
11 gün önce
ÜLKÜMÜZÜN BİRLİK VE BERABERLİĞİNİN ÖZLEMİ İÇERSİNDE BULUNDUĞUMUZ, YAKIŞANINDA YAKIŞMAYANINDA BOZKURT İŞARETİ YAPTIĞI BU DEVRİN ÜZÜNTÜSÜNE OZAN ARİF'TEN VAZGEÇMEM DAVAMDAN ŞİİRİ:
Benim davam açık Allah davası
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
İlay-ı Kelimetullah davası
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Dedem Saltuk Buğra Han’dan bu yana,
Türk-İslam ülküsü demişim ona,
O yüzden ülkücü denilmiş bana
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bu dava vatandır, dindir, millettir,
Bu dava devlet-i ebet müddettir,
Bendeki sevdası ilelebettir
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Ben hemşehrim eksik olabilirim,
Bazısına ters de gelebilirim,
Amma davam için ölebilirim
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Ha ölebilirim dediysem bakın,
Siz beni ölmedi sanmayın sakın,
Şehit verdim şehit beş bine yakın
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Hareket olarak verdiğim bunlar,
Ya daha önceki şehit olanlar,
Düşünmeli hazır vatan bulanlar
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Ama geçen varmış varsa yazıktır,
Gaflettense döner; zaten eziktir
Gafletten değilse kanı bozuktur
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Kan bozuk olmazsa mazi satılmaz,
Takım tutar gibi dava tutulmaz,
Moda da değildir her yıl atılmaz
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bu Ozan Arif’i bey yapsanız bey
Diyecektir size ‘Bu beylik de ney? ’
Davama kölelik daha güzel şey
Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdan.
Ozan ARİF
Bozkurt mahir
11 gün önce
BÜYÜK TÜRK MİLLETİ. KELİMELER VE KAVRAMLAR.

TÜRK İSLAM SENTEZİ.
ÜST KİMLİK.

Türk İslam Sentezi diye bir kavram özellikle son 70 yıllık bir serüvenle Müslüman Türk Toplumu’nun gündemine girmiştir.
Bir tarifi de bugüne kadar yapılamamıştır. Yapılması da mümkün değildir.
Ontolojik olarak böyle bir şey mümkün değildir.

Sentez:
İki farklı nesne kendi doğal yapılarından ayrılacak. Kimyasal özelliklerini kaybedecek Birbirleriyle karışarak, yeni bir kimyasal özellikte nesneye dönüşecek.

TÜRK: Bir ırk kategorisidir.
İSLAM : Bir din kategorisidir.

Şimdi bir meyve ağacı ile bir sebze fidanını birbirleriyle sentezleyebilir misiniz.?
Bir meyve ağacı ile bir meyve ağacı sentezlenirse, yeni bir görünüm ile yeni bir tat ortaya çıkar.
Bir sebze fidanı ile bir sebze sentezlenirse, yeni bir görünüm ile yeni bir tat ortaya çıkar.
Bir ırk kategorisi ile diğer bir ırk kategorisini sentezleyebilir, yeni bir ırk kategorisi oluşturabilirsiniz.
İslam dışında ki bir din ile bir başka dini sentezleyebilir yeni bir din anlayışı oluşturabilirsiniz.
Bir ırk kategorisi ile bir din kategorisinin sentezlenemeyeceği gayet net ve açıktır.
İSLAM
Allah(C.C.)’un sözü ve emridir. Hiçbir payandaya, desteğe ihtiyacı yoktur. Hiçbir kanun, kural, yöntem, yönetim İslam ile kıyas ve kıstas edilemez. Hiçbir şey İslam’ın dengi değildir. Hiçbir şey İslam ile sentezlenemez. Hiçbir şey İslam ile karıştırılamaz. Nasıl karıştırılabilir ki.? Allah(C.C.)’un sözü ve emri. İslam’da olmayan bir şeyi İslam’a karıştırmak bidattır. Bidat İslam dışıdır terk edilmelidir. Bilerek ve isteyerek işlenen bidatlar Müslüman’ı küfre götürür.

Mahkeme-i Kübra, İslamındır. Müslüman’ın ilk Mahkeme-i Kübra’sı yeryüzündedir. Yeryüzünde ne varsa Mahkeme-i Kübra’dan geçer. İslam’a uygun, doğru ve güzel olanlar kabul edilir alınır, gerisi reddedilir.
Peki nereden çıktı bu Türk İslam Sentezi, doğrusu bunu üretenlerinde ne olduğundan haberi yoktur kanaatindeyim.
Amaç; Muhafazakar ve Milliyetçi insanlar için orta yol bulmuşlar.
Sanki İslam mefkuresi ile Milliyetçilik mefkuresi birbirlerine zıtlık teşkil ediyormuş ta, birileri orta yol bulmuş, yeni bir şey keşfederek adına Türk İslam Sentezi demiş.

İlime-bilime, dine-akla- ruh dünyamıza uymayan görüş ve uydurma önermelerle, Milletimizin fikir dünyasını paslandırmaya, puslandırmaya, karartmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Ürettiğimiz Fikir Meşalesi :
Dünya çapında ilim adamı yetiştirecek. Dünya çapında bilim ve teknoloji adamı yetiştirecek. Dünya çapında tefekkür adamı yetiştirecek. Dünya çapında okur yazar yetiştirecek.
Bütün bu işler; Sahip olduğumuz değerlerimizin gerçekten algılanması, anlaşılması, hayata geçirilesi ile mümkündür.
Bütün bu işler; Kolaycı, oyalayıcı, uydurma fikirlerle olmaz. Sonra ağzı açık seyredersin dünya milletlerini, ellerinde oyuncak olursun. Hint dilencileri gibi el avuç açarsın. Kuru, uydurma söylemlerle ancak uykuya dalar gidersin.
Üzülerek ve içim kan ağlayarak söylüyorum içinde bulunduğumuz durumu. Bu fikre gönül vermiş ama ne olduğundan da haberi olmayan aziz dava kardeşlerimizin durumu ortada. O zaman bir yerlerde hata yapılıyor, bir şeyler ters gidiyor demektir.
Saatin zembereği ters dönüyor, birileri ileri yol alırken, birilerinin geri yol alması, düşünen ve akıl eden insanlar için acilen yorumlanması ve çözüm üretilmesi gereken konudur.
HEDEFE varmanın ilk ve tek yolu, dine-ilime-bilime-akla-ruh dünyasına, yaratılış fıtratına. uygun fikir meşalesi geliştirmekten geçer.

Yoksa av tavşanı gibi koşar koşar, ilk başladığın yere geri dönersin.
Milliyetçilik: Irkçılık olarak yorumlanmamalıdır.

Miliyetçilik; Türkiye Cumhuriyetine Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk Kültür ve Medeniyetine bağlıdır. T.C. Kuran irade; Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, 1000 yılın sonunda büyük sıkıntılar ve olayların sonunda bu birleştirici formülü bulmuşlardır.

T.C. ÜST KİMLİĞİ TÜRKLÜKTÜR.

Aile kimliği Dili, Dini, İnancı, Mezhebi ne olursa olsun, BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN. BİR FERDİDİR.

MİLLİYETÇİLİK VE ÜST KİMLİK BUDUR.

SON ZAMANLARDA; SAHTE ÜST KİMLİK arayışları. Hız kazandı. Etnik kimlik bölücülerinin ve. Din Ticareti bölücülerinin zehirli dillerine; Büyük Türk Milleti geçit vermeyecek feraset olgunluk seviyesine ulaşmıstır.

Bir Türk’e mefkuresi sorulduğu zaman;
Türk İslam Sentezcisi değil,
İyi bir Müslüman Türk’üm. İyi bir Türk Milliyetçisiyim ifadesi doğru olacaktır.
Bozkurt mahir
13 gün önce
ARAPLAŞMIŞ SİYASAL İSLAMCILARIN CENGİZ HAN DÜŞMANLIĞI ......

Ümmetçi İslamcılar ve Araplar, Moğol İmparatorluğuna nefret eder çünkü Cengiz Han, Arap yayılmacılığına büyük darbe vurmuş, çocukları da torunları da kurdukları devletlerle, Araplara geçmişteki Emevi katliamlarının faturasını kesmiştir.

Bildiğiniz gibi 925 yılından önce Moğol diye bir ırk yoktu.
Moğollar ağırlıklı olarak Tatar boylarındandı.
Moğollar, Cengiz Han, Oğulları ve torunlarının kurduğu bir hanedanlıktır.
Cumhurbaşkanlığı Forsunda da Moğol Devleti vardır.
Örnek: Altınorda devleti, Timur devleti, İlhanlılar gibi pek çok kol da vardır.

Moğol-Türk İmparatorluğu hakkında büyük tarihçiler de detaylı bilgiler var, Eberhard'a göre; Moğol -Türk 119 kabileden meydana gelen etnik yapısını Bay-kara, Çoodu, Telengit, Herteg, İrgit, Hovalıg, Darhad gibi Türk boylarının yanı sıra, Soyon, Ket ve Moğol gibi halklar oluşturur, der.
Bunların hepsi Türk'dür
( Hun-Türk İmparatorluğu, Selçuklu-Türk İmparatorluğu Gibi...)

Cengiz Han'ın Torunu Batu Han'ın kurduğu Altınorda Devleti neden 16 Türk devleti arasında sayılıyor?
Koca sülalede sadece Cengiz Han ile Hülagü mü Moğol?
Ayrıca bu Altınorda devletini simgeleyen bir yıldız da Cumhurbaşkanlığı forsunda bulunuyor.
Anlayan anlamayana anlatsın.

Ve Yine Timur, Cengiz Han'ın soyundan gelmektedir.

Uluğ Bey,
Timur İmparatorluğu'nun 4. HÜKÜMDARI ve Türk Matematikçi ve astronomi bilgini. Timur'un oğlu Şahruh'un büyük oğludur..

Babür Şah
Babür İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk hükümdarı. Soyu baba tarafından Timur’a, anne tarafından Cengiz Han'a dayanır.

Çağatay han Cengiz Han'ın Oğlu
(Devletin Resmi dili Çağatay Türkçe si )
Çağatay Hanlığı Hükümdarı ve Kurucusu.

Moğollar Türk müdür? Değil midir?
tartışmasının ana nedenlerinden biri Hülagü Han'ın, Kuteybenin yaptığı Türk katliamının intikamını çok kanlı şekilde almasıdır.

Cengiz Han'ın Torunu HÜLAGU HAN Türkistanda Türk Katliamı yapan arap(Yezid -Muaviye -Kuteybe)den İntikam almak için Bağdat Şehrini alıp, Abbasi Halifesini öldürmüştür.
- arap Tarihçilerinin Osmanlının Devşirme Tarihçilerinin araplaşmış müslüman Türklerin Cengiz Han düşmanlığı bundandır.

- 12 yy Göktengri İnancını bırakıp islamiyete giren Türk Boyları, Türk İnancında kalan Türk Boylarını KAFİR ilan edip, Ganimet için Araplarla beraber saldırıyorlardı.....

Moğol İmparatorluğunun çatısı altında 15-16 tane Türk Devleti vardır.

Cengiz Han'ın Türk olup olmadığı hakkında kimsede şüphe olmasın. O, Öz be öz Türk'tür.
Cengiz Han’ın soyu Çinlilerce , Türklere dayandırılır. Çin kaynaklarında Cengiz Han'ın Türk olduğu, Milletinin Türk Milleti olduğu geçer...
En önemlisi Cengiz Han konuşmalarında kendini Türk olarak tanıtmıştır.

CENGİZ HAN İMPARATORLUĞU
- Adı : TEMUÇİN Türkçe
- Ünvanı : CENGİZ HAN Türkçe
- Devletin Resmi Dili : Türkçe
- Alfabesi : Uygur Türk Alfabesi
- Dini : TENGRİ Türk İnancı.
- Başkent :Türklerin Kutsalı ÖTÜGEN
- Doğum yeri : TÜRKİSTAN Toprağı
- Doğum Tarihi : 12 Hayvanlı
Türk Takvimine göre BARS yılı
- Bastırdığı Paralardaki yazılar Türkçe ve Uygur Türk Alfabesiyle
- İmparatorluk Ordusu Başkomutanı Tuva Türk'ü SABUTAY
- Cengiz Han Yasasına göre Askerler Türk Adı taşımak zorundaydı.
- Devletin Milli İçkisi KIMIZ idi.
- Devletin Milli Ongunu, Simgesi BÖRTEÇİNE ( Bozkurt) idi.
- Türkistan Toprağındaki
Kutsal ÖTÜGEN'de kurulan son GÖKTENGRİ İnancındaki Türk İmparatorluğudur.

Cengiz han Dede Korkut un kültüründen gelmedir.
Dede korkut kültürüde Tengrinin özüdür.... Tengri bir Türk felsefesidir.
Dinde değildir.
Bu felsefede bilime uygun bir felsefedir.
Yani tabiatın , doğanın özüdür....
Yer kürenin bütün yazılımlarıda Dört kutsal kitap safsatasına dayanmaz.....!
Gılgamışa, Dedekorkuta, Odin Ata'ya, Ülgen ve Umay ana öğretisine dayanır....
İnsanlığın tarihinin de bu kültüre dayandığı nı son yılların arkeolojik kazılarıda kanıtlamıştır...

Profesör Zeki Velidi Togan, 1941'de yayınladığı "Moğollar, Çengiz. ve Türklük" adlı küçük eserinde, (s. 18) (ek1) ve 1946'da yayınladığı "Umumî Türk Tarihine Giriş" adlı büyük ve değerli eserinde (s. 66)(ek2) Çengiz Han'ı 1221'de ziyaret eden Çao-hong adlı bir Çin elçisinin verdiği bilgiyi nakletmiştir.
Bu elçi, Cengiz'in eski Şato Türklerinden indiğini gayet açık olarak belirtmiştir.

Tarihte iki devlet kuran Şatolar, günümüzde Mançurya’da 1000 çadır kalmışlardır.
Şatolar ise, bilindiği üzere eski Gök Türkler'den inen büyük bir uruktur.

