Suratlarına dikkatle bakın bu insanların!.. O lekeler fotoğraf lekesi değil! Dipçik darbesi! Tekme, yumruk, şarapnel!
İyi bakın!.. Kimisinin gözü çıkmış, kimisinin suratı dağılmış, kimisi kan içinde kalmış!
Hep yazmışımdır. Atatürk kağnıdan uçak, çobandan pilot çıkaran adamdır diye; Atatürk'ün askeri de yüzünün bir yarısında şarapnel parçaları diğer yarısında milletin istiklâlini taşıyan yiğitlerdir. İşte karşınızda! Esir edilmişler...
İçine saman doldurduğu çarığıyla, erimiş koyun postuyla, yırtık dolamasına tutturduğu kamasıyla henüz İstiklâl Savaşı'nı kazanmadan, İstiklal Marşı'nı yazmış dedeler bunlar.
Bu fotoğrafları, 100 yıl önce bugün İngiliz basınında çıkan bir dergiden aldım. Fotoğrafları dergiye gönderen gazeteci ne yorum yapmış biliyor musunuz?
"Askerlerin, esir olup savaş dışı kaldıkları için mutlu olduklarını" yazmış.
Ne bilsin sefil gazeteci, Türklerin şehadet şerbetini pek sevdiğini!
Şu feleğin işine bakın ki bugün "Aylavyu"yu biliriz ama "Aylanu"yu bilmeyiz!
"Cana yerine can" demektir Aylanu. Hey gidi Deli Dumrul! Hayatına karşılık ölecek insan aradı amma hanımından başkasını bulamadı. O ne güzel sevgiliydi!
Türk'ün Aylanu'su da yani canını vereceği sevgilisi de vatandır!
Türk'ün şehadet şerbetinin fışkırdığı kaynak budur.
Haklısınız; bunlar zihnimizde eksik bırakıldığı için minnet, vefa, ataları onurlandırmak gibi kavramları unutur olduk.
Bari 100. yılında unutmayın! Bari şu günlerde onları yürekten analım, onurlandıralım!
Ertürk Özel