Logo
Sismitsici
1 ay önce
Affan Özoğlu, Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş geldiniz Affan bey.
islam_yolunda
1 ay önce
Affan Özoğlu, Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş Geldiniz
Yaver
1 ay önce
Affan Özoğlu, Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş Geldin
BOZKURTAR
1 ay önce
Affan Özoğlu, Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş Geldiniz
Bugra
1 ay önce
Affan Özoğlu, Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş geldin Affan
Affan Özoğlu
1 ay önce
"Yerli ve Milli"Sosyal medya uygulaması olan Bitig'e başladık Allahın izni ile, Bismillahirrahmanirrahim...
BOZKURTAR
1 ay önce
Sismitsici , Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş geldiniz
Bugra
1 ay önce
Sismitsici , Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoşgeldiniz Simitsi'ye
Mami
1 ay önce
Sismitsici , Gönderi iletisine yanıt olarak
Bitig'e hoş geldin
Bitig Haber
1 ay önce
Sismitsici , Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoş geldin
seda
1 ay önce
Sismitsici , Gönderi iletisine yanıt olarak
Hoşgledin
Sismitsici
1 ay önce
Simitsi'ye ilk adımı attık.
En iyisi olmaya geldik!
Mami
2 ay önce
Selam bitig:)
Neslihan
2 ay önce
Bozkurt mahir
2 ay önce
"BEN TÜRK'ÜM" DİYORSANIZ BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDASINIZ...

1. Tarihte Kurulan İlk Türk Devleti, Asya Hun Devleti
2. Türk Adı İle Kurulan İlk Milli Türk Devleti,I.Göktürk Devleti
3. Yerleşik Yaşama Geçen İlk Türk Devleti, Uygurlar
4. Yazıyı İlk Kullanan Türkler, II. Göktürk ( Kutluklar )
5. Avrupa’da Kurulan İlk Türk Devleti, Avrupa Hun Devleti
6. İstanbul’u İlk Kuşatan Türkler, Avarlar
7. Alfabeyi İlk Kullanan Türkler, Türgişler
8. Parayı ilk kullanan Türkler, Sibirler
9. İlk Türk Parasını Basan Türkler, Türgişler
10. Bizans’la Siyasal İlişki Kuran İlk Türkler, Göktürkler
11. Türk Tarihinin İlk Yazılı Antlaşması, Asya Hun-Çin Ant.
12. İlk Türk Alfabesi, Göktürk –Orhon Alfabesi
13. Töreyi yazı hale getiren ilk Türkler, Uygurlar
14. Türk Tarihi ile ilk yazılı belgeler, Orhun Kitabeleri
15. Tarihte ilk onlu sisteme dayalı ordu, Asya Hunları-Metehan
16. İlk Türk Hükümdarı, Teoman, Asya Hun Devleti
17. Türk adı ilk defa, ÇİN KAYNAKLARINDA Geçer.
18. Türklerin ilk başkenti, Ötüken
19. İlk hayvan sanat üslubu, İSKİTLER
20. İlk ceket, pantolon, kemer ve kemer tokası, İskitler
21. Yabancı dinleri benimseyen ilk Türkler, Uygurlar
22. Anadolu’ya ilk gelen Türkler, Hunlar
23. İlk atlı göçebe Türk uygarlığı, İskitler
24. Kâğıt ve matbaayı ilk kullanan Türkler, Uygurlar
25. Tarihte atı ilk evcilleştirilen millet, Türkler
26. İlk yazılı Türk Milli Tarih kaynağı, Orhun Kitabeleri
27. İlk yoğurt, pastırma ve konserve et, Türkler
28. En uzun destanı, Manas-Kırgızlar
29. Musevi olan tek Türkler, Hazarlar
30. İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyu,Karluklar
31. İlk Müslüman Türk devleti,Karahanlılar
32. İlk Müslüman Türk İmparatorluğu,Gazneliler
33. Mısır’da kurulan ilk Türk İslam Devleti, Tolunoğulları
34. Hicaz bölgesine hâkim olan ilk Türk devleti, İhşitler
35. Hindistan’a İslamiyet’i ilk götüren Türkler, Gazneliler
36. Türkçeyi resmi dil ilan eden ilk Türk Devleti, Karahanlılar
37. Türkçeyi resmi dil ilan eden ilk Türk Beyliği, Karamanoğulları
38. Türklerin Anadolu’daki ilk başkenti, İznik
39. İlk Türk denizcisi ve Amirali, Çaka Bey
40. Selçukluların Bizans’la yaptığı ilk savaş, Pasinler
41. Türk âleminin ilk sözlüğü, Divan-I Lügati’t Türk

“alıntı”
Bozkurt mahir
2 ay önce
Bozkurt mahir
2 ay önce
Devlet Bahçeli 'Terörsüz Türkiye' açılımında nihayet son noktayı koydu ve mecliste ortak komisyon kurulması ve kararların çoğunlukla alınması teklifinde bulundu, ki CHP de aynı görüşte!