Cengiz'in tipi hakkındaki tarihî bilgiler de (uzun boy, kumral saç, beyaz ten, yeşil göz) eski Gök Türk kağanlarınınkine uymaktadır.

Cengiz'in aile adı olan "Börçegin", "Börü Tegin'in Moğolca söylenişinden ibaret olduğu gibi "Çengiz" kelimesi de "Tengiz" yani "Deniz" kelimesinin Moğolca söylenişinden başka bir şey değildir.

Türkçe'de "t" ile başlayan kelimelerin Moğolca'da "ç" ile başladığını Altay dilleri uzmanları söylemektedir.

Yrd. Doç. Dr. Bekir Şişman’ın “Defter-i Çingiznâme” ve Türk Destanlarındaki Kahraman Tipolojisi Açısından“Cengiz Han” makalesinde şu görüşlere yer verilmiştir:

"Cengiz Han, dünya tarihini etkilemiş nadir hükümdarlardan biridir.
Onun hayatını ve mücadelelerini anlatan epik hikâyelere “Cengiznâme”
adı verilmektedir.
Cengiznâmeler üzerine en son çalışmayı Maria İvanics ve Mirkasym A. Usmanov yayımlamıştır.
Bu eser “Das Buch der Dschingis-Legende (Däftär-i Çingiz-nâmä) I” olarak adlandırılmıştır.
Defter-i Çingiznâme,altı bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde (Fasl-i dâstân-i näsl-i Çingiz), Cengiz Han’dan bahsedilir.
Bu anlatıya göre Cengiz Han, Türk destanlarındaki kahraman tipine uygunluk göstermektedir.

Cengiznâme”, Cengiz Han’ın soyu, doğuş tarzı, fetihleri ve tesiri hakkındaki genel halk rivayetlerinden derlenmiş, fakat “tarihî” mahiyette bir destandır.
Cengiz’in şeceresi baba tarafından “Oğuz Han”a dayanıyor ki, tarihçi Reşidüddin Camiü’t-Tevârih’inde bunu kaydetmektedir.

Anası tarafından ise “Altun Han” neslindendir (Köprülü 1986: 234).

Onun yükselişinde etkisi olan, yakın münasebet kurduğu ve akrabalık tesis ettiği pek çok boyun, aşiretin Türk olduğunu ve Türkçe isimler taşıdığını da burada belirtmek durumundayız.
Örneğin; Uryat, Talciyut, Uysun, Salciyut, Barlas,Urugut, Ürenküt, Baykut ve Kanglıyat bu kabilelerden yalnızca birkaçıdır.

Kaynaklar :
#Başkurt Profesör Zeki Velidi Togan
"Moğollar, Çengiz. ve Türklük
Bozkurt mahir
13 gün önce
ALINTI...

İRAN
BİRAZ DAHA DAYANIRSA…

… İsrail’in şaftı kayar
Yahudilerin kaçışını durduramaz.
Bu yıkıcı füzelere karşı dayanmak kolay mı?
Tabii ki, kolay değil
Ama İran’ın da başka bir seçeneği yok.

İRAN İSRAİL’İ
VURSA DA VURULACAK VURMASA DA VURULACAK
Nitekim;
- Çok değer verdikleri komutanları K. Süleymani vurulup öldürüldüğünde…
- Hizbullah lideri H. Nasrallah öldürüldüğünde…
- Lübnan’da 4-5 bin civarında Hizbullah üyesinin çağrı cihazları patlatılıp örgütün bel kemiği kırıldığında…
- İran’ın Şam B. Elçiliği vurulup üst düzey askeri ve istihbarat elemanları öldürüldüğünde…
- İran Cumhurbaşkanlığı misafirhanesinde Hamas lideri İsmail Heniye vurulduğunda…
Hatta
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopter kazasının İsrail-ABD işi bir suikast olduğu yönünde kuvvetli şüpheler var olduğunda bile
İran;
Her seferinde istenilen cevabı vermemiş
Veya verememiş işi soğumaya bırakmıştı.
Buna rağmen İsrail rahat durdu mu? Hayır! Her seferinde el yükselterek İran’a saldırmaya devam ettiğini gördük görüyoruz.

İLK DEFA İÇİMİZ SOĞUDU
En son
İsrail’in yaptığı saldırıdan sonra yine işi savsaklar veya çöle birkaç füze atarak kamuoyunun gazını alır diye endişe ediyordum
Ama böyle olmadı.
İran bu sefer destekli vurdu… İçimizi soğuttu.

TAM SEVİNMİŞKEN
İsrail
Kahr-u perişan olmadan dünya barışı sağlanamaz.
Bundan dolayı
İran’ın attığı füzeler dünya barışı açısından da büyük önem arz ediyor.
Çünkü
İsrail ilk kez acıyla karşılaşıyor.
Ve Yahudiler hemen kaçış yolları aramaya başlamışken,
İran dış işleri bakanının
“İsrail saldırıyı durdurursa, biz de dururuz…” açıklaması doğru değil. Nedenini yukarıda açıkladım. İsrail laftan değil güçten anlar
Binaenaleyh
Acıyı tatmadan durmayacak.

NE OLUR
BİR KERE OLSUN SUSUN! AÇIKLAMA YAPMAYIN…
İran Çinlilerin yaptığı gibi bu arada konuşmadan iş yapmalı, İsrail’in barış için yalvarmasını beklemesi lazım.
Çünkü
Asıl saldırgan olan kendisi
Ve
İlk füzeyi yer yemez kaçacak delik arayan da Yahudilerin ta kendisi…
Dışarıdan müdahaleye gerek kalmadan zaten bu kargaşa ve kaos İsrail’i bitirecek. Bu aceleniz ne?
Bakmayın Yahudilerin bir bütün olduklarına.
İran füzeleri Tel-Aviv’e düşmeye başladığı anda
Evlerinde sığınağı olmayanlar komşularına doğru kaçınca kapılar yüzlerine kapandı.
Yani
Bu kadar bencil ve haris bir millet çok çabuk çözülür.
O yüzden ‘dayan İran’ diyorum.

Daha önce de
İsrail’in İran’a karşı yukarıda saydığım saldırılar sonrası
İran liderleri intikam için üst üste açıklamaları olmuş
Ama arkası gelmediği için hayal kırıklığına sebep olmuştu.
Şimdi de
“İsrail’i acı bir son bekliyor…” vb. gibi açıklamaların daha buharı üstünde tüterken “İsrail saldırıyı durdurursa biz de dururuz” diye açıklama yapması ne demek?
Sizin
Genel Kurmay Başkanınınız öldürülmüş,
Yerine tayin edilen yeni Genel Kurmay Başkanı da öldürülmüş,
En az onun kadar önemli Devrim Muhafızları Komutanı öldürülmüş,
Yetmedi,
Yine İran askeri kanadının kurmay aklı olan generaller öldürülmüşken
Ve attığınız füzelerle
Hem İsrail’in hem de ABD’nin karizmasını yerle bir etmiş,
Müminleri sevince gark etmişken
Bu aceleniz ne?

DİBİ ÇÜRÜK
İsrail’in insafa geleceğini mi düşünüyorsunuz?
Ne olur bir kere olsun susun… Konuşmayın! Bırakın İsrail savaşın durması için yalvarsın.
Çünkü
İsrail’in de Amerika’nın da dibi çürük.
İkisi de uzun süreli bir savaşa dayanacak halleri yok. Konfor insanı bunlar…

SİZ Kİ,
IRAK’LA SEKİZ YIL SAVAŞMIŞTINIZ!
Zamanında
Irak’la 8 yıl savaşan İran’ın, daha 8 gün dolmadan İsrail’e barış teklifinde bulunması doğru değil.
Evet,
Savaş kolay değil. Şehirlerin füzelerin bombardımanı altında kalması tahammül edilecek gibi de değil
Ama
Şu anda dayanmak daha büyük felaketlerin gelmesini önleyecek.
Çünkü İsrail’in dizginleri başkasının elinde.
Yoksa
Gazze’de yaptığı katliamlardan dolayı
Tüm dünyada lanetli bir kavim haline gelmişken
Ve İsrail’in kurulduğu 1948 yılından beri oynadığı mağdur rolünü kimseye artık yutturamazken.. tüm dünya halkları İsrail aleyhine nümayişler yaparken
İsrail’in
İran’a füze atması akıl kârı mı?

İKİ İRAN
VE İKİ LİDERİN ÖNEMİ
Karşımızda 2 İran var:
Şii Hilali’ni önceleyen ve Siyonizm tehlikesini önceleyen liderler var.
Şii Hilali’ni önceleyen liderler
ABD’nin “gel gel” oyununa gelip Irak’a ve daha sonra Suriye’ye daldılar.
Bundan dolayı
Çok acılar çekildi. Çünkü bu dalış bölge ve dünya gerçeklerine uygun değildi.
Ölenler hariç bugün hala 10 milyon Suriyeli ülkesine dönemiyor. Halbuki Suriye İran için de İsrail’e karşı bir bariyerdi.
Netice malum…
İran’ın Şii Hilali tutmadığı gibi Irak ve Suriye’nin işi bittiğine kanaat getiren Siyonistler fırsatı kaçırmadan İran’a saldırdı.

Şimdi ise;
İran’ın başında Şii Hilali’nden önce İslam ülkeleri iş birliğini önceleyen dünya ve bölge gerçeklerine vakıf bir Pezeşkiyan var.
Türkiye’nin başında da en zayıf döneminde bile İsrail ve hempalarına “One minute” çeken Erdoğan var.
Her iki ülke bu liderlerine sahip çıkıp ve tam destek vermeli ki,
Bu iki liderin
El ele verip Siyonizm’in çanına ot tıkamasına fırsatları olsun.

Vallahu Hayrul müstean…

17.06.2025
Emin Batur
Bozkurt mahir
14 gün önce
SÜNNÎLİK BU TOPRAKLARDA ŞAMAR OĞLANI BİR KAVRAM DEĞİLDİR!

Ne gariptir ki son çeyrek yüzyıldır sadece "Müslümanım" demek dışında hiç bir kavrama modeli olmayan İslam dünyasının harap hali ortada.

Kafasına sarık geçiren, çenesine garip sakallar koyup cihad ilan etti mi bu nice topluluklar karşısında mutlak doğru olarak kabul edildi, ediliyor.

IŞİD vampirizmi, Suriye savaşındaki Nusayri katliamları son olarak da ülkemizde de ivme kazanan selefî guruplar..

Mezhepsel ayrılık ile Siyonist şeytaniler coğrafyada istediğini elde ediyor.

***
Mossad bir akademidir.
Yıllardır başarısız ajanlarını dahi taşsız mezarlara gömer. Kendi içinde dahi fırtına gibi her an savaşır. Operasyonu yönetenler içlerindeki kostebeği ararken kendilerinin köstebek olduğunu en son anlarlar. Böylesi bir şeytan çukuru Ortadoğu'yu yıllardır parmağında oynata dursun....

Anadolu da acaba bu mezhepsel oyunun parçası olacak mı?
Kimi İslamcı köşe yazarlarının yahut tarikat cemaat ve derneklerin ve de siyasetçilerin, cahillikten mi bilinmez, mezhepsel terörizmi kınarken sanki Sünni Müslümanlık da bu savaşın diğer tarafı imiş gibi "müsavi" göstermesi büyük bir gaflettir.

Sünnilik bizim inancımızda öyle ele dile kolay alınacak şamar oğlanı bir kavram değildir.

Anadolu kıtasındaki Sünnilik İsrail denilen şeytan çukurunun parmağını sürmeye dahi cüret edemeyeceği bir varlık sırrı ve güllesidir.

O gülle ki en son bin asır bu topraklarda Türk Müslümanlığını mayalamış ve cihan devleti kurmuştur.

Elverir ki içteki akaid bilmez, şer'î kıymetlere karşı zehirli dillerini tutamayan dinbazlar haddini bile...

Anadolu "Müslümanım" diyenlerin değil, gerçekten MÜSLÜMAN OLMUŞLARIN ve olanların yurdu.

Bundan sonraki tabloyu nasıl okumalıyız.

İşte orası muhal görünüyor.

