Logo
Bozkurt mahir
10 saat önce
II. Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1.592.806 km² toprak kaybı ile en çok toprak kaybeden padişahlarından biri oldu.[1][2][3][4][5][6] 1878'den 1908'e kadar Mısır, Sudan, Habeş vilayetleri (Eritre, Cibuti, Kuzey Somali toprakları), Tunus, Sırbistan, Karadağ, Dobruca ile birlikte Romanya, Bulgaristan, Girit, Kars, Batum, Ardahan, Artvin, Bosna-Hersek ve Kotur, onun döneminde kaybedildi. Yemen'de 1904 sonrasında İmam Yahya ve Şeyh İdrisi isyanları, Lübnan'da Ammiya Ayaklanması baş gösterdi, Kuveyt özerk hale gelip İngiliz kontrolüne girdi, Arabistan'da döneminin başında sağlanan kontrol 1902 ve sonrasında İbn Suud isyanı ile kaybedildi.

II. Abdülhamid tahta geçtiğindeki Osmanlı toprakları (1876).
II. Abdülhamid tahta geçtiğindeki Osmanlı toprakları (1876).

II. Abdülhamid tahtan indirildiğinde Osmanlı İmparatorluğu (1909)
II. Abdülhamid tahtan indirildiğinde Osmanlı İmparatorluğu (1909)
Romanya, Sırbistan ve Karadağ'ın bağımsızlığı
Teselya'nın Yunanistan tarafından işgali
Arnavut Milliyetçi Hareketi ve Prizren İttifakı
Kıbrıs'ın Birleşik Krallık'a kiralanması
Avusturya-Macaristan'ın Bosna-Hersek'i işgali
İran'a Kotur ve çevresinin terki
Fransa'nın Tunus'u işgali
İngiltere'nin Mısır'ı işgali ve Akabe Krizi
Sudan ve Habeş vilayetlerinin kaybı
Doğu Rumeli'nin Bulgaristan Prensliği ile birleşmesi
Bozkurt mahir
2 gün önce
Irak'tan Suriye'ye, Lübnan'a, Ürdün'e kadar uzanan kuşakta 10 milyon Türkmen yaşıyor.
Türkiye bu Türkmenleri örgütleyerek ciddi siyasi ve askeri kuvvet meydana getirebilirdi. Böylelikle hem Türkiye'nin hem de Türkmenlerin güvenliği sağlanırdı.
Maalesef Türkiye bunu yapmak yerine başkalarını memnun etmeye çalıştı.

Mehmet Fatih Bekirhan
Bozkurt mahir
2 gün önce
📌 DÜRZİLER KİMDİR?

Ortadoğu’nun en gizemli topluluklarından biri olan Dürziler (Arapça: الدروز al-Durūz, tekil: Druzî), hem bir etnik grup hem de dini topluluk olarak bilinir. Kökleri 11. yüzyılda ortaya çıkan bir İsmailî kökenli monoteist inanç sistemine dayanır.

1. Tarihî Köken

Dürzilik, 11. yüzyılda Fatımi Halifesi el-Hâkim Biemrillâh (996–1021) döneminde ortaya çıktı.

Hamza ibn Ali ve Muhammed ed-Darazi bu inancın kurucu teologlarıdır. Ed-Darazi’den dolayı topluluk “Dürzî” adını almıştır.

İlk olarak Mısır’da doğmuş, sonra Lübnan Dağlarına ve Suriye’ye yayılmıştır.

1043’te “kapıların kapanması” (iblağü’l-ebvab) denilen bir dönemle misyonerlik sona ermiş, dine yeni katılım durmuştur. Bu yüzden Dürziler kapalı bir topluluk olarak kalmıştır.

2. İnanç Sistemleri

Dürzilik İslam’ın Şiî-İsmailî mezhebi kökenli olsa da zamanla ayrı, senkretik (karma) bir inanç halini almıştır.

Temel özellikleri:

Tevhit (Allah’ın birliği) vurgusu.

Reenkarnasyon (ruh göçü) inancı.

İnanç kitapları: Hikmet Risaleleri (Rasâil al-Hikma).

Kur’an’a saygı duyarlar, fakat literal (harfî) yorumdan çok batınî (gizli) yorumu benimserler.

İbadetleri gizlidir, halka açık cami veya kiliseleri yoktur.

3. Coğrafi Dağılım

Bugün Dürziler yaklaşık 1,5 milyon kişidir. Yoğun olarak:

Lübnan: 300–400 bin (Şuf Dağı, Bekaa, vb.)

Suriye: 700–800 bin (Cebel el-Dürüz / Süveyda)

İsrail: 150–200 bin (Celile, Golan Tepeleri)

Ürdün: 20 bin civarı

Diaspora: Venezuela, ABD, Kanada, Avustralya.

4. Sosyal Yapı

Kapalı toplum: Evlilik genelde kendi içlerinde olur.

İki sınıf:

Ukkâl (âlimler): Dini sırları bilenler, dini liderler.

Cuhhâl (avam): Halk, sırra vakıf olmayanlar.

Kadınlar erkeklerle eşit sayılır; dini meclislere katılabilirler.

5. Siyasi Rol

Lübnan’da önemli bir siyasi güçtür (Velid Canbolat’ın liderliğindeki İlerici Sosyalist Parti).

Suriye’de Esed rejimiyle genellikle iyi ilişkiler sürdürdüler.

İsrail’de Arap nüfus içinde askerlik yapan tek gruptur; İsrail ordusunda hizmet ederler.