AKP, MHP, DEM ve CHP anayasa değişikliği için yeterince çoğunluk sağlıyor!

Ne değişecek kimse bilmiyor!

Cumhuriyet'in son günlerini mi yaşıyoruz?

Tarihimizin en şerefsiz çocukları bizim kuşağımız, istediğin kadar bağır çağır, maç bitti!

Korkulan da bu değil miydi AKP ve CHP aynı safta!

Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini şimdi kim savunacak?

Emperyalizm ve bizlerin gafleti kırk uzun yılda işte bu çaresizlik-çıkışsızlık sahnesini hazır hale getirdi!

Meclisimiz işte çoğunlukla açılımdan yana!

Artık bir iraden yok, ne desen boşuna, ne olacak bilmiyorsun, ülke nereye sürükleniyor bilmiyorsun, kime yenildik bilen yok, bu olup bitenler nedir anlayan yok, ama meclis karar alacakmış. neye karar alacak onu da bilen yok!

Sözüne iradesine güvenebileceğimiz kimsenin kalmayışı, ölümden beter günler yaşıyoruz!

Yıllardır CHP bari sen yapma Cumhuriyetine sahip çık dedikçe, siz CHP'yi niye eleştiriyorsunuz denildi, hadi buyrun, CHP, AKP'yle kucak kucağa!

Tarihimizin en karanlık günlerinden geçiyoruz, hepimiz bu büyük ihanetin ortaklarıyız!

Emperyalizm kendi çocuklarımızı dağa çıkarttı ve silah verip bizi öldürttü ve sonra aynı emperyalizm Fetöcü yüzbinleri ajan yapıverdi, yetmedi liberalini ve islamcısını ihanet odaklarıyla işbirliğine soktu ve yetmedi kendine milliyetçi diyen kesimleri de sonunda gırtlağından yakaladı!

Bizler de bu ihanetin dışında sayılmayız, hepimiz bu büyük utanca ortağız!

Birbirimize hiç güvenmedik, yaptığımız ikazları ciddiye almadık!

Kuşatıldık çevrelendik zehirlendik içten içe çürüyoruz dedikçe hiç birimiz oralı olmalı!

Hepimiz kendi liderimize kör gözlerle öyle inandık, ki, asla, olamaz, yapamaz, dedik!

Hepimiz iktidar uğruna kendi liderimizi kutsadık laf söyletmedik!

Algıya manipüleye gelip hep biz haklıydık hep biz biliyorduk hep biz doğruyuz diye küçük akıllarımızla birbirimizi suçladık, birbirimizin kuyusunu kazdık önünü kestik, ve geldiğimiz yer, bir güç kapıları üstümüze kapattı ve hepimizi yangının içinde çıkışsız bıraktı!

Toprağımız ve milletimiz için tehlikelerin acıların en korkuncunu yaşıyoruz!

Hepimizi ırk din demeden bir arada tutan Cumhuriyet'in büyük koruyucu şemsiyesinde tuhaf şeyler oluyor!

İstediğiniz kadar yorum yapın, analiz kasın, bu saatte sonra istediğiniz doğrulukta konuşun, istediğiniz kadar iyi insanlar olun, bu saatten sonra istediğiniz fedakarlığı gösterin ve sorumlu olun, çaresizsiniz, çünkü mecliste azınlıktasınız!

Şu cümleyi hala anlatamıyoruz, bu saatten sonra filmi geriye çevirecek siyasi gücünüz yok!

Artık hepimiz kendi köşesinde yapayalnız ağlayan çaresiz köle esir onursuz haysiyetsiz insanlarız, neden?

Çünkü 'vatan' duygusu ve sorumluluğunu hayat planlarımızda hep ikinci üçüncü sıraya, ev ve araba ve cep telefonu almaktan dahi öteye koyduk!