Saliha Malhun
Bozkurt mahir
19 gün önce
İsrail'in, İran'a yaptığı saldırıdan, BİZİM DEVLET OLARAK ALMAMIZ GEREKEN DERSLER:
1) İç ve dış istihbaratın güçlü olmalı,
Karşıdaki düşmanın iç yapısını iyi bilmelisin.
Düşmanının, senin içindeki uzantılarını ve istihbarat alanlarını yok etmelisin.
2) Devlet yönetimin ile halkın arasında, kopukluk olmamalı. Tam bir milli birlik içerisinde olmalısın.
İç düşmanlarını bilecek, bunların dış düşmanla işbirliği ihtimalini ortadan kaldıracaksın.
3) Potansiyelini, operasyon gücünü bileceksin, şov ve propaganda ile hareket etmeyeceksin.
Düşmanınını durumunu, onun finans ve dış destek alanlarını iyi bileceksin.
4) Savaşacağın zamanı; ortama, gücüne göre sen belirliyeceksin.
Dış tahriklere göre değil, hazır olduğun zamana ve dünya ülkelerinin durumuna göre hamle yapacaksın. Meşru ve güçlü olacaksın.
5) Bu coğrafyada, devletin ve milletin ile güçlü olacaksın.
"Devletin ile sistemin ile halkın ile bir didişme ve hesaplaşma içerisinde olmayacaksın."
MİLLÎ DİR DEVLET OLACAKSIN !
Bileceksin ki etrafındaki emperyalist ve siyonist devletler her an fırsat kollamaktadır.
6) Hemen yanı başına bir fitne kazanı gibi durmadan hareket halinde olan, yayılmacı ve işgalci siyonist bir devletin, tarihini, kuruluş amacını, nihayi hedeflerini iyi bileceksin.
Buna göre önlemlerini alacak ve dış politikanı belirleyeceksin.
7) Bilmelisin ki "güneyindeki" zengin arap ülkelerinin , bir islam ülkesi duruşu yoktur.
Bunlar, İslam dünyasından ve halklarından kopuk, bireysel menfaat hanedanlıklarıdır.
Bu ülkeler, maalesef batı emperyalizminin finansal kaynağı ve askeri üssüdür.
Bu ülkelere hiçbir zaman güvenmeyecek, arkanı dönmeyeceksin.
8 ) Bölgesel güçlü bir istikrar devleti olacaksın.
Emperyal batı bloku ile siyonizme ve doğudan yaklaşan küresel emperyalizme karşı; "Doğu Avrupa' dan Balkanlar'a , Kuzey Afrika' dan Pakistan'a, Endonezya'dan Kazakistan'a" DOSTLUK KÖPRÜSÜ kuracak, bütün bu bölgeleri kapsayacak şekilde, "EKONOMİK VE ASKERİ İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATLARI" oluşturacaksın.
Batı/ABD-Avrupa Emperyalizmi ve onların Ortadoğu'daki siyonist uzantısı ile Doğu/Cin-Rusya Emperyalist hedefleri arasında, güçlü ve bölgesel istikrarlı ülke olabilmenin nihayi geregi budur !
Türk Devletleri' nin geleceği, bu birlikteliğe bağlıdır.
9) Askeri gücün, caydırıcı ve etkili olmalıdır.
Teknolojik askeri altyapı ve profesyonel hareket kabiliyetine sahip askeri birlikler, dünya ölceğinin üzerinde güçlendirilmelidir.
Milli güvenliğini sağlayacak bu askeri gücün; devletine tam bağlı, liyakatli, eğitimli ve vatansever kuvvetlerlerden oluşmalıdır.
10) MİLLİ İSTİHBARATIN; içte ve dıştan, eğitimli, liyakatli, yeterli donanıma sahip, yetkili ve etkili,
ADI GİBİ MİLLİ KADROLARDAN OLUŞTURULMALIDIR.
Milli olacak istihbaratın, dış etkilere, sızmalara tamamen kapalı olması elzemdir.
Bu kuruma gerekli yatırım yapılmalı, DÜNYA ÖLCEĞİNDE ! İÇ İSTİHBARAT VE DIŞ İSTİHBARAT OLARAK YAPILANDIRILMALIDIR.
Devletin istihbaratı, her türlü altyapısı, eğitimli milli kadrosu ile bu ülkenin, dünyadaki gözü kulağı olmalı, gereğinde caydırıcı ve acil müdahele gücü olmalıdır.
11) İlim ve bilim rehber alınmalıdır.
Bu alanda, geleceğin kadroları oluşturulmalı, bilim adamlarına her türlü kaynak sağlanmalı, yetişen kadrolar, ayrıcalıklı koruma altına alınmalıdır.
Ülkelerin geleceğinin teminatı, nitelikli yerişmiş kadrolardadır.
12) Ülkenin yetiştirdiği kritik öneme sahip bilim adamları ile birlikte,
Gerek istihbarat mensupları gerekse emniyet ve askeri üst yönetimin, mutlak koruma altında olmalıdır.
Bu kadrolar, düşmanın ve yabancı istihbaratın kolay hedefi olmamalıdır.
Ciddi devlet geleneğinde, üst düzey güvenlik gücü yötecilerinin emniyeti ve güvenliği, devletin onurudur.
13) Teknolojik dışa bağımlılıktan kısa sürede kurtulmak gerekir.
Üreten toplum olmak gereği vardır.
Üretene, teşvik edilmeli , değer ve destek verilmelidir.
Bireysel zenginliği değil toplumsal gelişim ve zenginleşmeyi öncelikli hale getirmek gerekir.
14) Eğitim ve sağlık MİLLİ DEVLET POLİTİKASI haline getirilmelidir.
Cehalet, toplumların yokoluşlarının temel sebebidir.
Eğitim, bilime ve ilime dayalı, gelişmiş ülkeler düzeyinin üzerine çıkarılmalıdır.
Yüksek öğrenim, nitelikli hale getirilmelidir. Vakıf ve apartman yerleşkelerinin, ranta dayalı eğitimin bu ülke gençliğine bir faydası olmamaktadır.
Üniversitelerin sayıları ve mezuniyetler baz alınmamalı, üniversitelerin, alanında uzman ve donanımlı nesiller yetiştirmesine bakılmalıdır.
Sağlık ve kadrolarına sahip çıkılmalıdır.
Halk sağlığı, apartman üniversiteleri gibi türeyen özel hastanelerinin insafına terk edilmemelidir.
15) ADALET, gerçek anlamı ile devletin temeli olmalıdır.
Eğitim sistemi tekrar gözden geçirilmeli, bu kadrolar her yönüyle nitelikli hale getirilmelidir.
Adaletin, nitelikli, tarafsız ve tam tesisi, herşeyin güvencesi olacaktır.
Adalete güven, devlet yönetiminin aynasıdır.
16) Devlet, halkı ile tam bir bütünlük içinde hareket etmelidir.
Benim adamım, rejmin adamı, ayrıcalıklı sınıf ve gurupların oluşmasına zemin hazırlanmamalıdır.
Millet, ayrıştırılmamalı, kutuplaştırılmamalı ve ötekileştirilmemelidir.
Her bir ferdin, bu ülke için bir değer olduğu, ülkenin aslî unsuru ve devletinin sahibi olduğu bilinci verilmelidir.
Devlet; yönetimi ile milleti ile tek vücut olduğunu, iç ve dış düşmanlara net göstermelidir.
* Sizlerin de bu savaştan çıkardığınız dersleri, (siyasi polimik oluşturmadan ve tarafgir davranmadan) ülke ve milletimizin menfaatine olacak şekilde ilave etmenizi isterim.
Bozkurt mahir
27 gün önce
BAŞKA COĞRAFYALARIN
İSLAMCILARI ve SOLCULARI
Türk solu uzun yıllar Karl Marx, Lenin, Mao ile başka coğrafyalarda gezindi. Dünya tarihinin sınıflar mücadelesi değil milletler mücadelesi olduğunu anladıklarında 50 yılın boşa gittiğini gördüler.
Türk sağının İslamcı kanadı da bir asırdır başka coğrafyalarda geziniyor. Üstelik Bosna'nın Aliya'sını görmezden gelirken Mısır'ın İhvanına, Seyyit Kutub'a hatta Humeyni'ye bile sevdalandılar
Türk İslamcılarını en iyi betimleyen Muhammed Kutub oldu:
"Arap coğrafyasında bir imam vaaz verirken hapşırsa, Türkiye camilerinde hemen 'İslama göre hapşırma böyle olur' diye vaazlar başlıyor. Türkler bizim ilmimize çok itimat ediyorlar".
Kutup aslında aşağılıyor bizimkileri, dalga geçiyor. Ama söyledikleri de doğrudur.
Türk solu ne kadar kopyacı ise Türk İslamcıları o kadar Arapçıdır; üstelik profesörleri bile İmam-Hatip seviyesini bir türlü aşamadılar.
Aşağıdaki fotoğraf da bizim İslamcıların aşağılık duygusunun, ezikliginin bir göstergesidir.
Gelelim bizim milliyetçilere... Yakın yıllara kadar milliyetçiliğin önüne bir sıfat ekleyip "Muhafazakar milliyetçilik" kullanılırdı. Bu "muhafazakarlık" tanımı gençlik yıllarımızda bize de yutturuldu. Milliyetçilik aslında İslamcılık şemsiyesi altında barınıyordu. Oy getirisi olduğu için siyasetçiler de bu yanlışı dillendiriyordu. İşte bu yüzden Atatürk'e mesafeli idiler, işte bu yüzden Öcalan'a "Kurucu önder" denilmesine en az bir yarısı sessiz kaldı, Türk milletinin sigortası olmak ülküsü çok kolay bir şekilde Kürdistan'ın sigortası olmak işlevine dönüştürüldü.
68-78-88 kuşakları İslamcısı, solcusu, milliyetçisi ile ülkenin bugünkü durumunun baş sorumlularıdır.
Alper Aksoy
Bozkurt mahir
1 ay önce
“Terörsüz Türkiye” sürecinin birinci hedefi, Anayasa değişikliği.

Siyasi iktidar, gecikmeden “Anayasa Komisyonu”nu bile kurdu.

★★★

Peki, Anayasa’da hangi maddeler?

42 ve 66’ncı maddeler.

Ve, 101’inci madde.

★★★

Amaç, bir sır değil elbette...

DEM Partili Saruhan Oluç, “Anayasa’nın 66’ncı maddesi etnisite içerdiği için sorunludur” diyerek niyeti ortaya koydu.

★★★

Anayasa 66’ncı madde:

“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk kabul edilir.”

★★★

66’ncı maddede...

“Türk” sözcüğü, rahatsız ediyor.

“Türk” yerine, “Türkiyeli” ya da Türk, Kürt, Arap...

Veya buna benzer esnek bir ifade...

Böylece, Millet’in tanımı değiştirilecek.

★★★

Oysa...

Bu tanım, etnik, din, mezhep, cins ayrımı gözetmez.

Ayrıştırıcı değil, birleştiricidir.

★★★

Anayasa’nın 10’uncu maddesi de, 66’yı tamamlar.

“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

Yani, bu maddeyle farklı kimliklerin hukuki eşitliği, zaten güvence altına alınmıştır.

Görüldüğü gibi, aslında bir sorun yok.

★★★

Geldik, hedefteki diğer maddeye...

Anayasa, madde 42:

“Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır...

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez.”

★★★

Madde 42’de rahatsızlık ne?

Eğitimin, Atatürk İlke ve İnkılapları doğrultusunda yapılması.

Eğitim ve öğretim dilinin, Türkçe olması.

★★★

Peki...

Madde 42 ve 66 değişirse ne olur?

Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine dokunulmuş olur.

Ulus ve üniter devlet yapısının temeli sarsılır.

★★★

Gelelim, değiştirilmek istenen asıl maddeye...

Madde 101:

“Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir...

Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.”

★★★

Bu maddede sıkıntı ne?

“Bir kimse en fazla iki defa seçilir” hükmü değiştirilerek, Cumhurbaşkanı’na daha fazla seçilme hakkı verilmesi.

Ve...

Oyların “yüzde 50’den fazlası” yerine, “en fazla oyu alan” adayın seçilmesi.

★★★

1990’larda, Yugoslavya parçalandı ve altı devlet ortaya çıktı.

Yugoslavya, tarih sahnesinden silindi.

Neden?

Üniter devlet yapısını koruyamadığından...

★★★

Irak, ABD’nin 2003 işgalinden sonra parçalandı.

Kuzey Irak’ta, bir devlet kuruldu.

Neden?

Üniter yapısı yok oldu.

★★★

ABD’li Profesör Noam Chomsky, “Kader Üçgeni” adlı kitabında, “Kudüs Amerikan Girişimcilik Enstitüsü”nün raporuna yer verir:

“Ortadoğu’da ulusalcılık ve ulusal kimlik yok edilmeli, bunun için de Ortadoğu Osmanlılaştırılmalıdır. Böylece, bölgede Batı çıkarlarına karşı çıkacak ulusal güç ve direnç kalmayacak, sistemlerin çarkları rahatlıkla işleyecektir. ABD için en tehlikeli düşman ve tehdit, bağımsızlık tehdididir.”

★★★

ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Ortadoğu Direktörü Graham Fuller, 1990’da şunları söyler:

“Kemalizm bitti... O da sonsuza dek yaşayacak bir ürün veremedi. Oysa, İncil ve Kur’an hâlâ veriyor. Bu nedenle, kendisine entelektüel güven duyan Türkiye, İslam’ın günlük yaşamdaki yerini almasını yeniden düşünmelidir.”

★★★

“Terörsüz Türkiye” sürecinde, Suriye’deki PKK’nın kolu PYD silah bırakıyor mu?

Suriye Savunma Bakanı, PKK/PYD’nin silah bırakmayacağını söyledi.

Yani, PKK/PYD Suriye’de federal bir yapıya gidecek.

Tıpkı, Kuzey Irak gibi.

★★★

Türkiye farkında mı, bilinmez...

Önce, yeni Anayasa’yla, ulus ve üniter devlet yapısının temellerinin yıkılması...

Ardından...

Hatay dahil olmak üzere, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyinde sözde “Kürdistan”ın kurulması için...

Önce, özerklik/federal yapının elde edilmesi...

Ve, sonra Sevr haritası hayaline kavuşma...

★★★

“Müslüman olmayana Türk denmez”, Suriyeli ve diğer göçmenlerin ülkelerine gönderilmemesi, Lozan hezimettir söylemleri, 1921 Anayasası’na vurgu yapılması...

Hepsi, ama hepsi...

“Terörsüz Türkiye” süreciyle birlikte yol alırken...

“Yeni bir Milli Kimlik” hedefinde birleşiyorlar...

★★★

Büyük Ortadoğu Projesi, çok mutlu...

ABD, İngiltere çok mutlu...

PKK terör örgütü ve terörist başı, çok mutlu...

Graham Fuller, çok mutlu...

Ve, tabii “yetmez ama evet”çiler, çok mutlu...

★★★

Peki, Türkiye...

Gelecek kuşaklara, acı ve gözyaşının dinmediği bir coğrafya bırakma yolunda dört nala koşmakta...

★★★

Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku’nda 17 kez Türk sözcüğü geçer.

Onuncu Yıl Nutku’nu, hemen yasaklayın!..

★★★

Bu satırları okuyunca...

İçinizi büyük bir hüzün kapladı, biliyorum...

★★★

Atatürk’ün...

Onuncu Yıl Nutku’nda, sesinden duymadığımız, duygulanıp üzerini çizdiği cümle:

“Bu söylediklerim gerçek olduğu gün, senden (Türk Milleti’nden) ve bütün medeni dünyadan dileğim şudur: Beni hatırlayınız!”

★★★

Hepimizin umudunu yeşerten söz, budur...

Umudunuzu kaybetmeyin!..

Sakın!..

