Logo
Bozkurt mahir
1 ay önce
BOZKURTBEY
1 ay önce
BOZKURTBEY
1 ay önce
Gökyüzünün kahramanları Türk Hava Kuvvetleri'nin kuruluşunun 114. yıl dönümü kutlu olsun!..
BOZKURTBEY
1 ay önce
Kurtuluş Savaşı'nda Türk milis üyesi ve Kastamonu'nun ilk kadın meclis üyesi Hafız Selman İzbeli'yi vefatının yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz..
BOZKURTBEY
1 ay önce
BOZKURTBEY
1 ay önce
Atalarımızın ayak izini takip etmekten başka şansımız yok.Çünkü başka Türkiye yok...
BOZKURTBEY
1 ay önce
Affan Özoğlu
1 ay önce
Zira,Onların oyun arkadaşı Meleklerdir...
Hakantuyuboz2834
1 ay önce
Hakantuyuboz2834
1 ay önce
Hakantuyuboz2834
1 ay önce
Hakantuyuboz2834
1 ay önce
Hakantuyuboz2834
1 ay önce
Minel
1 ay önce
Minel
1 ay önce
Minel
1 ay önce
Minel
1 ay önce
Minel
1 ay önce
Minel
1 ay önce
Ayhan Karabaşoğlu
1 ay önce
Affan Özoğlu
1 ay önce
Hayırlı Akşamlar🌙
Bozkurt mahir
1 ay önce
Şimdi Faşizmle Mücadele

Kavgamız ''Komünizme, Kapitalizme, Faşizme ve her türlü Emperyalizme karşıdır'' diye başlamıştık.

Henüz 15'li yaşlardayken giriştiğimiz bu kavgada başımıza gelmeyen kalmadı.

Öldük, asıldık, zindanlara atıldık, sürgünlere gönderildik...

Ama kesintisiz devam eden mücadelemizde hiç pes etmedik, teslim olmadık.

Varsın makamları işgal edenler teslim olsun. Hasbi ülkücüler hiç eğilip bükülmedi.

Şimdiden sonra da köşemize çekilip ölümü bekleyecek değiliz.

Canımızdan ve istikbalimizden vaz geçmek uğruna savunduğumuz; vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne kasteden iktidar kılığındaki Faşizmle mücadele ederiz.

Tek adam rejimini ülkemizin başına bela etmek istedikleri zaman uyarmıştık ''bu gidiş faşizme doğrudur'' diye!

Haklı çıktık:

Vurguncu düzenin sahipleri, elde ettiklerini korumak için faşist yöntemlere başvurmaktan geri durmuyorlar.

Biz de Faşizme karşı kavgamızı yenileriz. Kimsenin kuşkusu olmasın.

Yusuf Özkan
Bozkurt mahir
1 ay önce
"Ölürsen de hak yedirme, hak yeme
Aka kara, karaya da ak deme
Adaletten ayrılırsa mahkeme
Bir hakime bir de kanuna tükür.

İlaç olsa içme düşman tasından
Sakın taş attırma dost arkasından
Kim ikiyüzlüyse tut yakasından
Bir yüzüne bir de canına tükür."

💬 Abdurrahim Karakoç
Bozkurt mahir
1 ay önce
Kerkük Türklerinden olan Ahmet Cem ERSEVER, 1950 Erzurum doğumludur. Resmi adı "İstihbarat Grup Komutanlığı" olan ve halk arasında "Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele' (JİTEM) adıyla anılan birimin kurucusu ve komutanı olan Jandarma subayıdır.

Ersever, Güneydoğu Anadolu’da Pkk ile yapılan gerilla ve istihbarat çalışmalarının tümünde yer almış, silahlı çatışmalara bizzat katılmış, tüm faaliyetleri yönetmiş, Pkk’ya yardım ve yataklık eden kişi ve gruplarla irtibat kurmuş ve bunları tam yetkiyle ve Komutanlığa doğrudan bağlı olarak yürütmüştür.

11 Aralık 1979 yılında, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından çeşitli illerdeki kaçakçılık olaylarını soruşturmak üzere görev yapmıştır. 20 Şubat 1980 tarihinde ise Trabzon’a benzer bir görevle atanmıştır. Bu zaman dilimi içerisinde, Yüzbaşı rütbesi ile görev yapmıştır.

