İNÖNÜ ve MENDERES TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ NASIL YOK ETTİ!?..
Türkiye Nasıl Oyuna Getirildi? Bir Havacılık Rüyasının Sessizce Katledilişi.
II. Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye'nin önünde eşsiz bir fırsat vardı. Sadece göklere yükselmek değil, aynı zamanda bağımsız bir gelecek inşa etmek mümkündü. Genç Cumhuriyet, kendi uçaklarını tasarlıyor, kendi mühendislerini yetiştiriyor, kendi fabrikalarında üretim yapıyordu. Bu çabanın merkezinde ise Türk Hava Kurumu (THK) yer alıyordu.
THK-5, THK-13, ve hatta jet motorlu THK-16 Mehmetçik gibi projeler, Türkiye’nin kendi savaş uçağını üretebilecek seviyeye geldiğini gösteriyordu.
Ancak sonra birkaç "yardım paketi", birkaç dostane ziyaret, birkaç yeni hükümet kararıyla bu hayaller yere çakıldı. Ve bu çöküş, başarısızlıktan değil; başarılı olmaları istenmediği için yaşandı.
Bu yazı, Türkiye’nin nasıl oyuna getirildiğinin, havacılık sanayisinin nasıl sabote edildiğinin, ve bundan alınması gereken dersin hikâyesidir.
THK’nın Yükselişi: Bağımsızlık İçin Kanat Açmak:
1930'lar ve 40'larda Türkiye, Atatürk'ün hedeflediği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için sanayileşmeye hız vermişti. Havacılık, bu modernleşme projesinin merkezindeydi. Etimesgut Uçak Fabrikası, Türkiye’nin kendi uçağını tasarlayıp ürettiği bir yerdi.
Bu dönemde THK:
THK-5 gibi sivil ve askeri kullanıma uygun küçük uçaklar üretti,
THK-13 gibi araştırma planörleri tasarladı,
Ve en önemlisi, THK-16 Mehmetçik ile jet çağının kapısını araladı.
Türkiye, sadece montaj yapmıyordu; uçak tasarlıyor, üretiyor, test ediyordu.
NATO ve Marshall Planı: Yardım mı, Pranga mı?
1952’de Türkiye NATO’ya katıldı. Marshall Planı kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nden bolca askeri yardım aldı. Uçaklar, silahlar, danışmanlar geldi.
Ancak bu yardımların açıkça söylenmeyen bir bedeli vardı:
“Amerikan uçakları varken yerli uçakla uğraşmayın.”
“Askeri sisteminizi NATO standartlarına göre kurun.”
“Biz size veririz, siz üretmeyin.
Ve bu politikalara, iktidara yeni gelen Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti tam anlamıyla boyun eğdi.
Demokrat Parti’nin Rolü: Egemenliği Teslim Etmek:
Demokrat Parti’nin uygulamalarıyla:
- THK’nın üretim sorumluluğu Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKEK) devredildi.
- THK-5, THK-13, THK-16 gibi projeler raf kaldırıldı ya da yok edildi.
- Havacılığa dair kamu yatırımları kesildi, projeler “ekonomik değil” denilerek durduruldu.
- Bazı prototipler yakıldı, belgeler kayboldu, mühendisler tasfiye edildi.
- Kısacası Türkiye, “nasıl olsa ABD’den geliyor” diyerek bağımsız havacılığını kendi elleriyle yok etti.
ABD Ne Yaptı? "Hayalet" Uçaklar İnşa Etti
- Aynı dönemde Amerika, kendi savunma sanayine dev yatırımlar yaparak:
- F-117 Nighthawk: Dünyanın ilk operasyonel radar görünmez uçağını,
- B-2 Spirit: Kıtalararası menzilli hayalet bombardıman uçağını,
- F-22 Raptor ve F-35 Lightning II: 5. nesil, görünmez ve akıllı savaş uçaklarını geliştirdi.
Amerika bunu başarabildi çünkü:
- Savunma sanayisini korudu,
- Uzun vadeli bilimsel araştırmalara yatırım yaptı,
- Yerli sanayiye güvendi, dışarıya bağımlı hale gelmedi.