#dürziler #israil #suriye #lübnan
Bozkurt mahir
2 gün önce
İsrail Cerkesleri :
Büyük Kafkas sürgününde Osmanlıya gelen Çerkeslerden bir kısmı imparatorluğun hudut bölgelerine yerleştirildi. Balkanlarda ve Küçük Asya’da Osmanlının ileri karakolları oldular (Şimdiki Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün, Irak ve İsrail’de). Bu arada bir kaç Çerkes köyü de Filistin’de kuruldu.
Bölgede yaşam koşulları ağırdı; birçok göçmen hastalıktan ve açlıktan öldü. Köylerden biri (Keysariya yakınındaki Raba) dağıldı. Geriye iki köy kaldı: Bugün yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı, 10 bin dönüm araziye sahip Kfar-Kama(Şapsığ) ve bundan daha küçük olan 1000 nüfusa sahip Reyhaniye(Abzeh)… Bu köylerin sakinleri 1878’de Balkanlardan Orta Doğu’ya göçürülmüşlerdir. Israil‘in kuzeyinde yer alan bu iki köyden Kfar-Kama Yahudi yerleşim birimleriyle daha iç içe iken; Reyhaniye Arap yerleşim alanlarına daha yakındır.
İSRAİL’E DAHİL OLMALARI…
1920’de Büyük Britanya yeni bir Arap devleti olan Ürdün’ü kurunca Çerkeslerin bir kısmı Emir’in hakimiyeti altına girdi; Halil’deki bu iki köy ise mandayla yönetilen Filistin’de kaldı. Daha sonra 1948’de İsrail’e dahil oldular. İsrail Çerkesleri bağlarının 1948’de koptuğu Ürdün’deki akrabalarıyla serbestçe iletişim kurma imkanını daha birkaç yıl önce kazanmışlar; Suriye’deki soydaşlarıyla ise bağları hala kopuk.
ANAYURT BAĞLANTILARI
İsrail Çerkesleri ata yurtlarına da oldukça bağlılar. Turist olarak çok sık Kafkasya’ya gidiyorlar. Hatta kendi durumlarıyla kıyaslayarak halklarının gelenek ve kültürünü kendilerinin, yani göçmenlerin torunlarının daha iyi koruduğunu söylüyorlar.
GELENEK
İsrail Çerkeslerinin sorunu sayılarının az olması; bu kadar küçük bir etnik grubun kendini koruması oldukça zor. Ama bu yöndeki gayretleri Çerkesleri içe kapanmak, tutucu olmak zorunda bırakmamış. Aksine, ülkenin yaşamına herkesle eşit ölçüde katılıyorlar ve yardımlaşma, konukseverlik gibi en güzel geleneklerini koruyorlar. Ancak başka inançtan olanlara karşı nefreti, kan davası ve kadınların eşitsizliğini reddetmişler.
Çağdaş açık toplumun ayıpları olan uyuşturucu, alkolizm, hırsızlık burada bilinmiyor.
Çerkesler geleneklerini de iyi koruyorlar: Birçok kişi düğünlerde hala kama ve kılıçlarla süslenmiş geleneksel kıyafetlerini giyiyor. Düğün gelenekleri geçmişin ve bugünün bir sentezi. Başlık kalmış, ancak bir yük değil sembol olarak. Yeni evlilerin bankadaki ev ipoteğini her iki taraf birlikte ödüyor.
Kfar Kama Belediye Başkanı simgesel olarak İsrail'deki bütün Çerkesleri temsil ediyor. Belediye gönderinde, İsrail bayrağı, yerel konsey bayrağının yanında bir de Adige bayrağı dalgalanıyor. Köy girişinde bütün ziyaretçileri ‘at üzerinde üzerinde bir Çerkes savaşçısı’ figürü olan tabela karşılıyor. Tabela Arapçaya ek olarak kiril harflerini de içeriyor. Halil’deki bu Çerkes köylerinde Kiril harfleriyle yazılmış, İbranice ve Arapça çevirisi olan tabelaları görmek yabancılara oldukça ilginç geliyor. Okul, kütüphane, kulüp.. anlamlarına gelen ve çok sayıda ünsüzden oluşan uzun Adigece sözcükler tabelalar haline getirilip pek çok yere asılmış.
EŞİT VATANDAŞLAR
İsrail Çerkesleri kültürel özgünlüklerini korudukları, yüksek yaşam düzeyine sahip demokratik bir ülkenin vatandaşları oldukları için memnunlar. Çerkesler İsrailde diğer vatandaşlarla eşit haklara sahipler: Seçimlere katılıyorlar, vergi ödüyorlar, orduda hizmet ediyorlar. Yahudilerin yaptığı gibi onlar da memurları ve hükümetin politikalarını eleştiriyorlar.
Çerkeslerin her zaman hem Araplarla, hem Yahudilerle iyi ilişkileri oldu. İsrail Ordusu’nda ve iç güvenlik teşkilatında görev alabilmeleri sebebiyle ağırlıklı olarak bu mesleklere yöneldiler. İsrail’de askerlik Çerkes erkekleri için temel bir meslek olmuş durumda. Öyle ki, Kfar-Kama’nın, ihtiyaç olduğu takdirde, komutanı ve subaylarıyla birlikte bir askeri alay çıkartabileceği belirtiliyor. İsrail ordusunda albay rütbesinde birkaç Çerkes bulunuyor.
İsrail devleti Çerkeslere oldukça güveniyor. (Sadakat, zaten Çerkeslerin bilinen bir niteliği. Osmanlı döneminde Sultana da aynı şekilde fedakarca hizmet etmişlerdi. Bugün Ürdün’de yaşayanlar Krala aynı şekilde sadıklar. Hatta Bedevilerle birlikte Kralın muhafız birliğini oluşturuyorlar.)
Sosyal hayatları zengin. Komşu dil gruplarının düğünlerine gidiyorlar, spor karsılaşmalarına katılıyorlar.
Kfar Kamalılar, bölgenin doğal özelliklerinin korunmasına katkıda bulunmalarından dolayı köylerinin İsrail Devleti Çevre Ödülü’nü aldığını gururla anlatıyorlar.
Bu küçük topluluk İsraildeki toplumsal yaşamla bütünleşirken ulusal kimlik ve lisanlarını korumakta da çok başarılı olmuş. Yahudilerden farklı bir dine mensup olmaları İsrail Çerkeslerini ciddi anlamda bir asimilasyondan korumuş.
EĞİTİM
İsrailli Çerkesler, kendi lisanlarının bir yazıya sahip olduğunu 1958'de Kfar Kamalı bir öğretmen sayesinde öğrendi. Sovyetler Birliği’nden Adigece yayınlar getiren öğretmen, önce kendisi okuma yazmayı öğrendi; sonra da yaz aylarında başkalarına öğretti. Ardından toplum bunu eğitimde kullanmak için harekete geçti. Çerkesce eğitimin başlaması için Milli Eğitim Bakanlığı’na müracaat ettiler. 1971'de Bakanlık, Çerkesce’nin okullarda öğretilmesini kabul etti. Köy okulları açıldı ve Michigan'dan profesör John Catford davet edilerek iki ay boyunca dilbilgisi teknik eğitimi vermesi sağlandı.
Çerkesce köy okulunda zorunlu ders durumunda. 6, 7 ve 8’inci sınıflar haftada 2 saat Çerkes Lisanını öğreniyor. Rutin olarak ufak değişikliklerle Arapça, Çerkesce, İngilizce ve İbranice eğitim de yapılıyor. Köy okulunu bitirdikten sonra, Arap yerleşimlerine daha yakın olan Reyhaniyeliler çoğunlukla Arap okullarına devam ediyorlar.
Kfar Kamalılar ise 1978'de eğitim lisanlarını Arapça'dan İbranice'ye kaydırma kararı aldılar. Reyhaniyeliler Arapça'yı esas aldılar ama üst derecede bazı konuları öğrenmede onlar da İbraniceyi tercih ediyorlar.
1994’te Eğitim bakanlığı Kafkasya'dan getirilecek bir öğretmeni finanse etmeyi kabul etti ve ilk iki sınıfın müfredatına bir de 2 saat Çerkes şarkıları eklendi.
Fakat haftalık iki saat Çerkesce eğitim çok etkili olmuyor. Sonunda güncel materyal eksikliğinden dolayı Çerkesce okuma yazma işi devam ettirilemiyor.
DİL
Kafkasya’da Ruslaştırma yıllarında kirlenen Çerkes dilleri yoksullaşıp, pratikte yavaş yavaş yok oluyor. Kafkasya’dakiler için Adigece ikinci dil konumunda iken, İsrail Çerkesleri için böyle değil. Çerkesce 1. dil konumunda. Kfar Kama ve Reyhaniyeliler aralarında daima Çerkesçe konuşuyorlar; sadece yabancılarla İbranice, Arapça veya İngilizce iletişim kuruyorlar.
Hayfa Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, İsrail Çerkesleri anadilleri konusunda oldukça duyarlılar. Üniversitedeki Çerkes öğrenciler arasında yapılan anketlerde hepsi anadillerinin Çerkesce olduğunu söylüyorlar. İbraniceyi ikinci lisan, Arapçayı ise 3. lisan olarak görüyorlar.
Çerkesler öğrencilere yönelik yapılan ankette yöneltilen bazı sorular ve karşılığında alınan cevaplar şöyle sıralanıyor (Sorular, lisanların kullanım önceliğini belirlemeye yöneliktir):
* Evde en çok hangi lisanı kullanırsın?
Çerkesce: 66 öğrenci, (%96)
İbranice : 5 öğrenci (% 7)
Arapça : 1 öğrenci (% 1)
*Okulda en çok hangi lisanı kullanırsın?
Çerkesce: 52 öğrenci (% 75)
İbranice : 20 öğrenci (% 29)
Arapça : 4 öğrenci (% 6)
* Sokakta en çok hangi lisanı kullanırsın?
Çerkesce: 69 öğrenci (% 100)
İbranice : 1 öğrenci (% 1)
* Ailen, evde hangi lisanları konuşur?
Çerkesce: 68 öğrenci (%99)
İbranice : 44 öğrenci (%64)
Arapça : 28 öğrenci (% 41)
İngilizce : 7 öğrenci (% 10)
Diğeri : 1 öğrenci (% 1)
* Sen, evde hangi lisanları konuşursun?
Çerkesce : 65 öğrenci (% 94)
İbranice : 45 öğrenci (% 65)
Arapça : 22 öğrenci (% 32)
İngilizce : 10 öğrenci (% 15)
Türkçe : 1 öğrenci (% 1)
* Sen, hangi lisanlarda okumayı tercih edersin?
İbrani : 46 öğrenci (% 68)
İngilizce : 14 öğrenci (% 21)
Arapça : 11 öğrenci (% 16)
Çerkesce : 10 öğrenci ( % 15)
* Hangi lisanlarda şarkıları dinlemeyi seviyorsun?
İngilizce : 44 öğrenci (% 65)
İbranice : 26 öğrenci (% 38)
Çerkesce : 17 öğrenci (% 25)
Arapça : 10 öğrenci (% 15)
Türkçe : 1 öğrenci (% 1)
Bu veriler açıkça göstermektedir ki Çerkesler için Çerkesce, evde ve caddede kullanılan anadildir. İbranice ise ikinci sırada gelmektedir.
İsrail Çerkeslerinin lisanlarına sadakati, diasporadaki en büyük nüfusu barındıran Türkiye Çerkesleriyle kıyaslanamayacak kadar yüksektir.
Bozkurt mahir
12 gün önce
Mustafa Sabri'yi yakından tanıyalım.