Çünkü vatan sorumluluğunu eş dost yakın ağbi köylüm dindaşımdan çok öteye koyduk!

Cumhuriyetimize ve ülkemize apaçık saldırılar yapılırken ve apaçık siyasetine devletine sızılırken yeterince sertlikte cevap vermedik!

Uyarıları ikazları ciddiye ve sorumluluk almadık!

O bizden dedik, yanlışlarını görmezden geldik, o bizim adamımız dedik hırsızlık yapsa bile savunduk!

Koskoca memleket ne badireler gördü, dedik, kişisel sorumluluklardan kaçındık!

Ve an itibariyle yüzde birlik bir istisna dışında ekranlarınız ve siyasetinizin dili algısı Cumhuriyet'in yıkımını konuşuyor ve kimse rahatsız değil!

Bir memleket için daha büyük bir felaket nasıl olabilir, düşmanı konuşturuyor baş üstünde tutuyorlar ve seni susturuyorlar!

Asil ve destansı bir zaferle Batı dışı topraklarda başımızın tacı olan Cumhuriyet en zor günlerini yaşıyor!

Roma'nın en büyük düşmanı Hannibal, Pirenneler ve Alpler ve ovalar ve bataklıklar aştı ve onlarca yıl İtalya'ya kuzeyinden güneyinden nefes aldırmadı, onlarca yıl sürdü istilası ve Roma Hannibal'ı durduramadı! Hannibal, ki, tarihin en büyük komutanlarından biri!

Sonunda Hannibal'ı durduramayacağını anlayan Roma'nın aklına bir fikir geldi, bu Hannibal dedi, kim, Kartacalı! Kartaca nerede Afrika'da! O halde Roma ordusu Hannibal'a İtalya'da değil karşıya geçip Afrika'da savaşacak, yani, ininde!

Roma ordusu Kartaca'ya (Afrika'ya) girince, Kartacalılar, Hannibal'a 'İtalya'yı bırak hemen gel' dediler ve, Hannibal'ın ve Kartaca'nın sonu oldu, düşmanı evine sokmak!

Düşmanı evine sokmayacaktın, düşmanı meclisine sokmayacaktın, düşmanı orduna polisine istihbaratına sokmayacaktın, düşmanı, aydınlarına akademine sokmayacaktın, düşmanı medyana sokmayacaktın!

Nihat Genç
19.05.2025
Bozkurt mahir
2 ay önce
Bozkurt mahir
2 ay önce
İstanbul Emniyeti’nden
İstanbul C.Başsavcılığına
İMAMOĞLU REST’i
10 Yıl Önce
Erdoğan’ı Elebaşı olarak gösterip
Bakanlarına yönelik
Operasyon Talimatı veren
FETÖ Militanı Zekeriya ÖZ’e
REST çeken İstanbul Emniyeti
Bu Sabah İBB’ye yönelik
3.Dalga Operasyon talimatı veren
“Başsavcı”! Akın Gürlek’in
Operasyon Talimatına REST çekince
“Başsavcı”! Akın Gürlek
Sözkonusu operasyonu
Jandarma’ya yaptırmak zorunda kaldı…..
AKP ve Militanları için
“YOL” BİTTİ
“DENİZ”de BİTTİ😂
Bozkurt mahir
2 ay önce
Neden Kurtuluş Savaşını inkar ediyorlar? Kimlere hizmet ediyorlar. Karen Fogg'un eski ve yeni kiralık ajanlarını bu yazıdan sonra daha iyi tanıyacaksınız.

“TÜRK TARİHİNİN HAKKINDAN NASIL GELECEĞİZ, TATLIM?”

Avrupa Birliği (AB) hükümeti, 1998 – 2002 sürecinde, Ankara’daki AB Delegasyonu’nun başına “Büyükelçi” unvanıyla kadın diplomat Karen Fogg’u getirmişti.
Karen Fogg, AB’nin Türkiye’deki baş casusuydu.
Karen Fogg’a verilen görev, Türk tarihini altüst etmekti.
Özellikle de Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri tarihi, tüm gerçekler yok sayılarak yeniden yazılmalı, Türk çocuklarına okullarda öğretilen tarih saptırılmış yeni kavramlarla anlatılmalıydı.

