BALKANLAR TÜRK KANIYLA BOYANDI! 😨 93 Harbi'nin UNUTTURULAN Katliamları ve Sürgünler!
Giriş
1877 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkan topraklarında yaşayan Türk ve Müslüman topluluklar için hayat, bir kabus haline gelmişti. Bu dönemde, 1,5 milyon Türk ve Müslüman, huzur içinde yaşarken, iki yıl içinde bu nüfusun büyük bir kısmı ya hayatını kaybedecek ya da evlerini terk etmek zorunda kalacaktı. Bu hikaye, o dönemin karanlık günlerinde yaşanan bir ailenin trajedisini anlatmaktadır.
Aile
Kahramanlarımız, Valide ve Ahmet, Balkanların küçük bir köyünde yaşayan sıradan bir Türk ailesiydi. Ahmet, köyde çiftçilik yaparak ailesini geçindirirken, Valide ise evin işlerini üstleniyor, çocuklarıyla ilgileniyordu. Üç çocukları vardı: Ali, Fatma ve küçük Mehmet. Ali, on yaşında, Fatma yedi yaşında ve en küçükleri Mehmet ise henüz beş yaşındaydı. Aile, günlük yaşamlarını sürdürürken, köydeki diğer ailelerle birlikte huzur içinde yaşıyorlardı.
Ancak, 1876 yılının sonlarına doğru, Balkanlar'da gerginlikler baş göstermeye başladı. Bulgar çeteleri, köyleri baskınlar düzenlemeye ve Türk ailelerini hedef almaya başladılar. İlk başta, bu olaylar köydeki bazı ailelerin başına gelse de, zamanla bu durum yaygınlaşmaya başladı. Ahmet, bu durumu fark ettiğinde, köydeki diğer ailelerle birlikte önlem almaya karar verdi
Suratlarına dikkatle bakın bu insanların!.. O lekeler fotoğraf lekesi değil! Dipçik darbesi! Tekme, yumruk, şarapnel!
İyi bakın!.. Kimisinin gözü çıkmış, kimisinin suratı dağılmış, kimisi kan içinde kalmış!
Hep yazmışımdır. Atatürk kağnıdan uçak, çobandan pilot çıkaran adamdır diye; Atatürk'ün askeri de yüzünün bir yarısında şarapnel parçaları diğer yarısında milletin istiklâlini taşıyan yiğitlerdir. İşte karşınızda! Esir edilmişler...
İçine saman doldurduğu çarığıyla, erimiş koyun postuyla, yırtık dolamasına tutturduğu kamasıyla henüz İstiklâl Savaşı'nı kazanmadan, İstiklal Marşı'nı yazmış dedeler bunlar.
Bu fotoğrafları, 100 yıl önce bugün İngiliz basınında çıkan bir dergiden aldım. Fotoğrafları dergiye gönderen gazeteci ne yorum yapmış biliyor musunuz?
"Askerlerin, esir olup savaş dışı kaldıkları için mutlu olduklarını" yazmış.
Ne bilsin sefil gazeteci, Türklerin şehadet şerbetini pek sevdiğini!
Şu feleğin işine bakın ki bugün "Aylavyu"yu biliriz ama "Aylanu"yu bilmeyiz!
"Cana yerine can" demektir Aylanu. Hey gidi Deli Dumrul! Hayatına karşılık ölecek insan aradı amma hanımından başkasını bulamadı. O ne güzel sevgiliydi!
Türk'ün Aylanu'su da yani canını vereceği sevgilisi de vatandır!
Türk'ün şehadet şerbetinin fışkırdığı kaynak budur.
Haklısınız; bunlar zihnimizde eksik bırakıldığı için minnet, vefa, ataları onurlandırmak gibi kavramları unutur olduk.
Bari 100. yılında unutmayın! Bari şu günlerde onları yürekten analım, onurlandıralım!
Ertürk Özel