Tokat Turhal Kat köyünden. 1869'da doğdu. Köyün 1907'den önceki adı Sarkis. Köy Mustafa Sabri'nin doğduğu yıllarda tümüyle Ermenilerden oluşuyor. Mustafa Sabri, II. Abdülhamid'in huzur derslerine alınan seçkin ulema arasına girdikten üç yıl sonra köyün Ermenice olan adı birden değişiyor! Seçilmiş olmanın ayrıcalığı, yeni makamlara ortam yaratmak için olsa gerek. II. Meşrutiyet'ten sonra Tokat mebusu seçildi.

Mustafa Sabri, İttihat ve Terakki karşıtı Hürriyet ve İtilâf fırkasının kurucularından biri oldu. 25 Ocak 1913'te Kâmil Paşa hükümetini darbeyle devirmeyi planlarlarken İttihatçıların iki gün erken davranmasıyla ve başarılı olmalarıyla düş kırıklığı yaşadılar. Fırka üyeleriyle birlikte tutuklanınca başına gelecekleri anlayan Mustafa Sabri hemen önce Yunanistan'a oradan Mısır'a kaçtı, oradan da Romanya'ya geçti. Yeni kurulan İttihat ve Terakki hükümeti tarafından fırkanın diğer yöneticileriyle birlikte sürgün sayıldı. Daha sonra gıyâbında yapılan yargılamayla beş yıl hapse mahkûm edildi. 1916'da Bükreş'te tutuklanarak İstanbul'a getirildi. Cezasını çekmek için Bilecik' e götürüldü.

1918 'de I. Dünya Savaşı bitmiş, İttihat ve Terakki fırka yönetimini resmen dağıtmış, hükûmetten düşmüştü. Sultan Vahdettin yeni padişahtı. Mustafa Sabri' nin kalan cezası affedildi. Hürriyet ve İtilâf fırkasına hükümeti kurma görevi verilmişti, Damat Ferit sadrâzam olmuştu. Mustafa Sabri için gün doğdu. 1919 yılı Mustafa Sabri için çok güzel geçti. Martta şeyhülislâm oldu ve âyan meclisine seçildi, haziranda sadrâzam vekâleti görevi verildi. Şubatta daha sonradan Teâli-i İslâm adını alacak olan Cemiyet-i Müderris'i İskilipli Atıf (yardımcısı) ile kurdular. Said Nursi ile bu cemiyette çalıştılar.

Mustafa Kemâl'in ordu müfettişliği göreviyle Anadolu'ya gönderileceğini öğrendiğinde tüm tüm gücüyle karşı durdu ama etkili olamadı. Eylül 1919'da cemiyet adına başkan olarak Kuva-yı Milliye için ölüm fetvası yayınladı ve İngiltere'nin uçaklarıyla tüm yurda atıldı. Ne ilginçtir ki bu bildirilerde Yunan'a kayıp verdirmek bizim için doğru değildir, onlara yaptıklarınızdan hak iddia ederler, hem siz bu ülkeye yabancılardan daha büyük düşmanlık ve kötülük yapıyorsunuz (sözler tanıdık geliyor değil mi) diyen Mustafa Sabri, Lozan Antlaşması'ında Musul' un alınamayaşını Mustafa Kemâl'in İngiltere ile iş birliğine bağlayacaktı.

Kasım 1919'da işgâlci devletlerin baskısıyla Boğazlıyan kaymakamı Kemâl Bey'e mahkemede verdirilen idam kararını Vahdettin imzalamak istemeyince yardımına şeyhülislâm Mustafa Sabri yetişti. Uygun fetvayı döşeyince Kemâl Bey idam edildi.

Fetvası başka işe de yarıyordu. Vahdetin'i zor anında kurtarmasının ödülünü almıştı. 1920'de Sevr Antlaşması'nın koşullarını görüşmek için kurulan saltanat şûrasına seçildi. Antlaşmanın imzalanması yönünde görüş belirtti. Osmanlının yok ediliş belgesi olan Sevr'de kendi köyü olan Kat köyünü geriye kalan bir eyâlet büyüklüğündeki Osmanlıya alacak kadar da düşünceliydi!

Nisan 1920'de kaleme aldığı fetvayı görevi olmadığı için imzalayamıyordu, artık şeyhülislâm değildi. Milli mücadeleciler hakkında öldürülmeleri gerektiği fetvasını bir yolunu bulup şeyhülislâm Dürrizâde Abdullah'a imzalattı. Yaklaşık aynı günlerde Saltanat şûrasında Anadolu'da ulusal mücadele yürütenlere karşı önlem alınması önerisi de benimsenmeyince 1920 eylülde şûra görevinden ayrıldı.

1922'de yolun sonunun yaklaştığını gören Mustafa Sabri, oğlu İbrahim Sadri ve ailesiyle birlikte Mısır'a kaçtı. Orada hiç iyi karşılanmadı, istediği ortamı bulamayınca Hicaz emiri Şerif Hüseyin'in çağrısıyla Mekke'ye gittiler. Ancak Mekke'de de çok az kalabildi. Oradan Lübnan'a, oradan da Romanya'ya geçti. 1924'te diğer 150'liklerle birlikte vatandaşlıktan çıkarıldı.

Nisan 1927'de eşinin babasının yanına Gümülcine'ye giderek beş yıl kaldı. Burada yine Türkiye karşıtı yazılar yazdığı bir dergi çıkardı. Yunanistan'ın Türkiye ile olumlu ilişkiler kurması üzerine dergisi kapatıldı, baskıyla karşılaştı. Yine yerinde tutunamayan Mustafa Sabri'ye Mısır yolu göründü. Bu defa Mısır'da siyasi ortam değişmiş, Türkiye karşıtlığı artmıştı. Dolayısıyla Mustafa Sabri El-Ezher Üniversitesi'nde bir koltuk kapabilmişti. 1954'te Kahire'de ölene değin Mısır'da kaldı.

Kripto Ermeni kimliğiyle seçkin İslâm uleması hatta şeyhülislâm oldu. İşgalcilerle iş birliği yaptı. Türklükten günah gibi tövbe etmesine hiç gerek yoktu. Çünkü ne etnik ne bilinç ne çalışma yönünden Türktü. Tümüyle düşman ruhu taşıyordu.