Ahmet Cem Ersever, 12 Eylül sonrasında Güneydoğu’daki terör, kaçakçılık vb. örgütlü eylemlerle mücadele etmek için kurulan Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birimini (JİTEM) kurmakla görevlendirilmiştir. JİTEM o dönem, doğrudan Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı olarak çalışacak olan özel bir birimdir.

Ersever, Soner Yalçın ile yaptığı röportajlarda, Mahmut Yıldırım ve faili meçhul cinayetler hakkında bazı beyanlarda bulunmuştur. Bundan kısa bir süre sonra, Orgeneral Eşref Bitlis’in Şehit edilmesi nedeniyle, 30 çalışma arkadaşıyla birlikte görevinden istifa etmiştir.

Ersever, 24 Ekim 1993 yılında Soner Yalçın ile gerçekleştirdiği röportajla ilgili ifade vermek üzere Ankara’ya gittiğinde kaybolmuştur. 4 Kasım 1993 tarihinde, elleri arkadan bağlanmış, ağzı bantlı, kafasına 2 el ateş edilmiş halde, Ankara Elmadağ ilçesi çıkışında cesedi bulunmuştur. Kendisini öldürenlerin kimliği belirlenememiştir.

Sağlığında, "Üçgendeki Tezgah" ve "Apo - Pkk - Kürtler" adlı kitapları yazmış olan Ahmet Cem Ersever’in adına, Soner Yalçın tarafından yazılmış olan "Binbaşı Ersever'in İtirafları" adlı bir eser de bulunmaktadır.

04 Kasım 1993 yılında Şehit edilen Binbaşı Ahmet Cem ERSEVER, 1990 yılında Pkk'ya karşı başlatılan Gayri Nizami Harbin ilk lideridir. Örgüte ciddi zararlar verip, Pkk'nın Avrupa ve Amerikalı destekçilerini yok etmeye başlayınca, malum Nato'cu kesim tarafından Şehit edilmiştir.

Ruhu şad, mekânı Cennet olsun inşaAllah..
VATANA ADANMIŞ YÜREKLER
Bozkurt mahir
1 ay önce
Bozkurt mahir
1 ay önce
TRT Spikeri Oya Eren'den terör sevicilere Bozkurtlu cevap.
Bir Asena yeter soysuzların onlarcasına....

TRT spikeri Oya Eren, sunuculuk yaptığı bir etkinlikte, yönetmen Ecre Begüm Bayrak’ın tutuklu öğrenciler ve Grup Yorum ile ilgili yaptığı konuşmadan sonra sahneyi terk etti.

Atsızcı ve Atatürk’çü Türk milliyetçisi Oya Eren Özkan’ı onurlu duruşundan dolayı tebrik ediyoruz.
Bozkurt mahir
1 ay önce
18 Aralık 1937'de Stalin kasabı, Altay Türkü aydınları karşı devrimci olmakla suçlayıp, sırf benliklerini unutmadıkları, kültürlerini, geçmişlerini değerlerini yaşattıkları için idam ettirdi. İdam edilenler arasında bir de şaman vardı; Kondrat Tanaşev.

Altay Türkü bir şaman olan Kondrat Tanaşev, Altay şaman kültürünün en önemli temsicilerindendi. Kendi topraklarında hatta ailesinin içinde bile adının söylenmesi uzun yıllar yasaklandı.

Oysa 1931 yılında Grigory Kozintsev ve Leonid Trauberg tarafından çekilen Sovyet filmi Yalnız'da kendisini yani bir Altay Şamanı'nı canlandırmıştı. Böylece bir filmde rol alan ilk şaman olmuştu.

Küçük yaşta hristiyanlaştırılan, büyüdüğünde atalarının inançlarını benimseyen Kondrat Tanaşev ya da ailesinin verdiği isimle Merey; Gurkin, Nikiforov ve Çevalkov gibi Altaylar'ın ilk aydın neslindendi.

Kondrat Tanaşev, diğer Altaylı aydınlar gibi milliyetçilik, devrim karşıtlığı ve casusluk suçlamaları ile tutuklandı. 18 Aralık 1937'de kurşuna dizildi.