Naim Babüroĝlu
Bozkurt mahir
1 ay önce
ATATÜRK’ÜN İSTANBUL’UN ADINI DÜNYAYA KABUL ETTİRMESİ....
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
204) Atatürk’ün İstanbul’un Adını Dünya’ya Kabul Ettirmesi (28 Mart 1930)
Yayin Tarihi 29 Kasım, 2018
Kategori ATATÜRK

(28 MART 1930)

Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar İstanbul’un adı, “Konstantiniyye” idi. Atatürk son tarih olarak 28 Mart 1930’u verdi ve bu tarihten sonra yurt dışından gelecek mektuplarda şehrin adı olarak Konstantiniyye yazılması durumunda mektupların iade edileceğini bildirdi. Batı dünyası ayağa kalkmıştı…

İstanbul’a, İstanbul ismini resmen veren kimdir?

Bu şehre en eskiden Byzantion deniliyordu. Sonrasında Constantinopolis (Costantinople) denildi. Zamanla halk arasında İstanbul adı da kullanılmaya başlandı. İstanbul’a Osmanlı Devleti zamanında sadece “Der-Saadet” “Asitane” gibi unvanlar verildi. Hatta başkent anlamına gelen “Payitaht” bile isim gibi kullanıldı. Ama Osmanlı okumuşları dahi Kostantiniyye ismini kullanmaktan vazgeçmediler. Halk; ise İslambol diyordu.

Türklerin eline geçmesine karşın Batılılar bu şehre Konstantin’in Şehri anlamına gelen Konstantinople demeye devam ettiler.

Ta ki Türkiye Cumhuriyeti kurulup Mustafa Kemal Atatürk, bu işe el atana kadar.

Kemal Atatürk; Batı, özellikle de Rum Hıristiyanlığının hedefindeki bir şehir olan İstanbul’u öz adına kavuşturdu. Bunun nasıl olduğunu gelin yabancı bir kaynaktan öğrenelim:

Charles H. Sherrill, 1932-33’te ABD’nin Ankara Büyükelçisi idi. Gazi Mustafa Kemal’i ve yeni cumhuriyeti anlattığı eserinin giriş başlığı çok çarpıcıdır: “Costantinople Değil İstanbul”

Büyükelçi Sherrill burada İstanbul’u anlatırken diyor ki: “Biz yabancılar, bu eski şehir için Costantinople adını kullanmaya o kadar dilimizi alıştırmışız ki şimdi “İstanbul” demekte hayli güçlük çekeriz. Ama 1929 yılının ocak ayından beri bu şehrin resmi adı artık İstanbul’dur ve Costantinople yazılarak gönderilecek mektupların Türk posta idarecileri tarafından geri gönderilmesi ihtimali her zaman vardır…
3 Ocak 1929’da Türkiye’nin posta telgraf ve telefon genel müdürü, merkezi İsviçre’nin Bern şahrinde bulunan Uluslararası Posta, Telgraf ve Telefon Teşkilatı’na bir mektup yazarak bundan sonra “Constantinople” yerine “İstanbul” adının kullanılması gerektiğini resmen bildirmiştir.”

(Bakınız: Bir Elçiden GAZİ MUSTAFA KEMAL, Tercüman Yay. S.24)

İşte bu karardan sonra Konstantin Şehri, resmen İstanbul olmuştur. Böylece Türk ve Müslüman kimliğine kavuşmuştur.
Hurşit Başkurt
Bozkurt mahir
1 ay önce
ARAB'IN KARDEŞLİĞİ
VE KALLEŞLİĞİ

İslam beldeleri niçin huzursuz
Bir Müslüman gördünüz mü kusursuz
Cehalet diz boyu, yüzleri nursuz
İftiradan sığınırım Allah'a
Okursanız anlatayım bir daha...

Ebubekir yok ki yardıma koşsun
Ömer adaletin ardına düşsün
Osman gelip helal-haramı deşsin
Amr ibnül As ile Muaviye var
Ali yoksa neye yarar Zülfikar?..

Ebu Abbas idi, Ali'ydi adı
Amcazade, Peygamberin damadı
O bile kendini koruyamadı
Abdurrahman bin Mülcem'in hançeri
Olanca zehriyle daldı içeri...

Cami boyanmıştı al-kızıl kana
Kıyar mı müslüman bir müslümana
Toprak doydu Yezit doymadı cana
Hasan diye bir mübarek kul gitti
Zehirlenip faili meçhul gitti...

Hazreti Hüseyin Kufe yolunda
Yetmişiki Can var sağ ve solunda
Altıyüzseksende, Necef Çölünde
Sinan bin Enes'ler, Şimir'ler geldi
Yezit'ten "vur" diye emirler geldi...

Saldırdılar ol Şehitler Şahına
Masumların girdiler günahına
Rahmet olsun hepsinin ervahına
Kerbelada erdiler şehadete
Beraberce yürüdüler cennete...

Sonra İngilizle pusu kurdular
Osmanlıyı arkasından vurdular
Petrolle azdılar ve kudurdular
Bizde evlat, onda kuyruk acısı
Ne din kardeşiyiz ne din bacısı...

Araptan dost olmaz, inanma sakın
Bizden uzak olsun, Allah'a yakın
Herkes vatanına gitsin bırakın
Burdan size ekmek çıkmaz azizim
Göçmen kampı değil, Türkiye bizim!..

Baki Karabıçak
02 Haziran 2025/ANKARA
Bozkurt mahir
1 ay önce
. Afganistan'da Taliban iktidar olduktan sonra ilk işi jilet ithalatı ve satışlarını yasaklamak oldu.
Sunulan İslami (!) gerekçeye bakın:
"Jilet sünnet düşmanıdır. Herkes sakal bırakıp sünnete uyacaktır".
Şu gerçeği Müslümanlar niye düşünmezler:
"Hz. Muhammed sakallı iken Ebu Cehil ve Müslüman olmayan Araplar sinek kaydı traş mı oluyordu?.. Onlar da sakallı idi çünkü o devirde jilet de yoktu, ustura da..."
İmam Maturidi ve İbni Rüşd durduk yerde niye "Akıl dinden üstündür" dedi? Akıl hastasının dini de yoktur, sorumluluğu da...
İsrail akılla bilimle, teknikle roketleri havada yakalayıp patlatıyor İslam dünyasının düştüğü hale bakın, kılla tüyle jiletle uğraşıyorlar.

Alper Aksoy
Bozkurt mahir
1 ay önce
ÜLKÜ OCAKLARI NE BİR MENFAAT, NEDE BİR SALTANATTI...
ÜLKÜ OCAKLARI; VEBALİ BÜYÜK, BEDELİ AĞIR BİR TEŞKİLATTI.
ÜLKÜCÜLÜK;BİR ERDEM, ÜLKÜCÜLÜK BİR SANATTI...

ADAMIN ADAMI OLMAKTA YOKTU,
ADAM SATMAKTA...
KULA KUL OLMAKTA YOKTU, PADİŞAHLIKTA...
YALNIZ O'NA KULLUK EDER, YALNIZ ONDAN YARDIM DİLERDİK...
ÖLÜMLERLE EYLENEN TUNÇ YÜREKLİ TÜRKLERDİK...

DOĞRUYDUK, DÜRÜSTTÜK, TEMİZDİK...
ADIMIZ GEÇİNCE, BAYRAK GELİRDİ AKLA.
EFENDİYDİK, MÜTEVAZİYDİK, ASİLDİK.
ADIMIZ GEÇİNCE ADAM GELİRDİ AKLA.
YEDİ DÜVELE ÖRNEKTİK,
NAMERTLİK, KALLEŞLİK HAŞA.
MENFAAT NEDİR BİLMEZDİK...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

ÜLKÜCÜ DENİNCE, AKAN SULAR DURURDU.
AŞK BİLE,ÖNÜNDE OTURUR SELAM DURURDU...
ÖLENLERİMİZ ŞEHİD, KALANLARIMIZ GAZİYDİ.
ÜLKÜCÜLÜK; TEPEDEN TIRNAĞA, MUHTEŞEM BİR MAZİYDİ...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..
O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

ÜLKÜCÜ DENİLİNCE;
DAVA GELİRDİ AKLA...
MUHAMMED MUSTAFA 'YLA (sav) AYNI SAFTA,
PARA, PUL, ŞAN, ŞÖHRET, FİTNE, FESAT BİLMEZDİK...
DÜNYALARI VERSELER; DAVAMIZDAN DÖNMEZDİK...

ŞİMDİ SÖYLE; HANGİ YÜZLE BAKALIM SANA...

FİTNENİN, FESATIN, ELİNDEKİ ŞU HALİMİZE BAKSANA...

''NE AMERİKA NE RUSYA NEDE ÇİN''Dİ,
''HERŞEY TÜRKE GÖRE TÜRKLÜK İÇİN''Dİ...

TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN ÇIKIP GELMİŞTİ SANKİ,
KÜRŞAT'IN, ALPARSLAN,IN RUHU YENİDEN DİRİLMİŞTİ SANKİ...
PIRIL PIRIL BİR GENÇLİKTİK.
NE OLDU SÖYLE BİZE?
O RUHU, O İNANCI, YENİDEN ANLAT BİZE...

OK BİRKEZ ÇIKTIMI YAYDAN;
GEÇERDİK DÜĞÜNDEN, TOYDAN.
BİR DEĞİL, BİN CANIMIZ OLSA, ÇEKİNMEDEN VERİRDİK.
BİR ÖLÜR BİN DİRİLİRDİK...
KANIMIZ AKSA DA; ZAFER İSLAMINDI.
KANIMIZ AKSA DA; ZAFER TURANINDI...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O RUHU,O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

''ŞEHİDLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'' Dİ.
ŞEKSİZ,ŞÜPHESİZ GELİRDİN AKLA.
ADIN GEÇİNCE, AKAN SULAR DURURDU.
YİĞİTLİK, MERTLİK ÖNÜNDE SELAM DURURDU...

ŞİMDİ SÖYLE HANGİ YÜZLE BAKALIM SİZE?..

O YİĞİTLİĞİ, O MERTLİĞİ, YENİDEN ANLATIN BİZE...

ÜLKÜCÜ; OCAKLARDA, BİR DEĞİL, BİN ÖZENLE SEÇİLİRDİ.
ANADAN, BABADAN, YARDAN,
SIRATTAN GEÇİLİR GİBİ GEÇİLİRDİ...
BÜYÜK KÜÇÜK, SAYGI SEVGİ, ÜLKÜDAŞLIK,
LİYAKAT VATAN, MİLLET, DİN, DİNAYET.
HANGİSİNİ ANLATAYIM SANA?..

BOĞAZIMIZA KADAR BATTIK... ŞEHİDİM;
O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BANA...

İSTANBUL'U TEKRAR FETHEDİN DESELER, FETHEDERDİK.
ÇİN SARAYINI BASIN DESELER, BASARDIK.
KELİME-İ ŞEHADETLE ÖLÜR, ATSIZ IN RUHUYLA YAŞARDIK...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

KÜRŞAT'LARI, İLTERİŞ'LERİ, YENİDEN ANLAT BİZE.

ÜLKÜCÜYDÜK, GÜÇLÜYDÜK, YEDİ DÜVELİN NAMLUSUNDAYDI ADIMIZ.
ADRİYATİK'DEN, ÇİN SEDDİNE, YANKILANIRDI ANDIMIZ.

HANİ; ALLAH'A, KİTAB'A VE SİLAH'A, YEMİN OLSUNDU ?..
HANİ; ŞEHİDLERİMİZ, GAZİLERİMİZ,
EMİN OLSUNDU?..
HANİ;
KAVGAMIZ, SON NEFER,SON NEFES, SON DAMLA KANA KADARDI?..

HANİ;
KAVGAMIZ, MİLLİYETÇİ TÜRKİYE'YE,
TURAN'A KADARDI?..

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O YEMİNLERİ YENİDEN ANLAT BİZE...

ÜLKÜDAŞTIK, GÖNÜLDAŞTIK, KARDEŞTİK,
EDİRNE'DEKİNİN ACISINI,
KARS'DAKİ DUYARDI...

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL,
YEDİDEN YETMİŞE, HERKESİ YAKARDI...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..
O SEVGİYİ O RUHU YENİDEN ANLAT BİZE...

SAĞ GÖĞSÜMÜZDE KURŞUN,
SOL GÖĞSÜMÜZDE SIZI,
SIRTIMIZDA HANÇER,
AHVALİMİZ İÇLER ACISI.
DARALDIK, BUNALDIK, YÜREĞİMİZ PARAMPARÇA SANKİ...
DÜŞMANI GEÇTİK ŞEHİDİM, ÜLKÜDAŞIMIZ BİLE DÜŞMAN SANKİ.
HER YENİ GÜN,BİN BİZANS.
İMDAT, İNŞİRAH, İMDAT, NAS.
CANIMIZ ÇIKTI ÇIKACAK SANKİ...

MAALESEF; ÜLKÜCÜ ÜLKÜCÜNÜN CAN DÜŞMANI OLDU CAN EVİMİZDE.
TEŞKİLAT DENİLİNCE PEREM PEREM KAÇAR OLDUK.

O TADINA DOYULMAZ OCAKLAR,
O TADINA DOYULMAZ ÜLKÜCÜLÜK,
NERDE?..

NERDE BENİM; GÖNÜLLER FATİHİ BAŞKANLARIM ?..

NERDE BENİM; YEDİ DÜVELE NAM SALMIŞ TEŞKİLATLARIM ?..
NERDE BENİM; MAZİSİNE HASRET, BİR LOKMAYI PAYLAŞTIĞIM OCAKLARIM ?..

ÜLKÜDAŞIN ADINDAN
KARDEŞTEN ÖTE, KARDEŞ TADINDAN.
SÖYLE; GERİYE NE KALDI BİZE...

DİLLERE DESTAN, O ÜLKÜDAŞLIĞI YENİDEN ANLAT BİZE...

''ÜLKÜCÜYÜM '' DEMEKLE ÜLKÜCÜ OLUNMAZDI,
BU KADAR AĞIR BİR YÜK ,
BU KADAR HAFİF TAŞINMAZDI...