Diğeri manevi torunu Halil Konakçı. Şimdilik Hatay Arap toprağı diyebiliyor. Büyüyünce uygun koşulları görebilirse Doğu ve Güneydoğu için çalışmayı düşünüyor ama pek çaktırmak istemiyor. -ALINTI-
Bozkurt mahir
29 gün önce
ALINTI...

İRAN
BİRAZ DAHA DAYANIRSA…

… İsrail’in şaftı kayar
Yahudilerin kaçışını durduramaz.
Bu yıkıcı füzelere karşı dayanmak kolay mı?
Tabii ki, kolay değil
Ama İran’ın da başka bir seçeneği yok.

İRAN İSRAİL’İ
VURSA DA VURULACAK VURMASA DA VURULACAK
Nitekim;
- Çok değer verdikleri komutanları K. Süleymani vurulup öldürüldüğünde…
- Hizbullah lideri H. Nasrallah öldürüldüğünde…
- Lübnan’da 4-5 bin civarında Hizbullah üyesinin çağrı cihazları patlatılıp örgütün bel kemiği kırıldığında…
- İran’ın Şam B. Elçiliği vurulup üst düzey askeri ve istihbarat elemanları öldürüldüğünde…
- İran Cumhurbaşkanlığı misafirhanesinde Hamas lideri İsmail Heniye vurulduğunda…
Hatta
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopter kazasının İsrail-ABD işi bir suikast olduğu yönünde kuvvetli şüpheler var olduğunda bile
İran;
Her seferinde istenilen cevabı vermemiş
Veya verememiş işi soğumaya bırakmıştı.
Buna rağmen İsrail rahat durdu mu? Hayır! Her seferinde el yükselterek İran’a saldırmaya devam ettiğini gördük görüyoruz.

İLK DEFA İÇİMİZ SOĞUDU
En son
İsrail’in yaptığı saldırıdan sonra yine işi savsaklar veya çöle birkaç füze atarak kamuoyunun gazını alır diye endişe ediyordum
Ama böyle olmadı.
İran bu sefer destekli vurdu… İçimizi soğuttu.

TAM SEVİNMİŞKEN
İsrail
Kahr-u perişan olmadan dünya barışı sağlanamaz.
Bundan dolayı
İran’ın attığı füzeler dünya barışı açısından da büyük önem arz ediyor.
Çünkü
İsrail ilk kez acıyla karşılaşıyor.
Ve Yahudiler hemen kaçış yolları aramaya başlamışken,
İran dış işleri bakanının
“İsrail saldırıyı durdurursa, biz de dururuz…” açıklaması doğru değil. Nedenini yukarıda açıkladım. İsrail laftan değil güçten anlar
Binaenaleyh
Acıyı tatmadan durmayacak.

NE OLUR
BİR KERE OLSUN SUSUN! AÇIKLAMA YAPMAYIN…
İran Çinlilerin yaptığı gibi bu arada konuşmadan iş yapmalı, İsrail’in barış için yalvarmasını beklemesi lazım.
Çünkü
Asıl saldırgan olan kendisi
Ve
İlk füzeyi yer yemez kaçacak delik arayan da Yahudilerin ta kendisi…
Dışarıdan müdahaleye gerek kalmadan zaten bu kargaşa ve kaos İsrail’i bitirecek. Bu aceleniz ne?
Bakmayın Yahudilerin bir bütün olduklarına.
İran füzeleri Tel-Aviv’e düşmeye başladığı anda
Evlerinde sığınağı olmayanlar komşularına doğru kaçınca kapılar yüzlerine kapandı.
Yani
Bu kadar bencil ve haris bir millet çok çabuk çözülür.
O yüzden ‘dayan İran’ diyorum.

Daha önce de
İsrail’in İran’a karşı yukarıda saydığım saldırılar sonrası
İran liderleri intikam için üst üste açıklamaları olmuş
Ama arkası gelmediği için hayal kırıklığına sebep olmuştu.
Şimdi de
“İsrail’i acı bir son bekliyor…” vb. gibi açıklamaların daha buharı üstünde tüterken “İsrail saldırıyı durdurursa biz de dururuz” diye açıklama yapması ne demek?
Sizin
Genel Kurmay Başkanınınız öldürülmüş,
Yerine tayin edilen yeni Genel Kurmay Başkanı da öldürülmüş,
En az onun kadar önemli Devrim Muhafızları Komutanı öldürülmüş,
Yetmedi,
Yine İran askeri kanadının kurmay aklı olan generaller öldürülmüşken
Ve attığınız füzelerle
Hem İsrail’in hem de ABD’nin karizmasını yerle bir etmiş,
Müminleri sevince gark etmişken
Bu aceleniz ne?

DİBİ ÇÜRÜK
İsrail’in insafa geleceğini mi düşünüyorsunuz?
Ne olur bir kere olsun susun… Konuşmayın! Bırakın İsrail savaşın durması için yalvarsın.
Çünkü
İsrail’in de Amerika’nın da dibi çürük.
İkisi de uzun süreli bir savaşa dayanacak halleri yok. Konfor insanı bunlar…

SİZ Kİ,
IRAK’LA SEKİZ YIL SAVAŞMIŞTINIZ!
Zamanında
Irak’la 8 yıl savaşan İran’ın, daha 8 gün dolmadan İsrail’e barış teklifinde bulunması doğru değil.
Evet,
Savaş kolay değil. Şehirlerin füzelerin bombardımanı altında kalması tahammül edilecek gibi de değil
Ama
Şu anda dayanmak daha büyük felaketlerin gelmesini önleyecek.
Çünkü İsrail’in dizginleri başkasının elinde.
Yoksa
Gazze’de yaptığı katliamlardan dolayı
Tüm dünyada lanetli bir kavim haline gelmişken
Ve İsrail’in kurulduğu 1948 yılından beri oynadığı mağdur rolünü kimseye artık yutturamazken.. tüm dünya halkları İsrail aleyhine nümayişler yaparken
İsrail’in
İran’a füze atması akıl kârı mı?

İKİ İRAN
VE İKİ LİDERİN ÖNEMİ
Karşımızda 2 İran var:
Şii Hilali’ni önceleyen ve Siyonizm tehlikesini önceleyen liderler var.
Şii Hilali’ni önceleyen liderler
ABD’nin “gel gel” oyununa gelip Irak’a ve daha sonra Suriye’ye daldılar.
Bundan dolayı
Çok acılar çekildi. Çünkü bu dalış bölge ve dünya gerçeklerine uygun değildi.
Ölenler hariç bugün hala 10 milyon Suriyeli ülkesine dönemiyor. Halbuki Suriye İran için de İsrail’e karşı bir bariyerdi.
Netice malum…
İran’ın Şii Hilali tutmadığı gibi Irak ve Suriye’nin işi bittiğine kanaat getiren Siyonistler fırsatı kaçırmadan İran’a saldırdı.

Şimdi ise;
İran’ın başında Şii Hilali’nden önce İslam ülkeleri iş birliğini önceleyen dünya ve bölge gerçeklerine vakıf bir Pezeşkiyan var.
Türkiye’nin başında da en zayıf döneminde bile İsrail ve hempalarına “One minute” çeken Erdoğan var.
Her iki ülke bu liderlerine sahip çıkıp ve tam destek vermeli ki,
Bu iki liderin
El ele verip Siyonizm’in çanına ot tıkamasına fırsatları olsun.

Vallahu Hayrul müstean…

17.06.2025
Emin Batur
Bozkurt mahir
1 ay önce
Sonunda Oldu. Avrupa dan Atıldık

YASA TASARISINA GÖRE ARTIK AVRUPA ÜLKESİ SAYILMAYACAK.

İster kına yakıp göbek atın, ister bir mum yakıp halinize ağlayın. ABD Temsilciler Meclisine sunulan yasa tasarısına göre Türkiye artık Avrupa ülkesi değil, Ortadoğu ülkesi sayılacak.