Ondan geriye bugün Novosibirsk müzesindeki şaman davulu ve St.Petersburg Antropoloji ve Etnografya Müzesi Arşivi'ndeki Yalnız filminin siyah-beyaz fotoğrafları kaldı.
Bozkurt mahir
1 ay önce
AYNI MİLLET VE ÜMMETE SAHİP UYGUR TÜRKLERİNE KIZIL ÇİN HÜKÜMETİ TARAFINDAN DOĞU TÜRKİSTAN'DA UYGULANAN BASKI, ZULÜM, İŞKENCE, ŞİDDET VE SOYKIRIM. BİZİ YÖNETENLERİN BAŞARISIZ, İFLAS ETMİŞ VE GAFİL DIŞ POLİTİKALARI SEBEBİYLE, OSMANLI'YA İHANET EDEN RABİA KADAR DEĞERLERİ OLMADI, HATTA UYGUR TÜRKLERİNİ TERÖRİST YERİNE DE KOYDULAR. HORASAN'DA 80 BİN TÜRKMENİ CURCAN VE TAFLAN SAVAŞLARINDA (RESMİ TARİHİMİZDE BAHSEDİLMEYEN) KATLEDEN ARAP EMEVİ KOMUTAN KUTEYBE MİSALİ KIZIL ÇİNLİ KATİLLERDEN KURTULUP İNŞALLAH ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞUR SOYDAŞLARIMIZ. DUALARIMIZ NEREDE VAR İSE YASLI VE YARALI DIŞ TÜRKLER İÇİN OLSUN. CENAB-I ALLAH YAR VE YARDIMCILARI OLSUN.
Bozkurt mahir
1 ay önce
Herodotus’un Kayıp Nehri: Sahra’nın Altındaki Atlantis?

Yazan: Arşen Kaan
#Herodot #TamanrassetNehri #KayıpNehir #Atlantis #Tarih #Sahra #Platon #Mısır #AntikBilgi



Giriş: Tarihin Babasının Haritasındaki Sır

Antik Yunan tarihçisi Herodot, milattan önce 5. yüzyılda yazdığı eserleriyle “Tarihin Babası” olarak anılmıştır. Ancak onun bazı betimlemeleri uzun yıllar boyunca bilimsel olarak sorgulanmış, hatta bazen tamamen hatalı sayılmıştır. Bu sorgulamalardan biri, Herodot’un Kuzey Afrika’yı büyük bir nehrin çevrelediğine dair açıklamaları ve haritalarıdır.

Günümüzde bu iddiaların yeniden değerlendirilmesini gerektiren önemli jeolojik bulgulara ulaşılmıştır. Herodot’un haritasında Atlas Dağları’ndan doğup Sahra Çölü’nü geçen ve Nil Nehri’ne dönüşerek Akdeniz’e ulaşan büyük bir nehir çizimi yer alır. Uzun yıllar boyunca bu çizim, antik bir yanlış anlamanın ya da mitolojik bir abartının ürünü sayılmıştır. Ancak modern araştırmalar, bu nehrin gerçek olabileceğini ve Herodot’un iddialarının arkasında kadim, kayıp bir bilgi yattığını düşündürmektedir.



Herodot’un Haritası ve Kayıp Nehir

Herodot’un haritasında gösterilen nehir, bugünkü bilgilerimiz ışığında oldukça dikkat çekici. Haritaya göre bu büyük nehir, Atlas Dağları’ndan doğarak Sahra boyunca ilerliyor, Mısır’ı katediyor ve sonunda Akdeniz’e dökülüyor. Nehrin çevrelediği bölge neredeyse bir “ada” görünümünde: kuzeyde Akdeniz, doğuda ve batıda ise bu devasa su kaynağı yer almakta.

Bu nehir, geleneksel olarak Nil sanılsa da aslında bu tanımlamanın farklı bir su sistemini betimlediği anlaşılmaktadır. Bu haritada Herodot’un, bugün “Tamanrasset Paleonehri” olarak adlandırılan, artık kurumuş olan devasa bir nehir sistemini tanımladığı öne sürülmektedir.