Peki, neydi bu yeni saptırılmış kavramlar?
Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal yoktu!
Kurtuluş Savaşı diye bir savaş olmamıştı! Yunanlıların İzmir’i, İtalyanların Antalya ve civarını, Fransızların Adana, Mersin, Antep, Urfa ve çevresini işgal etmiş oldukları doğru değildi!
İstanbul; İngiliz, Fransız ve İtalyan askeri güçleri tarafından işgal edilmemişti!
Çanakkale Savaşları ve Kurtuluş Savaşı sırasında binlerce Türk askerinin şehit olduğu bilgisi doğru değildi!
İngliz Kralı’na “sığınma” talebinde bulunup bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçan son Osmanlı padişahı Vahdettin hain değil, tam tersine vatansever büyük bir liderdi!
Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimler yapmış olduğu bir uydurmaydı!
Atatürk, “yazı devrimi” adı altında Arap alfabesini kaldırıp Latin alfabesini alarak Türk toplumunu köklerinden koparmış, kültürünü yok etmişti!
Türkiye’de gerekli devrimleri Osmanlı Padişahları yapmıştı!..

Peki, AB casusu Karen Fogg Türk tarihini nasıl ve kimlerin yardımıyla böylesine altüst edecekti?
Karen Fogg, para karşılığı bazı gazetecileri iğfal etti, onları bu amaç doğrultusunda ajan olarak kullandı.
İşte, Karen Fogg’un emrinde çalışmış ajan gazetecilerin bazıları:
Mehmet Ali Birand, Şahin Alpay, Prof. Dr. Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Prof. Dr. Eser Karakaş, Metin Münir, Murat Yetkin, Cüneyt Ülsever, Oral Çalışlar, Ahmet Sever, Lale Sarıibrahimoğlu, Ferai Tınç, Sami Kohen, Semih İdiz, Zeynep Göğüş, Mithat Melen, Mim Kemal, Emine Uşaklıgil, Özgen Acar.

Karen Fogg, “tatlım, canım, sevgilim” diye hitap ettiği bu yerli casusların lideri Mehmet Ali Birand’a açık banka çeki yolluyor, istediğin para miktarını çeke yazabilirsin diyor ve soruyordu:
“Türk tarihinin hakkından nasıl geleceğiz, tatlım?”

AB casusu Karen Fogg’un yönetiminde yerli ajanlar hemen işbaşı yaptılar, yoğun bir çalışmanın içine daldılar.
Peki, sonuçta Karen Fogg amacına ulaştı mı?
Yerli casusların yardımıyla Türk tarihinin hakkından gelebildiler mi?
Bu sorunun yanıtını sizlere, aşağıdaki haberle sunuyorum.

Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir açıklıyor:
“Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, 2016-2017 ders yılından başlamak üzere ortaöğretimde okutukacak ‘Tarih Dersi Öğretim Programı’nı taslak olarak yayınladı.
Programda Atatürk’ten, Kurtuluş Savaşı’ndan, Cumhuriyet Devrimleri’nden söz edilmediği gibi, Osmanlı devletinin öne çıkarıldığı yapay bir tarih anlayışının dayatıldığı gösterilmektedir.
Hazırlanan program göstermektedir ki, lisede tarih öğretimi tarihsiz bir öğretim olarak düşünülmektedir.
Birkaç gün önce yandaş sendikanın ifade ettiği biçimde öğretim programı Kemalizmden yani Atatürkçü düşünceden soyutlanmaya çalışılmış, çocuklarımzı Atatürk ve onun devrimlerinden arındırmak isteyen bir anlayış programa yerleştirilmiştir. Türkiye’de tarih dersi Atatürksüz, Cumhuriyetsiz ve devrimsiz olamaz.
Taslak program, tarih dersi niteliğinden çok inanç öğretisi, ekonomi, sosyoloji ve bazen de İslam felsefesi özellikleri taşımaktadır.
Yapılmak istenilen asıl şeyin, tarih dersinin mevcut içeriğyle ilgili bir hesaplaşma olduğu gözlemleniyor.
Programın genelinde ilk göze çarpan ‘Yeni Osmanlıcı’ düşüncenin ağırlık kazanmış olması, ulus devlet modelinin göz ardı edildiği, kronolojik değil tematik olması gerektiği savıyla hazırlanmış, öğretim programında Türkçe kullanmamaya özel bir önem gösterilmiştir.
Atatürk’ün dediği gibi, “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir durum alır.’”