ABD parlamento üyeleri Türkiye’nin artık bir Avrupa ülkesi olarak değil, Orta Doğu ülkesi olarak yeniden sınıflandırılması için Temsilciler Meclisi’ne yasa tasarısı sundu.

Yasa tasarısına göre;
Amerika’nın Türkiye ile Diplomatik İlişkileri yeniden düzenlenerek, Türkiye’nin ABD Dışişleri Bakanlığı’nda “Avrupa ve Avrasya” olan statüsü, “Yakın Doğu (Ortadoğu NEA)” olarak güncellenecek.

Daha basit anlatımla ABD bundan böyle Türkiye’nin diplomatik statüsünü İran, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Libya ile aynı kategoriye alacak.

ABD yasa tasarısında “Türkiye’nin tamamen Orta Doğu’ya yöneldiğini ve artık Avrupa ile ilişkilerine öncelik vermediği, Ankara’nın “Rusya, Çin ve İran ile bağlarının derinleştiğini, Hamas’a destek verdiğini, Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklara da atıfta bulunarak, Türkiye’nin dış politikasının “Batı’nın güvenlik çıkarlarıyla temelde çeliştiğini” gerekçe olarak gösterdi.

Bu ne demek ve bu kararın yasalaşması halinde ne olacak?
✓ Bu yasa geçecek olursa Türkiye artık bir Avrupa ülkesi olarak değil, Ortadoğu ülkesi olarak muamele görecek.
✓ Avrupa Birliğinin kapıları sonsuza kadar Türkiye’ye kapanacak.
✓ Avrupa ile yapılan gümrük birliği anlaşmaları yeniden gözden geçirilecek.
✓ Sadece Amerika değil tüm dünya ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize verme konusunda bugünden bile çok daha seçici ve çok daha titiz davranacak.
✓ Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları seyahat izni (vize) almayı başarsa dahi geçişlerde en aşağılayıcı şekilde muamele görecek.
✓ Ortadoğu bataklığında her iğrenç olayın içinde Türkiye’nin katkısı olup olmadığı araştırılacak.
✓ Türkiye’den yurt dışına veya yurtdışından Türkiye’ye yapılan para transferlerinde bir değil 3 yabancı aracı banka kontrol yaptıktan sonra izin verecek.
✓ Türkiye’den çekilen yabancı yatırımcıların sayısı hızla artacak ve Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancılara güvence verilmediği gibi uyarılar yapılacak.

En önemlisi de…
Amerika’nın başlattığı, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın destek verdiği “Büyük Ortadoğu projesi (BOP) içine Türkiye’de dahil edilecek.

Büyük Ortadoğu projesi (BOP) nedir?
Çok kısa ve net bir anlatımla Ortadoğu’da ki devletlerin azınlık nüfuslarını din, milliyet, özgürlük ve demokrasi argümanları ile isyana teşvik etmek, sonrasında Yugoslavya modeli ile parçalayıp bölerek kontrol edilebilir, sınırlı güçleri olan küçük devletler oluşturmak.

Özetle:
Bu tasarı yasalaşır ve yürürlüğe girerse Türkiye Cumhuriyeti Devleti resmen Ortadoğu Bataklığına girmiş olacak, Türkiye Yüzyılı denilerek çıkılan yolun sonu kan ve gözyaşı bataklığında son bulacaktır.
Türkiye’yi bu duruma düşürenler ve onlara destek verenler kına yakabilir.

ALINTIDIR.
Bozkurt mahir
1 ay önce
FİLİSTİN KONUSUNDA DAVA ADAMLIĞINA SOYUNAN, FİLİSTİN ÜZERİNDEN TÜRK MİLLETİNİ SIRTINDAN VURMAYA ÇALIŞANLARA GELSİN...

“Filistinli araplar tarih boyunca Türkleri arkadan vurmuştur . Prof ilber ortaylı

FİLİSTİNLİ ÜMMET KARDEŞLERİMİZ'İ BİR DE BURADAN OKUYUN...
YAZILANLAR DA YALAN YANLIŞ VARSA BENİM KAFAMA İLK TAŞI SİZ ATIN...

EY TÜRK MİLLETİ UYAN.

EĞER BUNLARA İTİRAZINIZ YOK DA HALA "MEHMETÇİK FİLİSTİN'E" DİYORSANIZ...
BENİM LÜGATIMDA SİZE ARTIK DİYECEK SÖZ YOK.
ONU DA OKUYAN YORUMCULARA BIRAKIYORUM...
💥
Şu Filistin dost muymuş, düşman mıymış?
Gerçekten işgal edilmiş mi?
Buyurun okuyun...
💥
Yıl 1837...
Filistin nüfus sayımı yapılıyor, Filistin’de bulunan Yahudiler'in toplam nüfusu 9 bin olarak kayıtlara geçiyor.
💥
Filistinli Araplar'ın, Yahudiler'e toprak satması ile bu rakam elli bine yükseliyor. Böylece 1882'de ikinci Yahudi yerleşimi kurulmuş oldu...
💥
1908'de Yahudi nüfusu yüz binin üzerine çıkmıştı.
Bu topraklar devlet tarafından satılmıyordu.
Bizzat o bölgede yaşayan Arap şeyhlerin şahsi mallarıydı.
Ederinin çok üstünde fiyatlara satmak için Filistinli Araplar adeta yarışıyordu.
💥
Hâlbuki Osmanlı Padişahı'nın bu konuda açık emri vardır. Hiçbir Yahudi'ye toprak satılmayacaktır.
💥
Her şeyin kılıfını uyduran Yahudiler, Alman kimliği ile, İngiliz kimlikleri ile toprak satın alıyorlardı.
Filistinli Araplar'ın ise gözü doymak bilmiyordu.
Yani öyle işgal ederek başlamadı her şey!
Adamlar bastılar parayı aldılar toprakları.
💥
Demek ki neymiş?
Vatanın her bir karışı kutsal imiş, kutsalı satar isen başına bunlar gelir imiş!
Osmanlı dönemi sonrası Filistin İngiliz himayesi altına girdi ve toprak satışı yasağı kalkınca Yahudiler satın aldıkları toprakların tapularını kendi üzerlerine aldılar.
💥
1925'te 944 bin dönüm olan arazi satılmıştı!
💥
1927'de 1 Milyon 124 bin dönüm arazi satılmıştı.
💥
1930'da satılan arazi miktarı 1 Milyon 700 bin dönüme çıkmıştı.
💥
Bunlar hep satın alınan arazilerdi. Tapulu belgeliydi!
💥
1948 yılına gelindiğinde bir devlet kurabilecek kadar toprak satın alınmıştı!
💥
Öyle bazılarının söylendiği gibi Filistin işgal edilmiş falan değildi!
💥
Peki, bu Filistinliler nasıl insanlar?
Türkler ile bağları neymiş, bir de ona bakalım...
💥
Yıl 1915...
Filistin askerleri, Türk askerlerine cephe arkasından saldırmış ve 14 Bin Türk askerinin şehit olmasına, bir çok askerin yaralanmasına sebep olmuştur.
Arap ihaneti ile esir düşen 15 bin Türk askerinin gözleri asit kuyularinda kör edilerek eziyet edilmişti.
💥
Kardeş Filistin Haaaa !
💥
Yıl 1916...
Filistin bayrağı, Filistin halkını temsil etmek için kullanılan bayraktır...
İlk olarak Şerif Hüseyin tarafından 1916 yılında Osmanlı Devleti'ne karşı başlatılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak dört renkli,
💥
"siyah, beyaz, yeşil ve kırmızı" renklerden oluşan bir bayrak tasarlanır...
💥
En üstteki siyah yatay çizgi, Abbasiler'i;
Ortadaki yeşil renk Şii Fatımiler'i;
Alttaki beyaz renk Emeviler'i temsil eder...
Kırmızı üçgen ise 1916 yılında Osmanlı Devleti'ne isyan eden Şerif Hüseyin’in kabilesi Haşimoğulları'nı, temsil etmektedir.
Diğer bir görüşe göre Araplar'ın Osmanlı Devletine karşı bağımsızlığı için dökülen kanı temsil eder...
💥
Yıl 1917...
Filistinli Araplar İngiliz Lawrance ile bir oluyor ve tarihe Akabe baskını olarak geçecek ihanete imza atıyorlardı. Akabe'deki tüm Türk askerleri katledilmiştir.
Bugün Ürdün-Filistin arasındaki Wadi Rum çölünde, Lawrance Rölyefi ile Lawrance'ı dağlara taşlara kazımışlardır.
Aynı yıl yani 1917'de Kudüs Filistinliler tarafından İngilizlere teslim ediliyor!
Bunla da kalmıyor İngiliz General Edmund Allenby Kudüs’e girerken Filistinli Araplar tarafından "El-Nebi" yani peygamber olarak karşılanıyor...
💥
TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE BİZZAT BENİM ŞAHİT OLDUKLARIMI DA YAZALIM...
💥
Yıl 1978...
Filistin Kurtuluş örgütü terör örgütü PKK'ya kucak açıyor, PKK ile birlikte Türkiye aleyhine faaliyetlere başlıyor...
💥
Yıl 1979...
Ankara'da bulunan Mısır Büyükelçiliği Filistinliler tarafından basılıyor bir polisimiz ve bir bekçimiz şehit oluyor...
💥
Yıl 1980...
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi lideri George Habash, Lübnan'ın Sidon şehrindeki kamplarını Asala terör örgütüne açıyor, Asala'nın diplomatlarımızı katlettiği eylemlerine bu Filistinli teröristler de destek veriyor...
💥
Kardeşe bak kardeşe, siz bu kardeşin ihanetini unutabilirsiniz!
Ben ünüversite yıllarımda bunları düşüne düşüne yaşadım...
💥
Yıl 1989...
Yaser Arafat, "Ermenistan'ın haklı davasını destekliyoruz" açıklamaları yapıyor...
Karabağ işgaline ve Ermeni katliamlarına destek veriyor...
Kardeşin ihaneti bitmiyor...
💥
Yıl 1993
Filistinli Araplar, Mesud Barzani'nin "Bağımsız Kürdistan" fikrine de destek oluyor...
Adamlar Türk milletine ihanete doymuyor...
💥
Yıl 2002...
Binbaşı Cengiz Toytunç Batı Şeria'da Barış gücünde görevliyken aracı durdularak şehit ediliyor...
💥
Yıl 2009...
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas Kıbrıs'ta Türklerin işgalci olduklarını, Rumların tüm tezlerini desteklediklerini dünyaya açıklıyor...
Siz Filistin için ağlarken, Anadolu da Filistinlinin sırtından hançerledikleri Türklerin anası ağlıyor...
💥
Yahu sizin gözünüzdeki bu perde nasıl kalkacak!
💥
Bitmedi...
İhanetin dahası var devamm...