Tamanrasset Nehri: Bir Zamanlar Akan Dev

Günümüzde jeologlar tarafından yapılan çalışmalarda, Sahra Çölü’nün altındaki devasa bir fosil nehir sistemi ortaya çıkarılmıştır: Tamanrasset Nehri. Uydu radarları ve yer altı taramaları sayesinde, bu nehrin yaklaşık 15.000 ila 7.000 yıl önce aktif olduğu ve büyüklük bakımından Nil ile kıyaslanabileceği anlaşılmıştır.

Tamanrasset Nehri, Atlas Dağları’nın güneyinden doğarak Sahra’nın ortasından geçiyor ve Batı Afrika’daki Nijer Nehri havzasına bağlanıyor. Bazı kollarının doğuya, Nil yönüne aktığı da düşünülmektedir. Yani Herodot’un, Atlas Dağları’ndan çıkan bir nehrin Nil’e dönüştüğünü söylemesi, tam anlamıyla yanlış olmayabilir. Antik bilgiler, yerel halktan ya da artık kaybolmuş metinlerden aktarılmış olabilir.



Bilgi Mirası: Herodot’un Eriştiği Kayıp Belgeler mi?

Burada şaşırtıcı olan nokta, Herodot’un yaşadığı dönemde Tamanrasset Nehri çoktan kurumuştu. Peki, Herodot bu nehirden nasıl haberdar oldu? Ona bu bilgiyi kim ya da ne verdi?

Bu soru, yalnızca Herodot’u değil, aynı zamanda Platon’un Atlantis anlatısını da yeniden gündeme getiriyor. Platon’a göre, büyük bir ada uygarlığı olan Atlantis, 12.000 yıl önce büyük bir felaket sonucu yok oldu. Platon’un tarif ettiği bu “ada”, Herodot’un betimlediği suyla çevrili Kuzey Afrika bölgesiyle şaşırtıcı biçimde örtüşüyor.

Acaba Herodot ve Platon, aynı kayıp medeniyetin kalıntılarına ait bilgileri mi aktardılar? Herodot’un Sahra’daki dev nehrinden, Platon’un denizin altındaki uygarlığına uzanan bu çizgi, belki de geçmişin karanlık sularından yükselen bir gerçeğin izini taşıyor.



Bilim ve Efsane Arasında İnce Bir Çizgi

Modern bilim, antik metinleri her zaman eleştirel bir gözle değerlendirmiştir. Ancak radar taramaları, jeolojik araştırmalar ve paleoiklim çalışmalarının ortaya koyduğu bilgiler, zaman zaman antik anlatıların beklenmedik şekilde doğruluğunu ortaya çıkarıyor. Tamanrasset Nehri örneği, bunun en güçlü örneklerinden biri olabilir.

Herodot’un çizdiği nehir, bir zamanlar gerçekten de Sahra’yı ikiye bölen, Kuzey Afrika’yı suyla çevreleyen ve “ada” görünümü veren devasa bir akarsuydu. Bilim bunu bugün biliyor. Ancak Herodot bunu nasıl biliyordu? İşte bu, tarih ve bilimin hala yanıtlayamadığı büyük bir sorudur.



Sonuç: Sahra’nın Altındaki Kadim Bilgelik

Herodot’un “hatalı” sayılan çizimlerinin ardında, bugün bile çözülememiş gizemli bilgiler yatıyor olabilir. Sahra’nın altındaki kadim nehir, tarihsel hafızanın, sözlü anlatıların ya da kayıp belgelerin izleriyle Herodot’a ulaşmış olabilir. Bu da, antik bilgilerin çağlar boyunca nasıl korunduğu ve aktarıldığına dair önemli bir ipucu sunar.

Herodot’un Tamanrasset’i Nil sanması, bir hata değil, geçmişe dair eksik halkaların birleşimidir. Ve belki de Atlantis’in izlerini ararken, en derin sırlar Sahra’nın altında çoktan gizlenmiştir…



Kaynakça:
• Skonieczny, C. et al. (2015). African humid periods triggered the reactivation of a large river system in Western Sahara. Nature Communications.
• Herodotus. Histories.
• Amazon yayını: Herodotus’un haritasını içeren kitap
• Platon. Timaeus ve Critias
• NASA Earth Observatory, Paleochannel Radar Data

@sıkı hayranlar
Seherr
1 ay önce
Yeniden yaşamak istediğim anılar var..🫶