Logo
Bozkurt mahir
TÜRK TARİHİNİ BİLMEMEK
Soner Yalçın 31.01.2018

“Rabova” nedir bilir misi­niz?

Hayır, “Rojava” demiyo­rum; “Rabova” diyorum.
Maşallah! “Rojava”yı bilme­yeniniz yok; hepinize ezber­lettiler! Suriye'de; Derik'ten Afrin'e kadar sınırımızda uzanan 700 km'lik alana “Rojava” diyorlar; sözüm ona “Batı Kürdistan!”

Öyle propaganda yaptılar ki… Çoğu kişi sanıyor ki, “Rojava” Kürtlerin yurdu! Bir de ideolojik temel inşa ediyorlar; “Kemalizm'den kaçan Kürtler buraya sığındı!” Bitmez tükenmez PKK ya­lanlarından biri bu.

Neyse... Soruma döneyim:

“Rabova” nedir?

Bilmiyorsunuz değil mi? “Yevmüşşüheda” de­sem…
Yani, “Masum Şehitler Günü”…
Hatırlayanınız çıktı mı? Sanmam!

Yazayım:

Tarih: 30 Eylül 1918. Osmanlı, I. Dünya Savaşı'nı kaybetmek üzereydi artık. Alman Mareşal Liman von Sanders komutasındaki Os­manlı Ordusu, Şam'ı boşaltıp Halep'e çekilme kararı aldı.

Şam'da binlerce Türk aile­si vardı… Binlerce kadın-çocuk Türk yollara düştü. İnsan acıma­sızlığının boyutunu nere­den bilsinler?
Tren, Şam-Rayak demir­yolunun geçtiği Rabova boğazında saldırıya uğradı. Boğazın iki yakasını tutmuş ayrılıkçı Araplar silahlarla treni taramaya başladı. Saldırganların gözü öylesine kin doluydu ki, bir tek sağ çocuk bile bırakmadılar…

Rabova katliamının olduğu her “30 Eylül” günü “Ma­sum Şehitler Günü” olarak anıldı. Zamanla unutuldu gitti!

Sonra, “Ermeni soykırımı” sözleri bilinçlere şırınga edildi!

Sonra, “Rojava direnişi” lafları bilinçlere şırınga edildi!

Bırakınız “Masum Şehitler Günü” anmasını, “Rabova kıyımını” bile bilen kalmadı.

PKK-FETÖ ve liboş düşünce ikliminde yetişen insanımız tarihine düş­man kesildi!
Türklük, faşistlik oluverdi!
30 EYLÜL MASUM ŞEHİTLER GÜNÜ

Bir zamanlar Şam Osmanlı şehri idi. 1. Dünya Savaşında Şam Hastanesinde Filistin Cephesinden gelen yaralı Osmanlı askerleri yatıyordu. Filistin Cephesinde Lawrance komutasındaki Arap Bedevileri “Esir almak yoook!..” bağrışları ile Şam’a doğru çekilmekte olan Türk Mehmetçiğine saldırdılar. İşte bu saldırıdan kurtulanlar Şam Hastanesine yatırılmıştı. Öyle ki hastane yatakları tam dolmuş, hastane avlusunda yüzlerce yaralı Mehmetçik sedyelerde inliyordu. Bedevi atlıları bir sabah gün ışırken geldiler. Önce hastane avlusunda sedyelerde yatan Mehmetçikleri, “Mermi israfı olmasın” diye eğri kılıçlarla kellelerini kesip, karınlarını deştiler, sonra hastane içine girip ağır yaralıları katlettiler. Biz onlarla “Din kardeşi” olduğumuza inanıyorduk değil mi?

Bir zamanlar Osmanlı şehri olan Şam’daki bu vahşetten sonra şehirdeki subay ve memurlar Şam’ın elden çıktığını kabullendiler. Önce çocuklar ve anneler trenle Halep’e taşınmaları gerekiyordu. Binlerce çocuk, anneler ve nineleri vagonlara balık istifi dolduruldu. Masumlar treni Rabova (Barada) Boğazı’na geldiğinde demiryoluna döşenmiş taşlarla tren katarı durduruldu. Boğazın iki yakasında pusuya yatmış Arap Bedevileri ve Ermenilerin yaylım ateşi başladı sonra. Tren vagonlarından yükselen çığlıklar silah seslerini bastırıyordu. Çocuklar annelerine, ninelerine sarılıp kucak kucağa can verdiler. Ümmet kardeşimiz Arap Bedevileri ve Ermeniler vagonlara girdiler sonra, ağır yaralıları da susturdular.

Binlerce masum çocuk; genç, yaşlı kadınların öldürüldüğü 30 Eylül 1918 Cumhuriyet yıllarında “Masum Şehitler Günü” olarak anılırdı. Sonra unuttuk her şeyi, Arap Bedevileri ile yeniden “Ümmet kardeşi” olduk, “Din kardeşi” olduk, sarmaş dolaş olduk…
Alper Aksoy
17 gün önce

Henüz Yanıt Yok

Görünüşe göre bu yayının henüz herhangi bir yorumu yok. Bu yayına Bozkurt mahir tarafından yanıt vermek için, alttaki üzerine tıklayın