Yıl 2012...
Filistin Devleti Al Nakba kupası adı altında bir organizasyon düzenliyor ve sözde Kürdistan takımını da davet edip, Kürdistan Futbol takımı ile maç yapıyor...
Iyi seyirler futbol severler. Bundan doğal ne olabilir degilmi?
💥
Yıl 2019...
Türkiye'nin Suriye'de başlattığı "Barış Pınarı harekatı" için Filistin’in de içinde olduğu "Arap birliği" kınama mesajı yayınladı.
Tabi bunuda duymadınız...
💥
Yıl 2020...
Filistin, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki hak iddialarına karşı olarak kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumuna üye oluyor. (Eastern Mediterranean Gas Forum-EMGF)
Yunanistan, Mısır, Kıbrıs Rum kesimi ve İsrail ile birlikte Türkiye'nin Mavi Vatan tezine karşı cephe alıyor...
Siz Filistin için ağlamaya devam edin...
💥
Aynı yıl yani 2020'de
Filistin, Çin'in Uygur Türkleri'ne yaptığı soykırımı destekliyor ve Çin'in Uygur Türkleri politikasına destek verdiğini söylüyor...
Siz ümmet kardeşleriniz için ağlarken, onlar Türk Milletinin evlatlarinin katline onay veriyordu...
💥
Bugün güzel ülkemin güzel sokaklarında bu milletin üzerinde Türk kanının da temsil edildiği Filistin bayrağını şahlandıran bir kesim var.
Onların amaçları nedir bilmiyorum ama, Türkiye’de; İtalyan, Alman, İngiliz şirketleri adı altında İsrail tarafından alınan binlerce dönüm tarım arazisinin satın alındığını herkes biliyor...
💥
Tıpkı vakti zamanında Filistinli Arap şeyhlerin topraklarını sattıkları gibi bizler de topraklarımızı maalesef ecnebilere sattık, satmaya da devam ediyoruz !..
💥
400 bin dolar veren herkes Türk vatandaşı olabiliyor...
💥
Filistinleşiyoruz, ruhunuz duymuyor!
Çocuklarınız sizi nasıl yad edecek ben biliyorum da siz bilmiyorsunuz!
💥
Evinizi, toprağınızı, yerinizi yurdunuzu yabancılara satarken Filistinliler gibi sizde hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmayın!
Belki sizin de vakti zamanında İsraillilere toprak satarken çekilen Filistinliler gibi bir fotoğrafınız tarihe geçer...
Sizinde torunlarınız bugünkü Filistinli çocuklar gibi enkaz altından kurtulmayı beklerken dedelerinin tarihi olaylardan ders çıkarmayışının bedelini öder...
💥
EY TÜRK MİLLETİ UYAN
TİTRE VE KENDİNE DÖN.
BENİM FİLİSTİN DİYE BİR DAVAM YOKTUR.