BOZKURT'TU, ALP'Tİ, ALPEREN'Dİ.
CESURDU, ÇALIŞKANDI, FEDAKARDI.
HANGİ SIFATINI ANLATAYIM SANA?..
KAHIR ÖLÜMDEN BİN BETER,
YERİN ZIMI AZ,
ŞU HALİMİZE BAKSANA...

ER MEYDANINDA, DÖNE DÖNE DÖVÜŞÜRDÜK.
KEDERİ, SEVİNCİ, KARDEŞÇE BÖLÜŞÜRDÜK...
PARA, PUL, ŞAN, ŞÖHRET,
SAÇINI BAŞINI YOLARDI...
TÜRK'ÜN GÖZ BEBEĞİ BOZKURTLAR;
DESTAN ÜSTÜNE, DESTAN YAZARDI...

ŞİMDİ NE OLDU SÖYLE BİZE?..

O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLAT BİZE...

SEYREDELİM DEDİK,
SEYRETTİK.
MAKAM, MEVKİ KAZANDIK AMA, RUHUMUZU KAYBETTİK...

ARTIK; NE GÜZEL, NE RAHAT, NE İYİ.
HERKES; PARA, PUL, ŞAN, ŞÖHRET, MAKAM, MEVKİ PEŞİNDE.
PEKİ; YA SENİN CANIN,
PEKİ; YA SENİN İSTİKBALİN NEREDE ?..

ADIMIZA KOCAMAN BİR MİM KOYDULAR.
GEÇMİŞİMİZDE NE VARSA,TEPEDEN TIRNAĞA SOYDULAR...

DÖRT BİR YANIMIZ HARAMİ DOLDU. ŞEHİDİM;
NE GÜCÜM KALDI NEDE MECALİM...

ARTIK NESLİ TÜKENMİŞ BİR GARİP ÜLKÜCÜYÜM...
AHİR ZAMANDA,
DÜNYALARI VERSELERDE DÖNÜP BAKMAM.
ALLAH BİLİYOR;
BEDELİ ALLAH KATINDA...

TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU, İSLAM AHLAK VE FAZİLETİ.
KİMİMİZ YUSUF, KİMİMİZ ŞEHİD, KİMİMİZ GAZİ...
ALLAH RIZASI İÇİN, DİNLE BENİ;
UTANÇTAN YERİN ZIMMINA GİRSEK YERİ,
ÜLKÜCÜDEN VAZ GEÇTİM,
HANGİ TÜRK, HANGİ MÜSLÜMAN TAŞIR BU VEBALİ..

ŞİMDİ SÖYLE; HANGİ YÜZLE BAKALIM SİZE...

DİLLERE DESTAN O RUHU, O AŞKI, YENİDEN ANLATIN BİZE...
Bozkurt mahir
1 ay önce
Onuncu Yıl Nutku’nu da yasaklayın!..
Naim Babüroğlu
“Terörsüz Türkiye” sürecinin birinci hedefi, Anayasa değişikliği.
Siyasi iktidar, gecikmeden “Anayasa Komisyonu”nu bile kurdu.
★★★
Peki, Anayasa’da hangi maddeler?
42 ve 66’ncı maddeler.
Ve, 101’inci madde.
★★★
Amaç, bir sır değil elbette...
DEM Partili Saruhan Oluç, “Anayasa’nın 66’ncı maddesi etnisite içerdiği için sorunludur” diyerek niyeti ortaya koydu.
★★★
Anayasa 66’ncı madde:
“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk kabul edilir.”
★★★
66’ncı maddede...
“Türk” sözcüğü, rahatsız ediyor.
“Türk” yerine, “Türkiyeli” ya da Türk, Kürt, Arap...
Veya buna benzer esnek bir ifade...
Böylece, Millet’in tanımı değiştirilecek.
★★★
Oysa...
Bu tanım, etnik, din, mezhep, cins ayrımı gözetmez.
Ayrıştırıcı değil, birleştiricidir.
★★★
Anayasa’nın 10’uncu maddesi de, 66’yı tamamlar.
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”
Yani, bu maddeyle farklı kimliklerin hukuki eşitliği, zaten güvence altına alınmıştır.
Görüldüğü gibi, aslında bir sorun yok.
★★★
Geldik, hedefteki diğer maddeye...
Anayasa, madde 42:
“Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır...
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez.”
★★★
Madde 42’de rahatsızlık ne?
Eğitimin, Atatürk İlke ve İnkılapları doğrultusunda yapılması.
Eğitim ve öğretim dilinin, Türkçe olması.
★★★
Peki...
Madde 42 ve 66 değişirse ne olur?
Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine dokunulmuş olur.
Ulus ve üniter devlet yapısının temeli sarsılır.
★★★
Gelelim, değiştirilmek istenen asıl maddeye...
Madde 101:
“Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir...
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.”
★★★
Bu maddede sıkıntı ne?
“Bir kimse en fazla iki defa seçilir” hükmü değiştirilerek, Cumhurbaşkanı’na daha fazla seçilme hakkı verilmesi.
Ve...
Oyların “yüzde 50’den fazlası” yerine, “en fazla oyu alan” adayın seçilmesi.
★★★
1990’larda, Yugoslavya parçalandı ve altı devlet ortaya çıktı.
Yugoslavya, tarih sahnesinden silindi.
Neden?
Üniter devlet yapısını koruyamadığından...
★★★
Irak, ABD’nin 2003 işgalinden sonra parçalandı.
Kuzey Irak’ta, bir devlet kuruldu.
Neden?
Üniter yapısı yok oldu.
★★★
ABD’li Profesör Noam Chomsky, “Kader Üçgeni” adlı kitabında, “Kudüs Amerikan Girişimcilik Enstitüsü”nün raporuna yer verir:
“Ortadoğu’da ulusalcılık ve ulusal kimlik yok edilmeli, bunun için de Ortadoğu Osmanlılaştırılmalıdır. Böylece, bölgede Batı çıkarlarına karşı çıkacak ulusal güç ve direnç kalmayacak, sistemlerin çarkları rahatlıkla işleyecektir. ABD için en tehlikeli düşman ve tehdit, bağımsızlık tehdididir.”
★★★
ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Ortadoğu Direktörü Graham Fuller, 1990’da şunları söyler:
“Kemalizm bitti... O da sonsuza dek yaşayacak bir ürün veremedi. Oysa, İncil ve Kur’an hâlâ veriyor. Bu nedenle, kendisine entelektüel güven duyan Türkiye, İslam’ın günlük yaşamdaki yerini almasını yeniden düşünmelidir.”
★★★
“Terörsüz Türkiye” sürecinde, Suriye’deki PKK’nın kolu PYD silah bırakıyor mu?
Suriye Savunma Bakanı, PKK/PYD’nin silah bırakmayacağını söyledi.
Yani, PKK/PYD Suriye’de federal bir yapıya gidecek.
Tıpkı, Kuzey Irak gibi.
★★★
Türkiye farkında mı, bilinmez...
Önce, yeni Anayasa’yla, ulus ve üniter devlet yapısının temellerinin yıkılması...
Ardından...
Hatay dahil olmak üzere, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyinde sözde “Kürdistan”ın kurulması için...
Önce, özerklik/federal yapının elde edilmesi...
Ve, sonra Sevr haritası hayaline kavuşma...
★★★
“Müslüman olmayana Türk denmez”, Suriyeli ve diğer göçmenlerin ülkelerine gönderilmemesi, Lozan hezimettir söylemleri, 1921 Anayasası’na vurgu yapılması...
Hepsi, ama hepsi...
“Terörsüz Türkiye” süreciyle birlikte yol alırken...
“Yeni bir Milli Kimlik” hedefinde birleşiyorlar...
★★★
Büyük Ortadoğu Projesi, çok mutlu...
ABD, İngiltere çok mutlu...
PKK terör örgütü ve terörist başı, çok mutlu...
Graham Fuller, çok mutlu...
Ve, tabii “yetmez ama evet”çiler, çok mutlu...
★★★
Peki, Türkiye...
Gelecek kuşaklara, acı ve gözyaşının dinmediği bir coğrafya bırakma yolunda dört nala koşmakta...
★★★
Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku’nda 17 kez Türk sözcüğü geçer.
Onuncu Yıl Nutku’nu, hemen yasaklayın!..
★★★
Bu satırları okuyunca...
İçinizi büyük bir hüzün kapladı, biliyorum...
★★★
Atatürk’ün...
Onuncu Yıl Nutku’nda, sesinden duymadığımız, duygulanıp üzerini çizdiği cümle:
“Bu söylediklerim gerçek olduğu gün, senden (Türk Milleti’nden) ve bütün medeni dünyadan dileğim şudur: Beni hatırlayınız!”
★★★
Hepimizin umudunu yeşerten söz, budur...
Umudunuzu kaybetmeyin!..
Sakın!..
Naim Babüroğlu
Affan Özoğlu
1 ay önce
2 saatlik zevki için boykota uymayıp,ve ayrıca Türk-İslam kültürünü ihlal eden diziyi izleyenleri kınıyorum!..
#uzakşehirkaldırılsın
Bozkurt mahir
1 ay önce
AKP Genel Merkezi' nin canını oldukça sıkan bu Elektronik Posta bugüne kadar tam 16 milyon kişi gördü...

* İşte AK Parti' nin canını çok sıkan o mail:

... Türkiye' deki icraatlarının unutulmaması ve bakar körlerin gak guk etmemesi için Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP' nin Türk siyaset tarihindeki bazı ilklerini hatırlatmakta yarar görüyorum.
* 1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz " dedi
*2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı.
*3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
*4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura " İMF' yi ikna edin " dedi.
*5- İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
*6- İlk kez cari a çığın üstünde borçlanma yapıldı
*7- İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye' de banka satın aldı.
*8- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı
*9- İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borç ile ödendi.
*10- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islâmiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa' nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
*11- İlk defa bir Başbakan " Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya " dedi.
*12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi.
*13- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı.
*14- İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan " Üstün Cesaret Ödülü " aldı.
*15- İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
*16- İlk defa bir Başbakan " bir dönem dini kullandık " dedi.
*17- İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
*18- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
*19- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
*20- İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti.
*21- İlk defa bir Başbakan İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP' un eş başkanı oldu.
*22- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
*23- İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
*24- İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes' e razı oldu.
*25- İlk defa fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı.
*26- İlk defa bir Başbakan Türkiye' yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
*27- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
*28- İlk defa bir Başbakan çiftçilere " Gözünü to p rak doyursun " dedi.
*29- İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı.
*30- İlk defa zina suç olmaktan çıktı.
*31- İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı.
*32- İlk defa bir Başbakan " Borç yiğidin kamçısıdır " diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi.
*33- İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi. *34- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
* 35- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için " Bu adamı kullanın, onu rogara süpürmeyin " dedi.
*36- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilâtı yerinde saydı.
*37- İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi.
*38- İlk defa Türkiye Cumhuriyeti' nin Cumhurbaşkanı misafir olarak gelen bir kralın ayağına gitti. Hem de 10 Kasım günü. < /u>.
. *39- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ÇİFTÇİYE " ANANIDA AL GİT " DEDİ...
*40- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ŞEHİD ZİYARETTİNDE " ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR " DEDİ *41- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN 300 METRELİK GEMİYE GEMİCİK DEDİ.
*42- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ..... GAZETELERİNİ OKUMAYIN TELEVİZYONLARINI AÇMAYIN DEDİ.
*43- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNEN İNSANLARI DİNSİZLİKLE SUÇLADI.
*44- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İÇİN CUMHURİYET MİTİNGLERİ YAPILDI.
*45- İLK DEFA BİR HALK KENDİ LÂİKLİĞİNDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KORKTU...
*46- İLK DEFA İSRAİLE ve ABD'ye bu kadar yüksek ve ne destek verildi..
*47- İLK DEFA israili korumak için ne gerekiyorsa ülkeye temin edildi.
*48- İLK DEFA TÜKİYE TOPRAKLARI NATONUNDUR DENDİ..
*49- İLK DEFA YOLLAR KÖPRÜLER SATILDI.
*50- İLK DEFA CAMİDE AYİN YAPILDI
*51- İLK DEFA KİLİSEDE CUMA NAMAZI KILINDI.
*52- İLK DEFA BESMELE İLE KİLİS AÇILDI..
*53- İLK DEFA PKK'NIN SİYASİ LİDERİ AKPNİN KONGRESİNE ŞEREF KONUĞU OLARAK DAVET EDİLDİ..
*54- İLK DEFA EŞCİNSELLERE HAK TANINDI..
*55- İLK DEFA BAŞÖRTÜSÜ HAKUKİ YOLDAN YASAKLANDI.
*56- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN AĞLARIM DENDİ..
*57- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN CANIM CİĞERİM DENİLDİ.
*58- İLK DEFA PKK İLE PAZARLIK MASASINA OTURULDU..
*59- İLK DEFA ÜLKEYİ BABALAR GİBİ SATARIZ DENDİ..
*60- İLK DEFA YAHUDİLER İNSANLIĞIN ONURUDUR DENDİ..
*61- İLK DEFA OKULLARDA DİĞER DİNLER HAK DİN OLARAK GÖSTERİLDİ..
*62- İLK DEFA AYETLER SANSÜRLENDİ..
*63- İLK DEFA OKULLARDA YUNANLILARIN TANRISI ZEUS ÖĞRETİLDİ...
*64- İLK DEFA OKULLARDA İSLAMİ OLAN 45 KELİME YASAKLANDI..
*65- İLK DEFA YAHUDİ ASKERLERİNE DUA EDİLDİ..
*66- İLK DEFA BOP EŞ BAŞKANI OLUP ÖVÜNÜLDÜ..
*67 İLK DEFA YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ALINDI..
*68 İLK DEFA HIRİSTİYAN ONURU NİŞANI ALINDI..
*69 İLK DEFA PAPANIN HİZMETİNE GİRİLDİ.. AB YASALARINA UYUM SÜRESİ ADI ALTINDA İSLAMA ÇOK ZARAR VERİLDİ.
*70- İLK DEFA DİYALOG ADI ALTINDA MİSYONERLİK YAPILMAYA BAŞLANDI...
*71- İLK DEFA MAHKEME YIKAMAZ KARARINA OLDUGU HALDE DİKTATÖR BİR ŞEKİLDE KURAN KURSU YIKILDI..
*72- İLK DEFA CAMİLER GAZETE İLANI İLE SATILDI..
*73- İLK DEFA CAMİLERE HACİZ GÖNDERİLDİ....
*74- İLK DEFA BAŞBAKANIN EŞİ KİLİSEDE MUM YAKIP DİLE DİLEDİ..
*75- İLK DEFA AKPLİ BAKAN KİLİSE ALLAHIN EVİDİR DEDİ.
*76- İLK DEFA DİYANETTEN SORUMLU AKPLİ BAKAN, KURANIN ÜÇTE BİRİNİ KABUL ETMİYORUM DEDİ..
*77- İLK DEFA RUHBAN OKULU AÇMAK BİZİM BOYNUMUZUN BORCUDUR DENDİ..
*78- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İSLAMI KABUL ETMEDİĞİNİ AÇIKÇA SÖYLEDİ..
*79 - İLK DEFA Bİ HÜKÜMETİN REZİLLKİKLERİ SAY SAY BİTMEZ HALE GELDİ...
Bu hızla Tayyip Erdoğan b u dönemde ülkemizde ki her şeyi özelleştirmiş olacak... İş bu ya özelleştirmeye ve satmaya kafayı takmış olan başbakanımız en sonunda kendisini özelleştirir mi?
*- Türk Telekom, Arap' ın.
*- Telsim İngiliz' in.
*- Kuşadası Limanı İsrailli' nin.
*- İzmir Limanı Hong Konglu' nun...
*- Araç muayene işi Alman' ın.
*- Başak Sigorta Fransız' ın.
*- Adabank Kuveytli' nin.
*- İETT Garajı Dubaili' nin.
*- Avea Lübnanlı' nın.
*- Petkim? Ermeni' nin. ( Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bir çıkardık Ermeni...) *- Rakı, Amerikalı' nın.
*- Finansbank Yunanlı' nın...
*- Oyakbank Hollandalı' nın.
*- Denizbank Belçikalı' nın.
*- Türkiye Finans Kuveytli' nin.
*- TEB Fransız'ın.
*- Cbank İsrailli' nin.
*- MNG Bank Lübnanlı' nın.
*- Alternatif Bank Yunanlı' nın.
*- Dışbank Hollandalı' nın.
*- Şekerbank Kazak' ın.
*- Yapı Kredi' nin yarısı İtalyan' ın.
*- Turkcell' in yarısı Finli' nin Rus' un.
*- Beymen' in yarısı Amerikalı' nın.
*- Enerjisa' nın yarısı Avusturyalı' nın.
*- Garanti' nin yarısı Amerikalı' nın.
*- Eczacıbaşı İlaç, Çek' in.
*- İzocam, Fransız' ın.
*- TGRT ( Fox ) Amerikalı' nın.
*- Demirdöküm Alman' ın.
*- Döktaş Fransız' ın.
*- Süper FM Kanadalı' nın. Hepsi TÜRK' tü bir zamanlar... sadece 8.5 yıl önce. ( yani AKP hükümetinden önce
Bozkurt mahir
1 ay önce
"RİSALEYİ NUR" DEDİKLERİ KİTAP,
İRAN-MEŞHED YAHUDİLERİNİN ARAPÇA SOKUŞTURULMUŞ,
YAHUDİ TEVRAT-TALMUD KİTABIDIR...
KUR'AN KURSU İÇİN GİTTİĞİMİZ NUR DERGAHINDA,
O NEDENLE BİZE KUR'AN OKUTMAZLAR,
KUR'AN EKSİK GELDİ ONU RİSALEYİ NUR TAMAMLADI,
RİSALEYİ NUR OKUYUN DERLERDİ...
NUR TARİKATINI DA ZATEN VAMPİR MASON "NUR" LOCASI KURMUŞTU...
YAHUDİ TARİKATINI İSLAM DİYE YUTTURDULAR...
ASLEN YAHUDİ KABALİST BU NURSUZ FETHULLAH'I,
MÜSLÜMAN SANAN MÜSLÜMAN GAVURLARINI ALLAH ÇARPACAKTIR !..
*
1965 YILINDA,
YILDIZI PARLAMIŞ PAPAZ HOCA EFENDİ FETHULLAH,
HATUNİYE NUR DERGAHINDAKİ VAAZINDA ESİP GÜRLEYEREK :
--- "YUNAN İŞGALİ ALTINDAKİ MANİSA'YI,KÜTAHYA,AFYON,BURSA'YI KEMALİN ASKERLERİ KURTARMADI,SAKIN İNANMAYIN,BUNA İNANANLAR KAFİR OLUR...
(OYSA YALNIZ KASTAMONU'DAN,
ONLARI KURTARMAK İÇİN 1500 YİĞİT ŞEHİT OLMUŞTU...)
--- "YEŞİL SARIKLI EVLİYALAR KABİRLERİNDEN ÇIKTI...
--- "EVLİYALAR BEYAZ ATLARI ÜZERİNDE KILICINI SALLADIĞINDA KIRK METRE UZAYARAK YUNAN ASKERLERİNİN KIRKINI BİRDEN KESİYORDU....
--- "EVLİYALARIN ATLARI YETİŞTİĞİ DÜŞMAN ASKERİNİ YUTUYORDU...
--- "BUNLARI YUNANLILARA SORUN BAKIN,ÖYLE ANLATIYORLAR "...(YALANLARINI YUTTURMAK İÇİN OLMAYAN YUNANLILARI TANIK GÖSTERİYORDU )
ORADAYDIM :
YA HU HOCAM :
--- O ŞEHİRDE 3 YIL 3 AY 13 GÜN BOYUNCA,
İŞGAL GÜÇLERİ BİNLERCE KADINA TECAVÜZ EDERKEN,SİZİN YEŞİL SARIKLI EVLİYALAR PEZEVEKLİK Mİ YAPIYORDU ? DEDİK...
FİLM KOPTU !..
..........
YARIM YÜZYIL BOYUNCA,
BÖYLE BİR SAPIĞI DİN ADAMI DİYE KABUL ETMİŞ,
SEN NE BİÇİM DİN ADAMISIN DİYE SORMAMIŞ MİLLETE,
LANETLER OLSUN !..
BİZ AFFETSEK BİLE ALLAH AFFETMEZ,
FELAKETİNİ YAŞAMAKTAN KURTULAMAZ !..
BÖYLE BİR SÜRÜ YAŞASA NE OLUR,
YAŞAMASA NE OLUR !
*
DEFALARCA DARBE YAPMIŞ PAŞALAR DA,
18 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARI ÇATIR ÇATIR İDAM EDERKEN,
ŞEYTAN FETHULLAH'A BİR KERECİK,
"GEL BAKALIM,SEN DE NECİSİN ?" DEMEDİLER...
FETHULLAH KİMİN MAYMUNUYMUŞ,
ANLADINIZ MI ?..

Buraya kadarı alıntı.

Ûstûne iki kelam da biz edelim.

Bazılarına gôre KUR'AN eksik gelmiş arkadaşlar
Kim söyletir bunu ?
Iblis.

Neydi masonik piramit'in en tepesindeki gözden yayılan.?
Işık.
Neydi misyonları ?
Işığı yaymak.
Peki Fetö'nün hûcre evlerinin ve yurtlarının ismi neydi ?
Işık.
Işık evleri.
Peki ışığın arapcası ne ?
Nur.
Saidi Nursi
Ve oldu Saidi Kûrdi ,Nursi

Sionizmin nuru.

Ne diyordu ATATÛRK'e bu,Deccalin nuru Saidi Kûrdi?

''Deccal''

Ne garip değil mi

Yahudi boşuna demiyor "72 tarikatı biz kurduk'' diye.
Tüm bu tarikatların "abla ,abi,imam,alt- ûst '' yapılanmaları aynen sionist - masonik pramidin kopyasıdır
Devlet ,,ordu ve siyasi partiler içine yerlestirilmiş tek bir tane Nurcu ya da uzantısı Fetöcü var mı İsrail,ABD ve Sionizme hizmet etmeyen.?
Sadece Iktidar mı yol veriyor?
Her daim diyoruz ki; "Büyûk İsrail'in sözde sınırlarının geçtiği Tûrkiye jeopolitiginde işi ihtimale bırakmazlar, sözde muhalefeti de ele geçirirler diye..
Artık, hizmeti ,sadakati ve ideali sadece ATATÛRK'e ve emanetine olan bu milletin evlatları yemiyor. Işte bu sözde muhalefetin Nurcular ,Fetöcüler ve de sahipleri ile direkt ya da indirekt bağlantısı vardır.

Sion baba'nın pembe demokrasisi aptalların önüne konulan sandıktan ibaret.
Yıllardır ''uyan'' diye yırtınmaktayız eyy Tûrk milleti.
Uyanıp gerçeği görmezsen İnan ki, yarın bu günden daha felaket olacak .
Bu gûn ekmeksiz kalmaktasın, yarın İnan ki vatansız da kalacaksın,,..belki direkt canına da kastedecekler..
Hocalı'da olduğu gibi canlı canlı Tûrk çocuğu derisi yüzme işine Türkiye'de devam etcekler....
Olmaz mı diyorsun?
Ya körsün ya da aptal.

Efe Korkut

MİLLİ UYANIŞ VE BİRLİK PLATFORMU
Affan Özoğlu
1 ay önce
Bizim Davamız,İSLAM Davasıdır!
Affan Özoğlu
1 ay önce
İzzettin ile büyülüyorsun bizi

adım attığın her yerde vardır İslamın izi

Yürü!Yürü Gazze,Kurtuluşun yakındır...🇵🇸🇵🇸🇵🇸
Bozkurt mahir
1 ay önce
- Dediler ki: "Bu memlekette ırkçılık var, ayrımcılık var, sömürü var. Var oğlu var. Bundan sonra komünizm geldi. Herkes eşit olacak, ırk kavramı yok olacak. Karşımızda kim olursa ezeceğiz. Özellikle Ülkücüleri bitireceğiz, MHP'yi bitireceğiz."

- Dediler ki: "Ordu yönetime el koydu. Kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis edeceğiz. Denge siyaseti için de bir sağdan, bir soldan asacağız. Ülkücüler ezilecek, MHP'yi bitireceğiz."

- Dediler ki: "Bizim yolumuz Allah yolu, Kur'an ne diyorsa onu yapacağız. Herkese kapımızı açacağız. Kürdü, arabı, lazı, ermenisi, yunanı... Bu ülkede herkesi kucaklayacağız. Buna karşı çıkanları sileceğiz. Kim olursa olsun, ezeceğiz. MHP de olsa, bitireceğiz."

- Dediler ki: "Ülkücülük Başbuğ dönemindeymiş, şimdikiler içkici, ayyaş, kumarbaz, yalancı, dolandırıcı. Bahçeli bunlara sahip çıkamıyor. Zaten baraj sorunu da var. Biz hiç uğraşmasak bile, MHP bitti, eridi zaten."

. . .
Sonra döndük bir baktık geriye ki:

* Komünizm kaybetti.
* Kenan Evren can veremedi.
* Siyasal İslamcılar bin parça oldu.
* Turgut Özal'ın esamesi okunmuyor.
* Chp bölücülük sloganlarıyla sarhoş havasında.

. . .
Velhasıl'kelam efendiler!
Dua ile örülü bir zırh var bu partinin önünde.

O yüzden, MHP bitmez efendiler!
Krallar, imparatorlar, ordular, mitralyözler söylese de:
MHP bitmez!

- Kılıçkıran izin vermez,
- Emine Özmen annenin duası müsaade etmez,
- Dursun Önkuzu'nun patlatılan ciğerleri razı gelmez!
- . . .

Safları sıkı, gönlünüzü ferah tutun efendiler,
Vallahi de, billahi de:

" MHP bitmez! "
Bozkurt mahir
2 ay önce
"BEN TÜRK'ÜM" DİYORSANIZ BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDASINIZ...

1. Tarihte Kurulan İlk Türk Devleti, Asya Hun Devleti
2. Türk Adı İle Kurulan İlk Milli Türk Devleti,I.Göktürk Devleti
3. Yerleşik Yaşama Geçen İlk Türk Devleti, Uygurlar
4. Yazıyı İlk Kullanan Türkler, II. Göktürk ( Kutluklar )
5. Avrupa’da Kurulan İlk Türk Devleti, Avrupa Hun Devleti
6. İstanbul’u İlk Kuşatan Türkler, Avarlar
7. Alfabeyi İlk Kullanan Türkler, Türgişler
8. Parayı ilk kullanan Türkler, Sibirler
9. İlk Türk Parasını Basan Türkler, Türgişler
10. Bizans’la Siyasal İlişki Kuran İlk Türkler, Göktürkler
11. Türk Tarihinin İlk Yazılı Antlaşması, Asya Hun-Çin Ant.
12. İlk Türk Alfabesi, Göktürk –Orhon Alfabesi
13. Töreyi yazı hale getiren ilk Türkler, Uygurlar
14. Türk Tarihi ile ilk yazılı belgeler, Orhun Kitabeleri
15. Tarihte ilk onlu sisteme dayalı ordu, Asya Hunları-Metehan
16. İlk Türk Hükümdarı, Teoman, Asya Hun Devleti
17. Türk adı ilk defa, ÇİN KAYNAKLARINDA Geçer.
18. Türklerin ilk başkenti, Ötüken
19. İlk hayvan sanat üslubu, İSKİTLER
20. İlk ceket, pantolon, kemer ve kemer tokası, İskitler
21. Yabancı dinleri benimseyen ilk Türkler, Uygurlar
22. Anadolu’ya ilk gelen Türkler, Hunlar
23. İlk atlı göçebe Türk uygarlığı, İskitler
24. Kâğıt ve matbaayı ilk kullanan Türkler, Uygurlar
25. Tarihte atı ilk evcilleştirilen millet, Türkler
26. İlk yazılı Türk Milli Tarih kaynağı, Orhun Kitabeleri
27. İlk yoğurt, pastırma ve konserve et, Türkler
28. En uzun destanı, Manas-Kırgızlar
29. Musevi olan tek Türkler, Hazarlar
30. İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyu,Karluklar
31. İlk Müslüman Türk devleti,Karahanlılar
32. İlk Müslüman Türk İmparatorluğu,Gazneliler
33. Mısır’da kurulan ilk Türk İslam Devleti, Tolunoğulları
34. Hicaz bölgesine hâkim olan ilk Türk devleti, İhşitler
35. Hindistan’a İslamiyet’i ilk götüren Türkler, Gazneliler
36. Türkçeyi resmi dil ilan eden ilk Türk Devleti, Karahanlılar
37. Türkçeyi resmi dil ilan eden ilk Türk Beyliği, Karamanoğulları
38. Türklerin Anadolu’daki ilk başkenti, İznik
39. İlk Türk denizcisi ve Amirali, Çaka Bey
40. Selçukluların Bizans’la yaptığı ilk savaş, Pasinler
41. Türk âleminin ilk sözlüğü, Divan-I Lügati’t Türk

“alıntı”
Bozkurt mahir
2 ay önce
Devlet Bahçeli 'Terörsüz Türkiye' açılımında nihayet son noktayı koydu ve mecliste ortak komisyon kurulması ve kararların çoğunlukla alınması teklifinde bulundu, ki CHP de aynı görüşte!