Türkiye’ye ise, “Sen uğraşma, biz verelim” denildi. Ve bu teklif, “iyi niyetli yardım” gibi gösterildi.
Bedeli Ne Oldu?
Bu teslimiyetin sonuçları çok ağır oldu:
- Türkiye kendi jetini üretebilecekken onlarca yıl dışa bağımlı kaldı.
- NATO’dan dışlandığında ya da ABD ambargo koyduğunda hiçbir alternatif üretemedi.
- Yerli mühendisler, tasarımcılar ya göç etti, ya görmezden gelindi, ya da tarihten silindi.
- Bugün Türkiye, F-35 programından çıkarıldığında, bunu telafi edecek bir alternatifi hemen sunamadı çünkü 1950’lerde bu altyapı bilerek yok edilmişti.
Geri Dönüş: Geç Ama Umutlu:
Son yıllarda Türkiye bu tarihi hatayı telafi etmeye çalışıyor:
—Hürkuş: Yerli temel eğitim uçağı,
—Bayraktar ve Anka, Aksungur: Dünya çapında tanınan SİHA’lar,
—KAAN (TF-X): Türkiye’nin 5. nesil savaş uçağı projesi.
Bunlar sadece askeri projeler değil; yeniden kanatlanan bir ulusal iradenin sembolü.
Ama unutmayalım: Bu yola 1945’te devam edilseydi, bugün Türkiye belki de kendi hayalet uçağını çoktan üretmiş olurdu.
Kanatlarını Satarsan, Uçamazsın:
THK’nın, MKEK’in ve Etimesgut’un hikâyesi basit bir sanayi başarısızlığı değildir. Bu, bir milletin kandırılışının, aldatılışının, ve suskun sabotajının hikâyesidir.
Bugün hâlâ geç değil. Ama bu kez şu dersi unutmayalım:
"Yardım olarak gelen zinciri, bilezik sanma.
Kendi uçağını yapmazsan, başkasının savaşında piyon olursun."
—Gazete İnsan
Necattin Kökten
Türkiye Nasıl Oyuna Getirildi? Bir Havacılık Rüyasının Sessizce Katledilişi.
II. Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye'nin önünde eşsiz bir fırsat vardı. Sadece göklere yükselmek değil, aynı zamanda bağımsız bir gelecek inşa etmek mümkündü. Genç Cumhuriyet, kendi uçaklarını tasarlıyor, kendi mühendislerini yetiştiriyor, kendi fabrikalarında üretim yapıyordu. Bu çabanın merkezinde ise Türk Hava Kurumu (THK) yer alıyordu.
THK-5, THK-13, ve hatta jet motorlu THK-16 Mehmetçik gibi projeler, Türkiye’nin kendi savaş uçağını üretebilecek seviyeye geldiğini gösteriyordu.
Ancak sonra birkaç "yardım paketi", birkaç dostane ziyaret, birkaç yeni hükümet kararıyla bu hayaller yere çakıldı. Ve bu çöküş, başarısızlıktan değil; başarılı olmaları istenmediği için yaşandı.
Bu yazı, Türkiye’nin nasıl oyuna getirildiğinin, havacılık sanayisinin nasıl sabote edildiğinin, ve bundan alınması gereken dersin hikâyesidir.
THK’nın Yükselişi: Bağımsızlık İçin Kanat Açmak:
1930'lar ve 40'larda Türkiye, Atatürk'ün hedeflediği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için sanayileşmeye hız vermişti. Havacılık, bu modernleşme projesinin merkezindeydi. Etimesgut Uçak Fabrikası, Türkiye’nin kendi uçağını tasarlayıp ürettiği bir yerdi.
Bu dönemde THK:
THK-5 gibi sivil ve askeri kullanıma uygun küçük uçaklar üretti,
THK-13 gibi araştırma planörleri tasarladı,
Ve en önemlisi, THK-16 Mehmetçik ile jet çağının kapısını araladı.
Türkiye, sadece montaj yapmıyordu; uçak tasarlıyor, üretiyor, test ediyordu.
