TÜRKEŞ'İ SEVMEDEN ÜLKÜCÜ OLUNMAZ

Almanya'da bir gün çok uzaklarda oturan sevdiğim bir arkadaşımı ziyaretten dönüyordum. O sıralar, akaryakıt tüketimini iyice azaltmak ve toplu taşıma araçlarını kullanmayı özendirmek isteyen Alman devleti ülke çapında bir kampanya uyguluyordu. Aylığı 20 Euro olan bir tren kartı çıkartırsanız, bütün Almanya'yı trenle dolaşabiliyordunuz.

Uzun mesafelere yapılan seyahatlerde tren seferleri ister istemez aktarmalı oluyordu. Bu sebeple bazı istasyonlarda aktarma için beklemek mecburiyetindeydim. Sanırım Siegen'deydi. Dortmund treni gelsin diye beklerken çantamdan çıkardığım bir kitabı okuyordum. Bir ara yakınıma gelen birkaç kişi aralarında sesli olarak konuşmaya başladılar. Dini bir konuda tartışıyorlardı. Kitabı kapatmadan kulak kesildim. Genç bir Türk, arkadaşı olan Almanlara İslamın savunmasını yapmaya çalışıyordu. Bizim gariban bildiği kadarıyla cevap veriyor bilmediği yerde arkadaşlarına sövüyor ama asla teslim olmuyordu. Mesela "Siz kurban bayramı gelince hayvan katliamı yapıyorsunuz" dediklerinde "Ulan arschlochlar siz de yılbaşında çam katliamı yapıyorsunuz" demişti

Bir ara oradaki yaşlı bir Alman da tartışmaya katıldı ama gençlerin aralarındaki küfürleşmeleri işitince fazla karışmadı. Bir kenara çekildi orada etraftan duyulacak bir sesle kendi kendine konuşmaya başladı. Yakın olduğum için onun bizim Türk'ü ayıplayan cahillikle suçlayan sözlerini duyuyordum. Bu defa ben dayanamadım, ona cevap verdim. Belki de adam böyle bir şey arıyordu. Hemen karşıma geldi ve benimle medeni bir şekilde İslamı tartışmak istediğini söyledi. Ona biraz sert bir tonda "Kollege, herkesin inancı kendisine neyi tartışacağız" dedim. Adam buna rağmen susmadı. "Siz dininizi bile bilmiyorsuz" gibi beni tahrik edecek sözler sarf ediyordu. "Seninle tartışmak istemiyorum ama bir şey soracaksan sor, cevap vereceğim" dedim.

-Sen Kur'an okudun mu? diye sordu
-Evet, dedim.
-Orada kaç peygamberden bahsedilir bilir misin?
-Evet, yirmi beş peygamberin ismi geçer...
-En büyük peygamber hangisidir?
-Adem (A.S) peygamberdir...
Alman gülmeye başladı.
-Adem ilk insan, ilk peygamberdir, yani en büyüğümüzdür niye gülüyorsun" deyince
- Kur'an'da Adem'in İsa'nın, Lut ile Yusuf'un ismi yirmiden fazla yerde, İbrahim'in elliden Musa'nın yüzden fazla yerde ismi geçiyor. Muhammed'in ismi ise sadece 4 yerde... Şimdi hangisi daha büyük söyle bakalım, dedi.

Aklı sıra bu yaşlı kurt Alman beni faka bastıracaktı. Öyle ya, bu saydıkları büyük peygamberlerdi. Şimdi buna uzun bir konferans vereyim dedim fakat o sırada trenimin gelmekte olduğu anons edilince mecburen kısa ve net bir cevap verdim:

"Kollege senin saydığın bütün büyük peygamberler, benim peygamberim söylediği için büyüktür. Ama sen yok saydığın bir peygamberin kitabını kendine delil sayacak kadar zavallısın" dedim.

Bu hatıra neden icap etti, onu da açıklayayım. Geçen gün bazı arkadaşlar "Atatürk mü büyük, Atsız mı büyük...vs. diye tartışıyorlardı ve bu arada Türkeş'i de "Atatürk için şöyle dedi, Atsız için böyle dedi" diye devamlı şahit gösteriyorlardı. Bunun üzerine onlara "Türkeş ülkücülerin rehberidir. Onun bütün fikir ve değerlendirmeleri kendi büyüklüğünün eseri ve delilidir" dedim. Türkeş'i hepsinden çok sevmeden ülkücü olunmaz, bilinsin istedim.

image