Değerli Dostlar,

Hergün medyada dinlemekten, izlemekten bıktığımız siyasi didişmeler asıl gerçeğin üzerini örtmektedir.
Hedefte Türk Milleti vardır!
İç ve dış düşmanlar Türk’e karşı birleştiler!
Diliyle, tarihiyle Türk’ü bu topraklardan silmek istiyorlar!

Bu yalın gerçeğin karşısında hâlâ “Yenilmedik dimdik ayaktayız!” diyen sözde Atatürkçülere ne demeli?
Onlara, siz “Türk’ten yana mısınız yoksa Türk’e karşı mısınız?”
diye sorup çok kısa ve net yanıt istemeliyiz…

Yılmaz Dikbaş
10 Nisan 2016, Pazar

0532 233 31 52
BOZKURTBEY
2 ay önce
Muhammedus , Gönderi iletisine yanıt olarak
Ve Aleyküm Selâm 🤘
Bozkurt mahir
2 ay önce
*BU YAZIYI KİM YAZMIŞSA TEBRİK EDİYORUM. MUTLAKA SABIRLA SONUNA KADAR OKUYUN.! 🧠*
Osmanlıyı 1299 yılında Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur.
Osmanlı imparatorluğu;
- 1299 da kurulmuş, 1579'a kadar 3 asır YÜKSELMİŞ....
- 1579 dan 1699 kadar,
1 Asır DURAKLAMIŞ.
- 1699 dan 1919 kadar.
GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR.
Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı;
- Halifeliğe kadar olan Osmanlı... (1299-1517) Nam-ı diğer Türk İmparatorluğu
- 1517 tarihinde Halifeliğin alınmasından sonraki Araplaşan Osmanlı İmparatorluğumuz… Ve Araplaştıkça daha çok batan koca Osmanlı İmparatorluğumuz…
Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu...
Ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar…
O günkü şartlarda halifeliği olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler...
Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerdedir. (1517)
Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler...
İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur.
Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarından seçilecek iki bin civarında ulemanın, Mollanın, Ebussuud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmeleri sağlanır...
İmparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir deyişle; Türk İslam’ının terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini sağlamak konusunda anlaşırlar.
Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır, “Türk’üm!”, “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir.
Bu dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm!", “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir.
Maalesef Osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine, Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur...
1603 yılına gelindiğinde artık Ehl-i Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır, kapatılır; yerine Halidî, Nakşî, Kürdî Tekkeler kurulur.
Yine bu dönem Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir,
1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar. (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…)
Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilirler…
Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, böylece kırdırılırlar, ganimet bile toplatmazlar…
Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…
Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak için de Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler.
Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır… Buna tarihimizde “Ekrad (kürtleşmiş) Türkmanlar” denir…
Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…)
Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.
Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir, artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir... Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…
Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler…
Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar…
Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur. 1563’te ise Rumların matbaası vardır.
Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra, 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz; ama bilgiye sahip olmak için artık çok geçtir…
Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır:
1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir Türk imparatorluğu (Osmanlı) varken; neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de Kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?
Osmanlı bu dönemde; yani yaklaşık son 250 sene, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, nihayet 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşını kazanana kadar tüm savaşları kaybetmiştir.
Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi mezhepçi politikalara dönülmeseydi; koca bir imparatorluk batar mıydı?
Ve yine; Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş'ların, Seyit Gazi'lerin, Ahmet Yesevi'lerin İslam’ı, İslam değil miydi?
Osmanlıyı kuran Şeyh Edebali'lerin İslam’ı, Akşemseddin'lerin İslam’ı İslam değil miydi de, Ebussuud'lara teslim edip batırdık koca imparatorluğu…
Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.
Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi der ki:
*“Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!”*
İşte bu yüzden "Arap sevici, mezhepçi" değil, Cumhuriyetçiyiz, Türk'üz, Atatürkçüyüz...
Ne Mutlu Türküm diyene...!!!
Alıntı.
NEWS ALERT
2 ay önce
NEWS ALERT
2 ay önce
NEWS ALERT
2 ay önce
Kimsenin Bilmediği En Güçlü Kolajen Kaynağı! | Dr. Berg Türkçe - YouTube

Kimsenin Bilmediği En Güçlü Kolajen Kaynağı! | Dr. Berg TürkçeKolajen açısından zengin besinler cildinizin, eklemlerinizin ve kıkırdaklarınızın sağlığını iyi...