AKP, MHP, DEM ve CHP anayasa değişikliği için yeterince çoğunluk sağlıyor!

Ne değişecek kimse bilmiyor!

Cumhuriyet'in son günlerini mi yaşıyoruz?

Tarihimizin en şerefsiz çocukları bizim kuşağımız, istediğin kadar bağır çağır, maç bitti!

Korkulan da bu değil miydi AKP ve CHP aynı safta!

Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini şimdi kim savunacak?

Emperyalizm ve bizlerin gafleti kırk uzun yılda işte bu çaresizlik-çıkışsızlık sahnesini hazır hale getirdi!

Meclisimiz işte çoğunlukla açılımdan yana!

Artık bir iraden yok, ne desen boşuna, ne olacak bilmiyorsun, ülke nereye sürükleniyor bilmiyorsun, kime yenildik bilen yok, bu olup bitenler nedir anlayan yok, ama meclis karar alacakmış. neye karar alacak onu da bilen yok!

Sözüne iradesine güvenebileceğimiz kimsenin kalmayışı, ölümden beter günler yaşıyoruz!

Yıllardır CHP bari sen yapma Cumhuriyetine sahip çık dedikçe, siz CHP'yi niye eleştiriyorsunuz denildi, hadi buyrun, CHP, AKP'yle kucak kucağa!

Tarihimizin en karanlık günlerinden geçiyoruz, hepimiz bu büyük ihanetin ortaklarıyız!

Emperyalizm kendi çocuklarımızı dağa çıkarttı ve silah verip bizi öldürttü ve sonra aynı emperyalizm Fetöcü yüzbinleri ajan yapıverdi, yetmedi liberalini ve islamcısını ihanet odaklarıyla işbirliğine soktu ve yetmedi kendine milliyetçi diyen kesimleri de sonunda gırtlağından yakaladı!

Bizler de bu ihanetin dışında sayılmayız, hepimiz bu büyük utanca ortağız!

Birbirimize hiç güvenmedik, yaptığımız ikazları ciddiye almadık!

Kuşatıldık çevrelendik zehirlendik içten içe çürüyoruz dedikçe hiç birimiz oralı olmalı!

Hepimiz kendi liderimize kör gözlerle öyle inandık, ki, asla, olamaz, yapamaz, dedik!

Hepimiz iktidar uğruna kendi liderimizi kutsadık laf söyletmedik!

Algıya manipüleye gelip hep biz haklıydık hep biz biliyorduk hep biz doğruyuz diye küçük akıllarımızla birbirimizi suçladık, birbirimizin kuyusunu kazdık önünü kestik, ve geldiğimiz yer, bir güç kapıları üstümüze kapattı ve hepimizi yangının içinde çıkışsız bıraktı!

Toprağımız ve milletimiz için tehlikelerin acıların en korkuncunu yaşıyoruz!

Hepimizi ırk din demeden bir arada tutan Cumhuriyet'in büyük koruyucu şemsiyesinde tuhaf şeyler oluyor!

İstediğiniz kadar yorum yapın, analiz kasın, bu saatte sonra istediğiniz doğrulukta konuşun, istediğiniz kadar iyi insanlar olun, bu saatten sonra istediğiniz fedakarlığı gösterin ve sorumlu olun, çaresizsiniz, çünkü mecliste azınlıktasınız!

Şu cümleyi hala anlatamıyoruz, bu saatten sonra filmi geriye çevirecek siyasi gücünüz yok!

Artık hepimiz kendi köşesinde yapayalnız ağlayan çaresiz köle esir onursuz haysiyetsiz insanlarız, neden?

Çünkü 'vatan' duygusu ve sorumluluğunu hayat planlarımızda hep ikinci üçüncü sıraya, ev ve araba ve cep telefonu almaktan dahi öteye koyduk!

Çünkü vatan sorumluluğunu eş dost yakın ağbi köylüm dindaşımdan çok öteye koyduk!

Cumhuriyetimize ve ülkemize apaçık saldırılar yapılırken ve apaçık siyasetine devletine sızılırken yeterince sertlikte cevap vermedik!

Uyarıları ikazları ciddiye ve sorumluluk almadık!

O bizden dedik, yanlışlarını görmezden geldik, o bizim adamımız dedik hırsızlık yapsa bile savunduk!

Koskoca memleket ne badireler gördü, dedik, kişisel sorumluluklardan kaçındık!

Ve an itibariyle yüzde birlik bir istisna dışında ekranlarınız ve siyasetinizin dili algısı Cumhuriyet'in yıkımını konuşuyor ve kimse rahatsız değil!

Bir memleket için daha büyük bir felaket nasıl olabilir, düşmanı konuşturuyor baş üstünde tutuyorlar ve seni susturuyorlar!

Asil ve destansı bir zaferle Batı dışı topraklarda başımızın tacı olan Cumhuriyet en zor günlerini yaşıyor!

Roma'nın en büyük düşmanı Hannibal, Pirenneler ve Alpler ve ovalar ve bataklıklar aştı ve onlarca yıl İtalya'ya kuzeyinden güneyinden nefes aldırmadı, onlarca yıl sürdü istilası ve Roma Hannibal'ı durduramadı! Hannibal, ki, tarihin en büyük komutanlarından biri!

Sonunda Hannibal'ı durduramayacağını anlayan Roma'nın aklına bir fikir geldi, bu Hannibal dedi, kim, Kartacalı! Kartaca nerede Afrika'da! O halde Roma ordusu Hannibal'a İtalya'da değil karşıya geçip Afrika'da savaşacak, yani, ininde!

Roma ordusu Kartaca'ya (Afrika'ya) girince, Kartacalılar, Hannibal'a 'İtalya'yı bırak hemen gel' dediler ve, Hannibal'ın ve Kartaca'nın sonu oldu, düşmanı evine sokmak!

Düşmanı evine sokmayacaktın, düşmanı meclisine sokmayacaktın, düşmanı orduna polisine istihbaratına sokmayacaktın, düşmanı, aydınlarına akademine sokmayacaktın, düşmanı medyana sokmayacaktın!

Nihat Genç
19.05.2025
Bozkurt mahir
2 ay önce
Neden Kurtuluş Savaşını inkar ediyorlar? Kimlere hizmet ediyorlar. Karen Fogg'un eski ve yeni kiralık ajanlarını bu yazıdan sonra daha iyi tanıyacaksınız.

“TÜRK TARİHİNİN HAKKINDAN NASIL GELECEĞİZ, TATLIM?”

Avrupa Birliği (AB) hükümeti, 1998 – 2002 sürecinde, Ankara’daki AB Delegasyonu’nun başına “Büyükelçi” unvanıyla kadın diplomat Karen Fogg’u getirmişti.
Karen Fogg, AB’nin Türkiye’deki baş casusuydu.
Karen Fogg’a verilen görev, Türk tarihini altüst etmekti.
Özellikle de Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri tarihi, tüm gerçekler yok sayılarak yeniden yazılmalı, Türk çocuklarına okullarda öğretilen tarih saptırılmış yeni kavramlarla anlatılmalıydı.

Peki, neydi bu yeni saptırılmış kavramlar?
Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal yoktu!
Kurtuluş Savaşı diye bir savaş olmamıştı! Yunanlıların İzmir’i, İtalyanların Antalya ve civarını, Fransızların Adana, Mersin, Antep, Urfa ve çevresini işgal etmiş oldukları doğru değildi!
İstanbul; İngiliz, Fransız ve İtalyan askeri güçleri tarafından işgal edilmemişti!
Çanakkale Savaşları ve Kurtuluş Savaşı sırasında binlerce Türk askerinin şehit olduğu bilgisi doğru değildi!
İngliz Kralı’na “sığınma” talebinde bulunup bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçan son Osmanlı padişahı Vahdettin hain değil, tam tersine vatansever büyük bir liderdi!
Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimler yapmış olduğu bir uydurmaydı!
Atatürk, “yazı devrimi” adı altında Arap alfabesini kaldırıp Latin alfabesini alarak Türk toplumunu köklerinden koparmış, kültürünü yok etmişti!
Türkiye’de gerekli devrimleri Osmanlı Padişahları yapmıştı!..

Peki, AB casusu Karen Fogg Türk tarihini nasıl ve kimlerin yardımıyla böylesine altüst edecekti?
Karen Fogg, para karşılığı bazı gazetecileri iğfal etti, onları bu amaç doğrultusunda ajan olarak kullandı.
İşte, Karen Fogg’un emrinde çalışmış ajan gazetecilerin bazıları:
Mehmet Ali Birand, Şahin Alpay, Prof. Dr. Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Prof. Dr. Eser Karakaş, Metin Münir, Murat Yetkin, Cüneyt Ülsever, Oral Çalışlar, Ahmet Sever, Lale Sarıibrahimoğlu, Ferai Tınç, Sami Kohen, Semih İdiz, Zeynep Göğüş, Mithat Melen, Mim Kemal, Emine Uşaklıgil, Özgen Acar.

Karen Fogg, “tatlım, canım, sevgilim” diye hitap ettiği bu yerli casusların lideri Mehmet Ali Birand’a açık banka çeki yolluyor, istediğin para miktarını çeke yazabilirsin diyor ve soruyordu:
“Türk tarihinin hakkından nasıl geleceğiz, tatlım?”

AB casusu Karen Fogg’un yönetiminde yerli ajanlar hemen işbaşı yaptılar, yoğun bir çalışmanın içine daldılar.
Peki, sonuçta Karen Fogg amacına ulaştı mı?
Yerli casusların yardımıyla Türk tarihinin hakkından gelebildiler mi?
Bu sorunun yanıtını sizlere, aşağıdaki haberle sunuyorum.

Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir açıklıyor:
“Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, 2016-2017 ders yılından başlamak üzere ortaöğretimde okutukacak ‘Tarih Dersi Öğretim Programı’nı taslak olarak yayınladı.
Programda Atatürk’ten, Kurtuluş Savaşı’ndan, Cumhuriyet Devrimleri’nden söz edilmediği gibi, Osmanlı devletinin öne çıkarıldığı yapay bir tarih anlayışının dayatıldığı gösterilmektedir.
Hazırlanan program göstermektedir ki, lisede tarih öğretimi tarihsiz bir öğretim olarak düşünülmektedir.
Birkaç gün önce yandaş sendikanın ifade ettiği biçimde öğretim programı Kemalizmden yani Atatürkçü düşünceden soyutlanmaya çalışılmış, çocuklarımzı Atatürk ve onun devrimlerinden arındırmak isteyen bir anlayış programa yerleştirilmiştir. Türkiye’de tarih dersi Atatürksüz, Cumhuriyetsiz ve devrimsiz olamaz.
Taslak program, tarih dersi niteliğinden çok inanç öğretisi, ekonomi, sosyoloji ve bazen de İslam felsefesi özellikleri taşımaktadır.
Yapılmak istenilen asıl şeyin, tarih dersinin mevcut içeriğyle ilgili bir hesaplaşma olduğu gözlemleniyor.
Programın genelinde ilk göze çarpan ‘Yeni Osmanlıcı’ düşüncenin ağırlık kazanmış olması, ulus devlet modelinin göz ardı edildiği, kronolojik değil tematik olması gerektiği savıyla hazırlanmış, öğretim programında Türkçe kullanmamaya özel bir önem gösterilmiştir.
Atatürk’ün dediği gibi, “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir durum alır.’”

Değerli Dostlar,

Hergün medyada dinlemekten, izlemekten bıktığımız siyasi didişmeler asıl gerçeğin üzerini örtmektedir.
Hedefte Türk Milleti vardır!
İç ve dış düşmanlar Türk’e karşı birleştiler!
Diliyle, tarihiyle Türk’ü bu topraklardan silmek istiyorlar!