Tarih danışmanı : prof ilber ortaylı
Mevlüt Kaleli
Bozkurt mahir
2 ay önce
• YANİ DİYOR Kİ;
* SİZ VERGİ VERİN,
* SİZ AÇLIK SINIRININ ALTINDA MAAŞ ALIN,
* PORSİYONLARINIZI KÜÇÜLTÜN,
* ÇOCUKLARLA MARKETE GİTMEYİN.
* BİZ SARAYLARDA "Ş.İ.İ.R" GİBİ YAŞAYALIM,
* OSMANLI'NIN LÂLE DEVRİ'NDEKİ GİBİ DIŞARDAN YÜKSEK FAİZLE BORÇ ALIP İTİBADAN TASARRUF OLMAZ DİYEREK CAKA SATALIM,
* YANDAŞ YAREN, EŞ DOST-AKRABA, AİLE EFRADI, GİZLİ YABANCI ORTAKLAR LÜKS İÇİNDE YAŞARKEN FAKİR FUKARA GARİP GURABA FİTREYE MUHTAÇ KILINAN EMEKLİ
N'OLURSA OLSUN,
KISACASI SİZLER ÜRETİN, KAZANIN, VERİN, BİZ YİYELİM.
SİZ ŞÜKREDİN, SİZLER FAKİR KALIN Kİ; 500 YIL ÖNCE CENNET'E GİDİN VE PEYGAMBERE KOMŞU OLUN !!!
Alıntı
**************
• Biz SIZE YETEMEYİZ !!!
- Hobaraa diye memlekete doldurdukları beş milyon Suriyeli'ye şimdilik kaç para harcadılar? 52 milyar dolar harcadılar.
- Filistin'e yaptıkları yardım iki milyar doları geçti.
- Sudan'a 750 Milyon Dolar bağışladılar.
- Somali'ye 750 Milyon Dolar verdiler.
- Afganistan'a 650 Milyon Dolar ödediler.
- Libya'ya gönüllerinden Yarım Milyar Dolar koptu.
- Şeriatçı Mursi'nin cumhurbaşkanı olması şerefine Mısır'daki müslüman kardeşler'e tiko para ne gönderdiler? İki milyar dolarcık gönderdiler.
- Afrika'ya verdikleri para Yedi Milyar Doları aştı…
- Komor'a stadyum yaptılar.
- Tanzanya'ya, Burkina Faso'ya su kuyuları açtılar.
- Zimbabwe'ye pazar yeri inşa ettiler.
- Gana'ya Togo'ya Uganda'ya kırtasiye malzemesi gönderdiler.
- Moritanya'ya ahır kurdular.
- Mozambik'e inek dağıttılar.
- Gambiya'ya dökümhane kurdular.
- Kongo'ya okul yaptılar.
- Eritre'ye, Lesoto'ya üniforma hediye ettiler.
- Kamerun'a deterjan verdiler.
- Cibuti'ye ambulans verdiler.
- Somali'ye, Mali'ye Tunus'a, Mısır'a çöp kamyonları verdiler, çöp kamyonlarını teslim töreninde konuşan şehircilik bakanımız “bu çöp kamyonları kardeşliğimizi pekiştirecek” dedi.
- Sierra Leone'ye vidanjör verdiler.
- Arakan'a 50 milyon dolar gönderdiler.
- Yemen'e 50 milyon dolar gönderdiler.
- Lübnan'a 50 milyon dolar gönderdiler.
Bizzat asrın liderimiz anlattı…
- “Barzani kendi memurunun maaşını ödeyemiyordu, bana geldi, iki milyar dolar verdim” dedi.
- Pakistan'da köylülere keçi dağıttılar.i
- Yemen'e un verdiler.
- Okyanusya ülkesi Palau'ya VIP minibüs hediye ettiler.
- Karayip Denizi'ndeki Antigua'ya bilgisayar hibe ettiler.
- Büyük Okyanus'ta sadece dokuz mercan adacığından oluşan ve nüfusu sadece 12 bin kişi olan Tuvalu'ya “size ne verelim?” diye sordular, “bizim çocuklar futbol seviyor, nizami futbol topumuz yok” cevabı gelince, futbol topu ve pompa gönderdiler.
(Bu kadar da olmaz diyenler, lütfen internete girsin, tek tek bu haberleri okusun.)
- Teee ABD'nin Oregon eyaletinde yaşayan Kızılderililere 200 bin dolar hibe ettiler iyi mi…
- Washington'a direkt uçuş başlatan Türk Hava Yolları'nın ilk seferinde Apaçi, Novajo, Cheyenne ve Mohikan kabilelerinden 17 şefi, İstanbul'a getirdiler, yedirip içirip, gezdirdiler.
- 98 ülkede 100 bin kişiye ramazan kolisi verdiler.
- Kenya'da, Bangladeş'te, Çad'ta, Nijer'de Somali'de, Sudan'da, Yemen'de 300 bin kişiye iftar verdiler.
- Son sekiz yılda 175 ülkeye para dağıttılar.
Elaleme para saçma konusunda dünyanın en zengin ülkelerine tur bindirdiler, dünyadaki bütün yardımların üçte birini tek başına Türkiye'ye yaptırdılar.
ABD'den iki milyar dolar fazla yardım yaptılar, İngiltere'den altı milyar dolar fazla yardım yaptılar, Japonya'dan yedi milyar dolar fazla yardım yaptılar.
Böylece, Küresel Yardım Raporu'na göre “dünyanın en cömert hükümeti” ilan edildiler!
- 170 milyon dolar harcadılar, Rusya'ya cami yaptılar, kubbesini altın varaklarla kapladılar.
100 milyon dolar harcadılar, ABD'ye cami yaptılar.
- 30 milyon dolar harcadılar, İngiltere'ye, Avrupa'nın ilk çevre dostu camisini yaptılar.
35 milyon dolar harcadılar, Kırgızistan'a 50 bin metrekare, Orta Asya'nın en büyük camisini yaptılar.
- Karada yer kalmamış gibi, denizi doldurdular, Cibuti'ye cami yaptılar.
- Haiti'ye cami yaptılar.
- Filipinler'e cami yaptılar.
- Somali'ye Mali'ye cami yaptılar.
- Teee elalemin ülkelerine toplam yarım milyar dolarlık cami diktiler.
- Tayland'ta Etiyopya'da türbe yaptılar.
- Şu anda Sudan'da Sevakin adası'nı komple inşa ediyorlar, mühendisler, mimarlar, haritacılar, şehir planlamacıları gönderdiler, 100 milyon dolar döküyorlar.
(Bu arada… Kendileri bi lokma bi hırka yaşıyorlar.
* “İtibardan tasarruf olmaz” dediler,
- Buckhingham Sarayı'nın dört misli büyüklüğünde 1.150 küsur odalı saray yaptılar.
- Beş tane makam uçağı aldılar, en son alınan uçaktan Trump'ta bile yok.
- Vahdettin Köşkü'nü, Dolmabahçe Sarayı'nı, Beylerbeyi Sarayı'nı, Huber Köşkü'nü, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü'nü, Beykoz Kasrı'nı, Savarona'yı Abdülaziz'in altın varaklı padişah koltuğunu kullanıyorlar, Marmaris'e ve Ahlat'a saray yaptırıyorlar..
- Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie içip, starex meyvesi eşliğinde aloevera'yla zencefilli somon suşi yiyorlar.)
Asrın liderimiz geçen seneki Kurban Bayramı'nda bağışını diyanet'e yaptı, asrın liderimizin bağışladığı kurban Afrika'da Togo'da kesildi.
Daha önceki kurban bayramlarında Kızılay'a bağış yapmıştı, kurbanları Moritanya, Çad, Etiyopya'da kesilmişti.
- Kuzey Irak'a 30 bin maske hibe ettiler.
- İran'a bin test kiti, 4 bin tulum, 20 bin önlük, 2 bin gözlük, 4 bin N95 maske, 78 bin maske hibe ettiler.
Bizzat sağlık bakanımız gururla anlattı, ABD'ye 500 bin test kiti verdiler.
* “Biz bize yeteriz” dedikleri, işte bu.
E haliyle “size” yetebilmeleri mümkün değil tabii...
Kefen parasını yedikleri milleti, ceset torbasıyla gömüp, üste para istemeleri sürpriz değil yani
!
Sözcü Gazetesi
Yılmaz ÖZDİL
Bozkurt mahir
2 ay önce
AKP Genel Merkezi' nin canını oldukça sıkan bu Elektronik Posta bugüne kadar tam 16 milyon kişi gördü...

* İşte AK Parti' nin canını çok sıkan o mail:

... Türkiye' deki icraatlarının unutulmaması ve bakar körlerin gak guk etmemesi için Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP' nin Türk siyaset tarihindeki bazı ilklerini hatırlatmakta yarar görüyorum.
* 1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz " dedi
*2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı.
*3- İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
*4- İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura " İMF' yi ikna edin " dedi.
*5- İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
*6- İlk kez cari a çığın üstünde borçlanma yapıldı
*7- İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye' de banka satın aldı.
*8- İlk defa domuz, kesimlik hayvanlar arasına alındı
*9- İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borç ile ödendi.
*10- İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islâmiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa' nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
*11- İlk defa bir Başbakan " Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya " dedi.
*12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi.
*13- İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı.
*14- İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan " Üstün Cesaret Ödülü " aldı.
*15- İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
*16- İlk defa bir Başbakan " bir dönem dini kullandık " dedi.
*17- İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
*18- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
*19- İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
*20- İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti.
*21- İlk defa bir Başbakan İslâm dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP' un eş başkanı oldu.
*22- İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
*23- İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
*24- İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes' e razı oldu.
*25- İlk defa fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı.
*26- İlk defa bir Başbakan Türkiye' yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
*27- İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
*28- İlk defa bir Başbakan çiftçilere " Gözünü to p rak doyursun " dedi.
*29- İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı.
*30- İlk defa zina suç olmaktan çıktı.
*31- İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı.
*32- İlk defa bir Başbakan " Borç yiğidin kamçısıdır " diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi.
*33- İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi. *34- İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
* 35- İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için " Bu adamı kullanın, onu rogara süpürmeyin " dedi.
*36- İlk defa GSMH artarken KDV tahsilâtı yerinde saydı.
*37- İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi.
*38- İlk defa Türkiye Cumhuriyeti' nin Cumhurbaşkanı misafir olarak gelen bir kralın ayağına gitti. Hem de 10 Kasım günü. < /u>.
. *39- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ÇİFTÇİYE " ANANIDA AL GİT " DEDİ...
*40- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ŞEHİD ZİYARETTİNDE " ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR " DEDİ *41- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN 300 METRELİK GEMİYE GEMİCİK DEDİ.
*42- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ..... GAZETELERİNİ OKUMAYIN TELEVİZYONLARINI AÇMAYIN DEDİ.
*43- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNEN İNSANLARI DİNSİZLİKLE SUÇLADI.
*44- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İÇİN CUMHURİYET MİTİNGLERİ YAPILDI.
*45- İLK DEFA BİR HALK KENDİ LÂİKLİĞİNDEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KORKTU...
*46- İLK DEFA İSRAİLE ve ABD'ye bu kadar yüksek ve ne destek verildi..
*47- İLK DEFA israili korumak için ne gerekiyorsa ülkeye temin edildi.
*48- İLK DEFA TÜKİYE TOPRAKLARI NATONUNDUR DENDİ..
*49- İLK DEFA YOLLAR KÖPRÜLER SATILDI.
*50- İLK DEFA CAMİDE AYİN YAPILDI
*51- İLK DEFA KİLİSEDE CUMA NAMAZI KILINDI.
*52- İLK DEFA BESMELE İLE KİLİS AÇILDI..
*53- İLK DEFA PKK'NIN SİYASİ LİDERİ AKPNİN KONGRESİNE ŞEREF KONUĞU OLARAK DAVET EDİLDİ..
*54- İLK DEFA EŞCİNSELLERE HAK TANINDI..
*55- İLK DEFA BAŞÖRTÜSÜ HAKUKİ YOLDAN YASAKLANDI.
*56- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN AĞLARIM DENDİ..
*57- İLK DEFA TERÖRİSTLER İÇİN CANIM CİĞERİM DENİLDİ.
*58- İLK DEFA PKK İLE PAZARLIK MASASINA OTURULDU..
*59- İLK DEFA ÜLKEYİ BABALAR GİBİ SATARIZ DENDİ..
*60- İLK DEFA YAHUDİLER İNSANLIĞIN ONURUDUR DENDİ..
*61- İLK DEFA OKULLARDA DİĞER DİNLER HAK DİN OLARAK GÖSTERİLDİ..
*62- İLK DEFA AYETLER SANSÜRLENDİ..
*63- İLK DEFA OKULLARDA YUNANLILARIN TANRISI ZEUS ÖĞRETİLDİ...
*64- İLK DEFA OKULLARDA İSLAMİ OLAN 45 KELİME YASAKLANDI..
*65- İLK DEFA YAHUDİ ASKERLERİNE DUA EDİLDİ..
*66- İLK DEFA BOP EŞ BAŞKANI OLUP ÖVÜNÜLDÜ..
*67 İLK DEFA YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ALINDI..
*68 İLK DEFA HIRİSTİYAN ONURU NİŞANI ALINDI..
*69 İLK DEFA PAPANIN HİZMETİNE GİRİLDİ.. AB YASALARINA UYUM SÜRESİ ADI ALTINDA İSLAMA ÇOK ZARAR VERİLDİ.
*70- İLK DEFA DİYALOG ADI ALTINDA MİSYONERLİK YAPILMAYA BAŞLANDI...
*71- İLK DEFA MAHKEME YIKAMAZ KARARINA OLDUGU HALDE DİKTATÖR BİR ŞEKİLDE KURAN KURSU YIKILDI..
*72- İLK DEFA CAMİLER GAZETE İLANI İLE SATILDI..
*73- İLK DEFA CAMİLERE HACİZ GÖNDERİLDİ....
*74- İLK DEFA BAŞBAKANIN EŞİ KİLİSEDE MUM YAKIP DİLE DİLEDİ..
*75- İLK DEFA AKPLİ BAKAN KİLİSE ALLAHIN EVİDİR DEDİ.
*76- İLK DEFA DİYANETTEN SORUMLU AKPLİ BAKAN, KURANIN ÜÇTE BİRİNİ KABUL ETMİYORUM DEDİ..
*77- İLK DEFA RUHBAN OKULU AÇMAK BİZİM BOYNUMUZUN BORCUDUR DENDİ..
*78- İLK DEFA BİR BAŞBAKAN İSLAMI KABUL ETMEDİĞİNİ AÇIKÇA SÖYLEDİ..
*79 - İLK DEFA Bİ HÜKÜMETİN REZİLLKİKLERİ SAY SAY BİTMEZ HALE GELDİ...
Bu hızla Tayyip Erdoğan b u dönemde ülkemizde ki her şeyi özelleştirmiş olacak... İş bu ya özelleştirmeye ve satmaya kafayı takmış olan başbakanımız en sonunda kendisini özelleştirir mi?
*- Türk Telekom, Arap' ın.
*- Telsim İngiliz' in.
*- Kuşadası Limanı İsrailli' nin.
*- İzmir Limanı Hong Konglu' nun...
*- Araç muayene işi Alman' ın.
*- Başak Sigorta Fransız' ın.
*- Adabank Kuveytli' nin.
*- İETT Garajı Dubaili' nin.
*- Avea Lübnanlı' nın.
*- Petkim? Ermeni' nin. ( Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bir çıkardık Ermeni...) *- Rakı, Amerikalı' nın.
*- Finansbank Yunanlı' nın...
*- Oyakbank Hollandalı' nın.
*- Denizbank Belçikalı' nın.
*- Türkiye Finans Kuveytli' nin.
*- TEB Fransız'ın.
*- Cbank İsrailli' nin.
*- MNG Bank Lübnanlı' nın.
*- Alternatif Bank Yunanlı' nın.
*- Dışbank Hollandalı' nın.
*- Şekerbank Kazak' ın.
*- Yapı Kredi' nin yarısı İtalyan' ın.
*- Turkcell' in yarısı Finli' nin Rus' un.
*- Beymen' in yarısı Amerikalı' nın.
*- Enerjisa' nın yarısı Avusturyalı' nın.
*- Garanti' nin yarısı Amerikalı' nın.
*- Eczacıbaşı İlaç, Çek' in.
*- İzocam, Fransız' ın.
*- TGRT ( Fox ) Amerikalı' nın.
*- Demirdöküm Alman' ın.
*- Döktaş Fransız' ın.
*- Süper FM Kanadalı' nın. Hepsi TÜRK' tü bir zamanlar... sadece 8.5 yıl önce. ( yani AKP hükümetinden önce
tarikhaber
4 ay önce
Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye'nin düzenlediği toplantının ardından ortak bildiri yayımlandı https://tarikhaber.com/hab...
tarikhaber
4 ay önce
Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye IŞİD'e karşı ortak mücadele üzerinde anlaştı https://tarikhaber.com/hab...

Hiçbirşey Bulunamadı!

Üzgünüz, ancak {{search_query}} arama sorgunuz için veritabanımızda hiçbir şey bulamadık. Lütfen başka anahtar kelimeler yazarak tekrar deneyin.