NEWS ALERT
2 ay önce
NEWS ALERT
2 ay önce
Bağırsak Mikrobiyotasının Çeşitliliğini Artırmanın Sırrı | Dr. Berg Türkçe - YouTube

Bağırsak Mikrobiyotasının Çeşitliliğini Artırmanın Sırrı | Dr. Berg TürkçeBu, sağlığınızı iyileştirmenin en iyi yoludur ve daha önce bunu tam olarak ele alma...

NEWS ALERT
2 ay önce
Bozkurt mahir
2 ay önce
ATA Parti Lideri
Namık Kemal Zeybek’ten
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a...
“Birisi Recep Tayyip Erdoğan’a öğretmeli:
1. Timur, Şah İsmail Türk Kağanlarıdır. İkisi de Yıldırım’dan, Yavuz’dan daha Türktürler.
2. Timur’la Yıldırımın, Şah İsmail ile Yavuz’un yaptıkları kardeş kavgasıdır. Türklük bilincinde olanlar geçmişe böyle bakarlar.
3. Timur, Türkistan Türklerinin övüncüdür. Ona çatmak Türkistanlıları incitir.
4. Şah İsmail Azerbaycan, İran Türklerinin başbuğudur. Ona söz söylemek, onlarla kavga başlatmak demektir. Hatayi (Şah İsmail) milyonlarca Bektaşi/Alevinin şiirlerini Cemlerde okuduğu kutlu ozandır. Türkiye Cumhurbaşkanın milyonlarca yurttaşı incitecek söz söylemesi doğru değildir.
5. Türk Devlet Birliği kurmak isteyen (istiyorsa) bir Türkiye Cumhurbaşkanı böyle sözler söylemez.
6. AKP Genel Başkanı yardımcısı Kürşat Zorlu! Hemen Genel Başkanı’na git! Bu sözlerini geri alsın!
7. Recep Tayyip Erdoğan bu gerçekleri bilerek o sözleri söylediyse… Sözün bittiği yerdeyiz, demektir.”
Bozkurt mahir
2 ay önce
Bir Amerikan uçağı, İstanbul-New York seferini yapıyordu...
Bir süre sonra ışıklar sönünce, yolcularda panik başladı...
Ardından anons duyuldu:
İçinizde elektrikten anlayan var mı?
Herkes birbirine bakarken, yaşlı bir yolcu parmağını kaldırdı ve davet üzerine makine dairesine girdi...
Ve, bir süre sonra da ışıklar yandı!
Yaşlı yolcu, eli yüzü siyahlar içinde; alkışlarla karşılanarak, lavaboya gidip temizlendi ve sessizce yerine oturdu...
Uçak Atlantik ortalarındayken, pilotun konuşması duyuldu:
Sayın yolcular, motorlarımızdan biri bozuldu. Sakın panik yapmayın. Ben sizi diğer motorla, Amerika’ya ulaştırırım. Eğer içinizde motordan anlayan biri varsa, buraya rica edeceğim.
Yolcular arasından yine sadece yaşlı olan adam elini kaldırıp göreve koştu. Bir süre sonra motorun tamiri bitmiş, bizimki yüzü gözü karalar içinde ve alkışlar arasında, lavaboda temizlenip, mahcup mahcup yerine oturdu.
Amerika’ya kısa süre kala, hosteslerin koşuşturması dikkat çekti ve bu kez bir hostesin heyecanlı sesi duyuldu:
Sayın yolcularımız !.
Bir yolcumuz aniden sancılandı. Bebeği olacak. İçinizde doğumdan anlayan kimse varsa, lütfen acil olarak buraya gelsin.
Çeşitli milletlerden yolcular birbirine bakarken, yine bizim ihtiyar yerinden kalkarak hostesler bölümüne yürüdü...
Kısa süre sonra da, bir bebek ağlaması duyuldu ve hostesin kucağındaki erkek ufaklık, dünyaya ilk bakışlarını gönderiyordu.
.
Tabii olağanüstü yaşlı yolcu, sürekli alkışlarla yine sakince yerine oturdu...
Ancak, çeşitli ülkelerden oluşan tüm yolcular, meraklarını yenememişlerdi...
Bu adam kimdi?
Sonunda dayanamayıp, özür dileyerek; uyruğunu ve mesleğini sordular.
.
Yaşlı yolcu, bu soruyu sakince yanıtlar:
TÜRK'üm ve "KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİM"..
Alıntı.