Bu yalın gerçeğin karşısında hâlâ “Yenilmedik dimdik ayaktayız!” diyen sözde Atatürkçülere ne demeli?
Onlara, siz “Türk’ten yana mısınız yoksa Türk’e karşı mısınız?”
diye sorup çok kısa ve net yanıt istemeliyiz…

Yılmaz Dikbaş
10 Nisan 2016, Pazar

0532 233 31 52
Bozkurt mahir
2 ay önce
*BU YAZIYI KİM YAZMIŞSA TEBRİK EDİYORUM. MUTLAKA SABIRLA SONUNA KADAR OKUYUN.! 🧠*
Osmanlıyı 1299 yılında Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur.
Osmanlı imparatorluğu;
- 1299 da kurulmuş, 1579'a kadar 3 asır YÜKSELMİŞ....
- 1579 dan 1699 kadar,
1 Asır DURAKLAMIŞ.
- 1699 dan 1919 kadar.
GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR.
Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı;
- Halifeliğe kadar olan Osmanlı... (1299-1517) Nam-ı diğer Türk İmparatorluğu
- 1517 tarihinde Halifeliğin alınmasından sonraki Araplaşan Osmanlı İmparatorluğumuz… Ve Araplaştıkça daha çok batan koca Osmanlı İmparatorluğumuz…
Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu...
Ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…
O günkü şartlarda halifeliği olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler...
Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerdedir. (1517)
Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler...
İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur.
Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarından seçilecek iki bin civarında ulemanın, Mollanın, Ebussuud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlanır...
İmparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir deyişle; Türk İslam’ının terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini sağlamak konusunda anlaşırlar.
Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır, “Türk’üm!”, “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir.
Bu dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm!", “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir.
Maalesef Osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine, Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur...
1603 yılına gelindiğinde artık Ehl-i Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır; yerine Halidî, Nakşî, Kürdî Tekkeler kurulur.
Yine bu dönem Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir,
1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar. (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…)
Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilirler…
Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, böylece kırdırılırlar, ganimet bile toplatmazlar…
Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…
Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak için de Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler.
Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır… Buna tarihimizde “Ekrad (kürtleşmiş) Türkmanlar” denir…
Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…)
Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.
Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir, artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir... Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…
Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler…
Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar…
Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur. 1563’te ise Rumların matbaası vardır.
Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra, 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz; ama bilgiye sahip olmak için artık çok geçtir…
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır:
1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir Türk imparatorluğu (Osmanlı) varken; neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de Kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?
Osmanlı bu dönemde; yani yaklaşık son 250 sene, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, nihayet 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşını kazanana kadar tüm savaşları kaybetmiştir.
Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi mezhepçi politikalara dönülmeseydi; koca bir imparatorluk batar mıydı?
Ve yine; Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş'ların, Seyit Gazi'lerin, Ahmet Yesevi'lerin İslam’ı, İslam değil miydi?
Osmanlıyı kuran Şeyh Edebali'lerin İslam’ı, Akşemseddin'lerin İslam’ı İslam değil miydi de, Ebussuud'lara teslim edip batırdık koca imparatorluğu…
Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.
Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi der ki:
*“Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!”*
İşte bu yüzden "Arap sevici, mezhepçi" değil, Cumhuriyetçiyiz, Türk'üz, Atatürkçüyüz...
Ne Mutlu Türküm diyene...!!!
Alıntı.
Bozkurt mahir
2 ay önce
HEM İSLAMI SATTINIZ, HEM TÜRKLÜĞÜ SATTINIZ. TÜRK İSLAM UYANIYOR GEÇMİŞ OLSUN. SONUÇ İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ OLACAK.
Bozkurt mahir
2 ay önce
*BU YAZIYI KİM YAZMIŞSA TEBRİK EDİYORUM. MUTLAKA SABIRLA SONUNA KADAR OKUYUN.! 🧠*
Osmanlıyı 1299 yılında Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur.
Osmanlı imparatorluğu;
- 1299 da kurulmuş, 1579'a kadar 3 asır YÜKSELMİŞ....
- 1579 dan 1699 kadar,
1 Asır DURAKLAMIŞ.
- 1699 dan 1919 kadar.
GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR.
Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı;
- Halifeliğe kadar olan Osmanlı... (1299-1517) Nam-ı diğer Türk İmparatorluğu
- 1517 tarihinde Halifeliğin alınmasından sonraki Araplaşan Osmanlı İmparatorluğumuz… Ve Araplaştıkça daha çok batan koca Osmanlı İmparatorluğumuz…
Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu...
Ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…
O günkü şartlarda halifeliği olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler...
Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerdedir. (1517)
Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler...
İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur.
Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarından seçilecek iki bin civarında ulemanın, Mollanın, Ebussuud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlanır...
İmparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir deyişle; Türk İslam’ının terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini sağlamak konusunda anlaşırlar.
Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır, “Türk’üm!”, “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir.
Bu dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm!", “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir.
Maalesef Osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine, Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur...
1603 yılına gelindiğinde artık Ehl-i Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır; yerine Halidî, Nakşî, Kürdî Tekkeler kurulur.
Yine bu dönem Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir,
1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar. (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…)
Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilirler…
Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, böylece kırdırılırlar, ganimet bile toplatmazlar…
Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…
Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak için de Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler.
Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır… Buna tarihimizde “Ekrad (kürtleşmiş) Türkmanlar” denir…
Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…)
Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.
Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir, artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir... Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…
Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler…
Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar…
Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur. 1563’te ise Rumların matbaası vardır.
Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra, 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz; ama bilgiye sahip olmak için artık çok geçtir…
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır:
1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir Türk imparatorluğu (Osmanlı) varken; neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de Kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?
Osmanlı bu dönemde; yani yaklaşık son 250 sene, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, nihayet 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşını kazanana kadar tüm savaşları kaybetmiştir.
Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi mezhepçi politikalara dönülmeseydi; koca bir imparatorluk batar mıydı?
Ve yine; Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş'ların, Seyit Gazi'lerin, Ahmet Yesevi'lerin İslam’ı, İslam değil miydi?
Osmanlıyı kuran Şeyh Edebali'lerin İslam’ı, Akşemseddin'lerin İslam’ı İslam değil miydi de, Ebussuud'lara teslim edip batırdık koca imparatorluğu…
Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.
Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi der ki:
*“Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!”*
İşte bu yüzden "Arap sevici, mezhepçi" değil, Cumhuriyetçiyiz, Türk'üz, Atatürkçüyüz...
Ne Mutlu Türküm diyene...!!!
Alıntı.
Bozkurt mahir
2 ay önce
UNUTMADIM..1..
Habur'u alkışlayan da BEN DEGILDIM VALLAHI...Akpliler ve HDP lilerdi.çözüm sürecini destekleyen de...
Barzani ve şivan phicine alkışlayıp akp kongresinde diyarbakırda. .TÜRKIYE SENİNLE GURUR DUYUYOR Diye bagiranda ben yani ÜLKÜCÜ LER değildi. .

Süleyman Şah'ın türbesi bir gecede apar topar kaçırılırken gurur duyan da, Diyarbakır'daki o meydandan Apo'nun mektubu okunurken gözleri dolan da...VALLAHİ BENIM ÜLKÜCÜM degildi..
alkışlamaya devam edenlerde.. !..
***
Bize.HEPIMIZE Ödettiler ...Irak'ın kuzeyinden Suriye'nin kuzeyine Türkiye sınırları içinden geçerek silah taşıyan teröristlerin yedikleri kebapların, lahmacunların, fasulyelerin, kadayıfların parasını...
. Tıpkı 20 yıldan fazla ödeyeceğimiz, hazine garantili hastanelerin, köprülerin, havaalanlarının parasını öder gibi...
kızıp , ağladigim kahroldugum zamanlardi bunlar ama VALLAHI BENIM ÜLKÜCÜM Bunları onaylamadi o gün ..
o köprülerin bacakları görünür şeklide gurur pozu vererek, aileyle birlikte öz çekim yapanlarda benim ÜLKÜCÜM..değildi..
AMA NEOLDUYSA SONRA OLDU..SARAYA GUDEN PARTIMizin BASKANI ..bey ..biranda cark etti veee
Biz bunlari TÜRK VE ATATÜRK DÜŞMANI
O.smanlı Ç.ocuklarını..Başımıza reyis yaptik..
Bilge lider ve yeni reyis..ulkucu yüm diywn zevat
Gecmişi unuttu..
Unatanin kanı bozuktur
Bozkurt mahir
2 ay önce
Bir Mevlid Hikâyesi…

İsmail Şimşek rahmetli olmuştu. Ankara Ocağı Yönetim Kurulu Üyesi yiğit bir ülkücüydü,yiğit, fedâkâr.. Hastalığının son dönemlerinde olduğunu bildiği günlerde, yani vuslata çok yakın olduğu günlerde bile arkadaşlarını düşünecek kadar, arkadaşlarını yani ülküdaşlarını düşünecek kadar samimî bir ülkücüydü…

Mamak Cezâevi’ndeki işkence şartlarında hastalanmış ve bu hastalık sonucu Mevki Hastanesi Mahkûm koğuşuna sevk edilmişti. Haftalık ziyaretlerimiz, İsmail’in ân be ân ölüme nasıl yaklaştığını izlemek gibi bir kahra dönüşmüştü. Gözlerine yuvalanan sarı renk her gün daha da koyulaşıyordu.. Sanki bir sonbahar yaprağı, sanki bir vedâ yaprağı konuyordu gözlerine…

Ve son görüşmelerimizden birinde kendisine Adnan İslamoğulları ile birlikte yaptığımız, “bir şekilde” hastaneden kaçırarak yurtdışına çıkarma teklifimizi de reddetmişti, “çekemem…” demişti… Bir kelime ile reddetmişti bunu, “çekemem…”.

Hakikaten hayatı bile “çekemeyecek” durumdaydı…

İsmail Şimşek kısa bir süre sonra Ankara Mevki Hastanesi Mahkûm koğuşunda muazzez ruhunu teslim etti…

Adnan İslâmoğulları’nın yıllar evvel yazdığı İsmail Şimşek’i anlatan “Bir Paket Kestane Şekeri…” başlıklı çok güzel ve ülkücü hareketin klasikleri arasında girmiş bir yazısı vardır. Yeni neslin muhakkak okuması gereken yazılardandır o yazı, bizi anlatır.. Nasıl acıyla yoğrulmuş bir hareket olduğumuzu…

İşte “Bir mevlid hikâyesi” bu yiğit ülküdaşımızın, İsmail Şimşek’in mevlidinin hikâyesidir.

Sivas Yurdu’nda kalıyorduk…

Lokumları, şekerleri, külâh yapacağımız kâğıtları aldık ve Sivas Yurdu’na geldik…

Bin tane küllâh yaptık…

12 Eylülden sonra ilk mevlid…

Kocatepe Câmii henüz inşâ hâlinde idi. Mevlid, şimdi mağaza olan ve câmi tamamlanıncaya kadar namazların kılındığı kısımda okutulacaktı…

Henüz ibâdete tamamıyle açılmamış olsa da sonuçta Mevlid Kocatepe Camii’nde idi, İsmail Şimşek ve bizim 12 Eylül zindanlarında ölen ülküdaşımıza adına okutuluyordu…

Bin sayısı bu yüzden bana çok az geldi…

En az iki-üç bin kişi gelir düşüncesindeydim…

Bu sebeple arkadaşlara tedbirli olmalarını tembih etmekten kendimi alamadım:

“Kesinlikle mevlidte vazifeli ve teşkilattan arkadaşlar dağıtılan şekerleri, lokumları almayacaklardı, gelenlere yetmeyebilirdi ve Allah korusun mahçûb olabilirdik…”

Bu hususta çok ciddi olarak endişe ediyordum. Mevzu bizim için o kadar mühim ve hayatîydi ki, mevlidle alâkalı hazırlıkları, şeker/lokum sayısına ve yetmeme ihtimâline kadar aldığımız tedbirleri rahmetli Gâlip Amca’ya da anlatmıştım. Anlattığımda o bu durumlarda çoğu zaman olduğu gibi kendine has üslubuyla tebessüm etmişti, gözlüklerinin üzerinden…

O ân bu tebessümün sebebini anlayamadım…

Mevlid günü geldi çattı. Biz şekerlerimizi, lokumlarımızı ve gül sularını alarak câmiye gittik…

Öğlen namazı kılındı, cemaat çıktı…

İşte o zaman Galip Amca’nın tebessümünün hikmetini anladım…

Mevlide yüz kişi bile gelmemişti…

Şekerlerimiz fazla fazla yetti katılanlara!!!

Fakat en azından biz mahçûp olmadık…

O günden sonra, nerede mangalda kül bırakmayan insan görsem aklıma hep o mevlid gelir…

Koskoca Ankara’da elli(50) haydi bilemediniz altmış(60) kişinin katıldığı bir ülkücü şehid mevlidiydi İsmail Şimşek’in ve ölen bütün ülküdaşlarımızın adına okuttuğumuz mevlidi.

Hareketin zaafları üzerinde not ettiğim en önemli olaylardan biridir bu:

“Kendi değerlerinin farkında olmama hâli…”

Sonra ki yıllarda hep aynı şekilde devam etti bu vefâsızlık…

Aslında duyarlı insanlardır ülkücüler, o gün, “bir arkadaşımız saldırıya uğradı koşun” deseydik inanın yüzlerce ülkücü gelirdi olay mahalline…

Ama mevlid’e gelmediler…

Barış dönemlerde çok fazla savrulmamızın nedenlerinden biri de bu ruh hâlimiz olabilir mi?

Ne dersiniz?

Not : mezarı yozgat a giderken Yerköye çok yakın buruncuk köyünde ....
Bozkurt mahir
2 ay önce
Tam bir zillet
* Katar 1,2 trilyon dolar;
* BAE 1,4 trilyon dolar,
* Suudi Arabistan 1 trilyon dolar
Toplam tam 3,6 trilyon dolar ABD’ye silah alım, ticaret ve yatırım taahhütünde bulundu.

Ve diğer Müslman ülkeler de çok farklı değil…

Sırf iktidarlarını kaybetmemek için İslâm coğrafyasının kaynaklarını zalim ve katillere peşkeş çekiyorlar

Allah’ım!
Müslüman halkları uyandır,
Müslümanları bu zilletten kurtar ve aziz eyle,
Tüm Müslüman ülkelerin başındaki zelil, ezik ve ABD/İsrail’in dost ve işbirlikçi liderden ve iktidarlardan kurtar. Amin!

Hiçbirşey Bulunamadı!

Üzgünüz, ancak {{search_query}} arama sorgunuz için veritabanımızda hiçbir şey bulamadık. Lütfen başka anahtar kelimeler yazarak tekrar deneyin.