NATO ve Marshall Planı: Yardım mı, Pranga mı?
1952’de Türkiye NATO’ya katıldı. Marshall Planı kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nden bolca askeri yardım aldı. Uçaklar, silahlar, danışmanlar geldi.
Ancak bu yardımların açıkça söylenmeyen bir bedeli vardı:
“Amerikan uçakları varken yerli uçakla uğraşmayın.”
“Askeri sisteminizi NATO standartlarına göre kurun.”
“Biz size veririz, siz üretmeyin.
Ve bu politikalara, iktidara yeni gelen Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti tam anlamıyla boyun eğdi.
Demokrat Parti’nin Rolü: Egemenliği Teslim Etmek:
Demokrat Parti’nin uygulamalarıyla:
- THK’nın üretim sorumluluğu Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKEK) devredildi.
- THK-5, THK-13, THK-16 gibi projeler raf kaldırıldı ya da yok edildi.
- Havacılığa dair kamu yatırımları kesildi, projeler “ekonomik değil” denilerek durduruldu.
- Bazı prototipler yakıldı, belgeler kayboldu, mühendisler tasfiye edildi.
- Kısacası Türkiye, “nasıl olsa ABD’den geliyor” diyerek bağımsız havacılığını kendi elleriyle yok etti.
ABD Ne Yaptı? "Hayalet" Uçaklar İnşa Etti
- Aynı dönemde Amerika, kendi savunma sanayine dev yatırımlar yaparak:
- F-117 Nighthawk: Dünyanın ilk operasyonel radar görünmez uçağını,
- B-2 Spirit: Kıtalararası menzilli hayalet bombardıman uçağını,
- F-22 Raptor ve F-35 Lightning II: 5. nesil, görünmez ve akıllı savaş uçaklarını geliştirdi.
Amerika bunu başarabildi çünkü:
- Savunma sanayisini korudu,
- Uzun vadeli bilimsel araştırmalara yatırım yaptı,
- Yerli sanayiye güvendi, dışarıya bağımlı hale gelmedi.
Türkiye’ye ise, “Sen uğraşma, biz verelim” denildi. Ve bu teklif, “iyi niyetli yardım” gibi gösterildi.
Bedeli Ne Oldu?
Bu teslimiyetin sonuçları çok ağır oldu:
- Türkiye kendi jetini üretebilecekken onlarca yıl dışa bağımlı kaldı.
- NATO’dan dışlandığında ya da ABD ambargo koyduğunda hiçbir alternatif üretemedi.
- Yerli mühendisler, tasarımcılar ya göç etti, ya görmezden gelindi, ya da tarihten silindi.
- Bugün Türkiye, F-35 programından çıkarıldığında, bunu telafi edecek bir alternatifi hemen sunamadı çünkü 1950’lerde bu altyapı bilerek yok edilmişti.
Geri Dönüş: Geç Ama Umutlu:
Son yıllarda Türkiye bu tarihi hatayı telafi etmeye çalışıyor:
—Hürkuş: Yerli temel eğitim uçağı,
—Bayraktar ve Anka, Aksungur: Dünya çapında tanınan SİHA’lar,
—KAAN (TF-X): Türkiye’nin 5. nesil savaş uçağı projesi.
Bunlar sadece askeri projeler değil; yeniden kanatlanan bir ulusal iradenin sembolü.
Ama unutmayalım: Bu yola 1945’te devam edilseydi, bugün Türkiye belki de kendi hayalet uçağını çoktan üretmiş olurdu.
Kanatlarını Satarsan, Uçamazsın:
THK’nın, MKEK’in ve Etimesgut’un hikâyesi basit bir sanayi başarısızlığı değildir. Bu, bir milletin kandırılışının, aldatılışının, ve suskun sabotajının hikâyesidir.
Bugün hâlâ geç değil. Ama bu kez şu dersi unutmayalım:
"Yardım olarak gelen zinciri, bilezik sanma.
Kendi uçağını yapmazsan, başkasının savaşında piyon olursun."
—Gazete İnsan
Necattin Kökten
9 gün önce